"İki dk'da işi halletmiş olamazsınız, ne oldu içeride?" Tek kaşımı kaldırarak kollarımı göğüs hizamda birleştirdim. "Sen kafana takma mavi şeytan biz hallederiz." Ah şu Kerem insan boşuna uyuz olmuyor! Çağatay söze başlarken, Emre atıldı "Gitmiyor muyuz? Haydi kafaya takmaya gerek kalmadı." Diyerek eliyle Sibel'in saçlarını karıştırdı. "Bir dakika!" İşaret parmağımla Emre'yle Sibel'e yönelttim. "Ne bu samimiyet?" Tek gözümü kırparak ikisine baktım. Emre elini Sibel'in saçından çekerek kendi saçını karıştırmaya başladı, Sibel de tırnaklarını yemeye başladı. Benim imalı soruma Kerem karşı çıktı ve;
" ne demek istiyorsun yani Emre ve Sib...?" Çağatay öne atılarak "Hass. Lan Emre bizden önce kısmet bulduysan!" Diyerek parmağını ona doğru salladı. Kafasını ani bir refleks ile bize doğru doğruldu. "Niye oğlum? Ben insan değil miyim!" Diye kızdı Çağatay'a. "Anlaşıldı!" Diyerek başını salladı Kerem. "Su, bizim kızlara söyleme tamam mı?" "Bakarız" diyerek cevap verdim Sibel'e. Artık yavaş yavaş oradan ayrılmaya başladık.ʕ•ᴥ•ʔღʕ•ᴥ•ʔ
Okuldan çıkarken Sibel'in gözlerinde bir korku vardı. 'Ya Emre olayını öğrenirlerse!' Korkusuydu bu. Bana güveniyordu ama Emre'nin birden gelip 'Aşkım' diye hitap etmesinden korkuyordu. Sonra birden ağır bir hayvan kolunu omzumda hissettim, "Naber mavi şeytan?" Diyerek ukala ukala konuşuyordu! Bu Kerem malından başkası olamayacağına emin olduğum an ona dönerek;
"Çüş ayı yiyip yiyip koluna mı kilo aldın, çöktüm resmen!" Diyerek kolundan kurtuldum. Ağzındada mavili lolipop vardı ve şapırdatarak yiyiyordu. En sonunda patlama anını yakalamayı başararak," şapırdatmadan ye şu zıkkımı!" Diyerek çıkıştım. "Banane ben böyle zevk alıyor olamaz mıyım?" Gel beni döv diyor çocuk bana resmen. "İyi ye, git ötede ye!" Diyerek köpek kovar misali elimle onu ittim. "Ama sensiz tadı çıkmaz ki!" Diyerek kız çocuğunun yaptığı 'İkna edici , yavru köpek misali takliti' yaptı." Sen yapma, çok itici oluyor!" Elimle 'Dur' işareti yaptım. "Su." Birden ciddi bir hâl aldı ortam, "Ne!" Diyerek tersledim. "Neden bana soğuk ve agresif davranıyorsun, bundan zevk falan mı alıyorsun?" Diyerek gözlerini bana dikti. O an kalbim boğazımı delip bedenimden kurtuldu. Ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. "Zevk derken, ben senin hikayende kötüyü canlandırıyorum galiba!" Dediğimde ukala Kerem'in hikayesinde kötü olduğum için kendimi kötü hissettim, ama neden bilmiyorum zaten çocuğu takmıyorum bile. "Aksine Su, sen benim için başrolümsün! Sen olmadan ne hikayeme devam ederim ne de bitirebilirim. Sensiz kendimi şu son zamanlarda boş hissediyorum. Evet sana çok itici davrandım ama bunu isteyerek yapmadım, içimde bir yerler bana yaptırdı!" Diyerek kalbini gösterdi! Ya ben şuan ölmezsem bir daha hiç ölmem. Bu ukala Kerem bana aşkını mı ilan etti. Cevap vermeye korkuyorum çünkü olayı yanlış anlamamdan korkuyorum. Ya bana aşk mânâsın da söylemediyse?
"Sen şimdi beni seviyor musun? Anlamadım." Diyerek kafamı kaşıdım. Elleriyle yüzümü kapladı ve;
"Evet mavi şeytan!" Diyerek güldü. Şu an ışınlanmayı icat etmek falan istiyordum. Oradan öyle kaçamam, onu bırakamam! "Peki biraz birbirimize zaman tanısak?" Kaşlarımı havaya kaldırarak cevap bekledim. "Elbette Su, Biraz düşün..." diyerek yanımdan ayrıldı.ʕ•ᴥ•ʔღʕ•ᴥ•ʔ
Gece yatağımda bir sağa bir sola dönüp düşümdüm ve Kerem'i sevip sevmediğimi bilmiyorum. Cevabı henüz ben bile bilmiyordum. Bizim ukala çocuk nasıl beni sever, nasıl beni başrole koyar? Aklım almıyor... Bakalım yarın ne bok yiyeceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIN VURDUĞU SAHNE
ChickLitSU,DERİN,SİBEL VE ELİF TAŞINDIĞI YERDE IŞIĞI BULABİLECEKLER Mİ?