Zilin çalmasıyla ayağa fırladım. Beril dün gece gelmemişti. Haber bile vermemişti ne cehemme bu böyle? Gökhan dün yanımdaydı bu çocuk ne olmuştu da birden benim yanımda olup benim için meraklanmıştı? Düşüncelerimin arasından ısrarla çalan zil yüzünden sıyrılıp kapıya gittim.
"Gökhan?"
Yine mi gelmişti ben dün gelmesini hep yaptığı bir eğlence olarak görmüştüm. Gerçekten mi beni seviyordu?
"Bugün cumartesi bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm ama hala yatıyorsun anlaşılan uykucu" dedi o içten gülümsemesiyle.
"O zaman içeri gel dışarı böyle çıkacak halim yok"
Sırıtıp onu içeri aldım o içeride otururken gardrobumdan buz mavisi yırtık jean üstüne salaş beyaz bie tişört ve iç çamaşırımı alıp banyoya gittim. Hızlıca bir duş alıp hemen giyindim. Saçlarımı kurutmadan Gökhana bakmak iyi olur diye düşünüp banyodan çıktım.
"Gökhan? Yine ne yaptın sen?"
Masayı donatmış filtre kahvelerimizi yapmış ekmek ve simit bile almış gidip. Bu çocuk mu fazla hızlı ya da ben kaç saattir duşta duruyorum?
"Hadi gel soğutma" dedi gülümsemesiyle saçlarımı işaret edip hemen geliyorum dedim.
Banyoya gidip kurutma makinesini fişe taktım tam kuruturken gökhan gelip makineyi aldı elimden saçlarımı kuruturken bir yandan da boynuma minik öpücüklerini koyuyordu. Her bir buse de vücudumda ne kadar karınca varsa harekete geçiyordu. Nazik olması da ayrı bir yani. Saçlarım kuruduktan sonra sarı saçlarımın kokusunu içine çekerek karanlığa saklanmış mavi gözlerimin içine baktı. Yanağıma küçük ama uzun bir öpücük koyarken fisıldamasını duydum.
"Seni seviyorum."
Bayılacak durumdaydım. Gökhan bana beni sevdiğini söylüyordu. 2 sene boyunca hep hayalini kurduğum an şimdi gerçek oluyordu.
Kahvaltımızı ettikten sonra arabasına geçtik
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz"
"Sürprizleri sevmem söyle hadii"
"bir anlamı kalmaz az kaldı zaten"
Daha fazla ısrar etmeyip başımı cama yasladim. Bu olanlar fazlasıyla gerçekçiydi ama hala inanamıyordum. Arabanın durduğunu hissedip hemen gökhana döndüm.
Inanamiyorum. Hiç farkına varmamıştım buraya geldiğimizin. Dağın tepesinde sadece 1 tane çok şirin bir ev vardı. Peki neden buraya gelmiştik ?
"Burada ne işimiz var?"
"2 gün kafa dinlemek istersin diye düşündüm. Bu sana olduğu kadar bize de iyi gelecek."
BİZE!!!! Hayallerini kurduğum aşkı suan yaşıyor olmama mı şaşırayım yoksa gökhanin bu kadar değiştiğine mi karar veremiyordum. Ama bundan sonra umarım mutlu olacaktım. Arabadan iner inmez yüzüme çarpan soğukla geriledim. Hala biraz kar vardı. Güneş yukarıdan sanki bizi izliyordu.
"Iyi ama benim kıyafetim yok"
Diyebildim titrerken. Gökhan beni kollarının arasına alıp o sıcacık eve soktu. Büyük bir salonun cogunu siyah ve beyaz kaplıyordu. Bu ev kiminse cidden fazla zevkliydi. Kapının karşısında merdivenler vardı. Merdivenleri tırmanıp bana odamı gösterdi. Odanın hemen girişinde banyo vardı. Iceri de kocaman bir yatak üzeri kıyafetlerle doluydu. Gökhan beni yalnız bırakınca hemen üstümü değiştirmeye başladım. Altıma siyah dar pantolon ve üzerime mavi kazağımı giydim. Bir dakika bu çocuk benim bedeni mi nereden biliyordu ? Botlarımı giyip aşağı indim. Gökhan yemeği hazırlamıştı bile.
"Sen benim bedenimi nerden biliyorsun? " diye sırıttım.
"Sana kim baksa bedenini anlar. Zaten çok zayıfsın. Ve benim olduğun sürece biraz kilo alman gerekecek." deyip küçük bir kahkaha attı.
"Ben kilomdan gayet memnunum. Ayrıca neden almam gerekiyormuş?"
"Çünkü her an kırılıcakmışşın gibi duruyor. Hadi gel soğutma yemeğini."
Bir şey demeden sandalyeme oturdum. Yine bir sürü uğraş vermişti. Onunlayken çok huzurluydum. Bakışları herkestrn farklıydı. Biz ne olacaktık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağımlı (Düzenlenecek)
Chick-LitAslında aynı kaderi paylaşıyoruz tek farkımız ya biraz önce ya da biraz sonra. Tek yapmamız gereken sabredip kadere bırakmak.