♥️♥️Gamze♥️♥️

5 3 0
                                    

Sabah uyandım. Derin dün bizde kalmıştı. Kerem hiçbir şeyden haberi yokmuş ama ona eski gözümle bakamıyorum. Bilinç altımın oyunları sanırım. Çağatay bunu yaptığına hâlâ inanamıyorum. Beni Kerem'den ayırıp kendine aşık edecekti güyam. Yataktan çıkmayı başarmanın sevinciyle tüylü terliklerimi giyerek odamdan çıktım.

"Kızlar!"
"Hee?" Bağıran Sibel'di.
"Sofrayı ben hazırlayacağım, ekmeyi siz alacaksınız!"
"Ben dışarı çıkamam!" Derin'i zaten yollamayacaktım.
"Elif!"
"İyi be, herşeyi Elif'in üzerine atın zaten!"

Zor olsada Elif ikna olmuştu.
"Sibel, aşağıdaki öküzleride çağırda beraber yiyelim."
"Tamam."

Sibel telefonuyla Emre'yi tuşladı.

"Alo, aşkım yemeğe bize gelsenize."
...
Sibel konuşuyordu ama Emre'nim verdiği cevapları duyamıyordum.
"Tamam onları boşver evde kim varsa getir!"
...
"Tamam, bekliyorum."
...

Ve Sibel telefonu kapattı.
"Geliyorlar mı?"
"Eve biri gelmiş işte bende oda gelsin dedim."
"Kim acaba?"
"Görürüz şimdi."

Apartmandan sesler gelmeye başladığına göre dolu bir hayvan sürüsü bizim eve yaklaşıyor. Pratik bir şekilde kapıya koşarak onlar kapı ziline basmadan kapıyı açtım.  Ve önden gelen, büyük ihtimal misafirleri olan bir kızdı.

"Merhaba."
Açılışı yapmıştım.
"Hoşgeldiniz...."
"Hoşbulduk."
Kız içeri burnunu elleriyle kapatarak girdi. Mis gibi kokar benim evim aslında ama anlamadım. Kızı içeri sokmadan elimle geriledim.
"Bir problem mi var?" Diye sordum.
"Evet var, ahır gibi kokuyor!" Ve kız tekrar konuşmaya başladı:
"Kerem evde yiyelim ne olacak!" Diye sitem ediyordu. Kerem'e hemde. Kere'min nesi oluyor çok merak ediyordum. 'AKRABASI' falan olda gerek.
"Gamze içeri girer misin!"
Eliyle kapıyı gösterdi.
"En fazla bir saat çekebilirim bu kokuyu!"
Araya girerek:
"İki dkya insan burnu ortama alışır merak etme bebişim." Diyerek göz kırptım. Kız boyum kadar olan topuklu ayakkabılarını çıkararak içeri girdi. Kerem'i girerken durdum.
"Kim bu hanımefendi?"
"B-bu benim..."
"Hadi KEREM!"
"İçeride konuşuruz, önemli biri değil!"
Söze başlayamadan içeri geçti. Kim bu kız?
Kapıyı örtmeden önce apartmandan ayak sesleri geliyordu. Büyük ihtimalle ekmek almaya yollanan Elif idi.
"Geldin mi?"
"Hayır daha yoldayım."
"Hahaha ne  kadar komik!"
"Körsünde benim mi haberim yok!"

Ufak atışmamız bittiğine göre herkesi sofraya çağırma vakti geldi.
"Buyrun herkes sofraya."
Sofraya baktığımda bal ve reçeli koymayı unuttuğumu gördüm.
"Mutfağa gidip geliyorum."
Diyerek gittim. Buz dolabını açarak aramaya başladım. Bu dolapları Sibel toparladığı için içi kendisi gibi karışık. Mutfak kapısının haraket ettiğini duydum. Kafamı buz dolabından çekerek baktım. Bu Kerem!
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır ama seni özledim."
"Sırası değil!" Bakışlarımı ondan çekerek buz dolabında aradığımı bulmaya devam ediyordum.
"İşte burda!" Diye kendi kendime fısıldaştım.
"Efendim?"
"Sana demedim!"
Bana doğru yaklaşmaya başladı. Elimle onu durdurarak:
"Beni bekliyorlar."
"Biraz daha beklesinler o zaman."
Kerem aramızdaki mesafeyi azaltarak bana daha da çok yaklaştı.
"Kerem gitmem gerek." Diye fısıldadım.
"Peki."
kurtulmayı başararak onu arkamda bırakıp mutfaktan çıktım.

Yemekler yenirken akıcı bir sohbet vardı. Ama asıl sohbeti ben şimdi başlatacaktım.
"Ee Gamze, ilk defa gördük seni biraz kendinden bahsetsene!"
"Tabiki, Kerem'in ....."
Kerem öksürerek araya girdi:
"Emre ekmeği uzatır mısın?"
Ben Kerem'i takmadan devam ettim.
"Evet sen Kerem'in?"
"Ya aslında Kerem benim peşimden çok koştu ama ben ona hiç yüz vermedim. Çıkma teklifi etmişti bende kabul etmeye geldim."
Söylediği bütün sözler bana tokat gibi çarpıyordu. Bu ne ya Kerem hep bir sorun! Hep arkasından bir şey çıkıyordu.
"Mutluluklar dilerim canım."
"Kabul etse dilersin ama etmiyor." Dediğinde biraz umutlandım.
"Eder ya merak etme, Kerem sende neden naz yapıyorsun?"
Kerem'in ne diyeceğini merak etmiyordum.
"Ben doydum, odama geçiyorum. Tekrar afiyet olsun..."
Diyerek ayağı kalkıp odama geçtim. Kapıyı da kilitledim. Yatağıma oturup derin bir nefes çektim. Bu çocukla ne zaman aram düzelse sürekli bir şey çıkarıyor arkasından.
Kapım çaldı, Kerem olduğunu biliyordum ama o kapıyı açmayacağım.

"Su açar mısın?"
"Hayır, bu sefer bu kadar macera bana yeter!"
"Düşündüğün gibi değil."
"Tamda düşündüğüm gibi, şimdi gider misin?"
Kapının arkasından ses gelmeyince gerçekten gittiğini anladım. Çünkü gerçektende ben haklıydım. Oda bunu biliyordu. Bu sefer be yapacağım gerçekten de bilmiyorum.

IŞIĞIN VURDUĞU SAHNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin