Medya~ Alaz Özer
Şarkı~ To build a home
İçinde bulunduğumuz bir hayatın dışında yaşıyoruz sanki.
Tabi buna yaşamak denirse, aslında yaşamak değilde yaşıyormuş gibi yapmak desek daha doğru olur.
Ama bazen'de yalnızca durur kalırsın beynin bile yanıt veremez, sorularına. Mesela şuan düşünüyorum, Alaz'ın derdi neydi? Bana bunu niye yapıyordu? Ben ona ne yapmıştım?
Bunlar cavabını bildiğim sorulardı aslında. Tekrarlamamın sebebi ise kabullenememem.
Herkesin sakladığı bir yüzü,görülmesinden korktuğu bir yönü vardır. Öyle bir savaş olurdu ki o görünmeyen tarafta,her düşüncenin cephesi o kadar güçlüydü ki.. Savaş ne kadar büyük olursa olsun, asla galip gelemezdi.
Bu yüzden pes etmesini bilmeyen zihin, dışa yorgun bir beden olarak yansıyordu haliyle. Hatta belkide tükenmiş. Düşüncelerin arasında boğulan ruhun, umrunda olmuyordu. Ne bedeni, ne de ruhu.
Artık benim için değerli kişileri kaybetmek istemiyordum, bir kere daha bunu kaldıramazdım. Ve Alaz'da bunu biliyordu. Beni nereden vuracağını o kadar iyi biliyordu ki,ve bunu engelleyemiyordum.
Telefonu kapatmış olmasına rağmen, telefon elimde öylece kalmıştım. Ne yapacaktım ? Gidecek miydim? Aslında cevap belliydi, gidecektim. İçim kan ağlasa da gidecektim.
Telefonu arka cebime koydum ve dolaba ilerleyip siyah bir pantolonla,bordo bir t-shirt aldım. Giyip aynanın önüne geçtim, görüntümün aksine gözlerimde saf bir tükenmişlik vardı, ne yazık ki bunu sadece ben görüyordum.
Cüzdanımdan bir miktar para alıp, arka cebime sıkıştırmıştım. Üzerime siyah çeketimi giyip kapşonu'nu kafama geçirmiştim.
Odamdan çıkıp, dış kapıya ilerlemiştim. Babam çoktan işe gittiği için çok şanslıydım, ama o gelmeden dönebilirsem daha iyi olurdu.
Binadan çıkıp, ilerlemeye başladım. Çok geçmeden bir taksi durdurdum, binip adresi söyledim.
İçimde gittikçe büyüyen bu korkuya, aldırmama,ya çalıştım. Sadece çalıştım.
Hatta o kadar korkuyorum ki, şeytan diyor ki 'Bırak gitme senin suçun yok,bunu kendisi istedi. Seni oraya ilk o götürdü.' Ama ben bunu yapacak bir insan değildim. Ben bu değildim.
Kafamı cama yaslamış, dışarıya bakıyordum. Aniden gelen bildirim sesiyle, yerimden sıçramıştım. Gözlerimi saniyeliğine kapatıp nefes alıp geri açmıştım.
Elimi arka cebime atıp telefonumu aldım, tuş kilidine basıp gelen mesaja tıkladım.
Kimden: Aleyna
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ | Hapsoluş Hikâyesi
Novela Juvenil'Sen güçlü bir kızsın, degil mi?' Dedi eli boğazımın tamamını kavrarken. 'Senin gücün yanında, benim ki bir hiç.' Dedim kısık bir sesle. Boğazımı kavrayan elini gevşetmesi için, elimi koluna koyup sıktım. Bakışlarını kolunu sıktığım elime kaydırdı...