"Su iyi misin? Kerem ve Emre yok burada ben Çağatay!"
Hayal gücüm ve ben baş başa kalmıştık.
"Kötü bir haber geldi bana, uzun zaman önce ben Kerem'lerin evinden ayrıldım ve taşınmışlar neler oldu?"
Bir an umutla açılan gözlerim Çağatay'ında bilgisizliğini görerek tekrar dolmaya başlamıştı.
"Çağatay, Kerem'in sözlüsü varmış ve beni sadece lise aşkı olarak görüyormuş."
Direkt, hiç düşünmeden Çağatay'a içimi dökmeye başladım. Beraber odama geçip ona mektubu gösterdim.
"İyi gelecekse sarılabilirsin."
Kollarını açtı. Sanırım bu süreçte bana Çağatay yardım edecekti. Şuan hiçbir şeyi sorgulayacak halim yoktu. Düşünmeden sarıldım.
"Beni sevdiğini sanmıştım!"
"Uzun zamandır bahsetiyor." Dedi.
"Neyden?"
"Senden Su."
"Ne hakkında,"
"Sıkmaya başladığın hakkında."
Sözleri kalbimi delik deşik etmişti.
"Bunları Kerem'mi dedi?"
"Evet."
"Bekle mesajları göstereceğim."
Eli cebine gitti ve telefonunu çıkardı.
Uygulamalardan WhatsApp'a girerek Kerem ismini arattı.
"Oku Su"–Çağatay, Su'dan ayrılmam gerek bahane bulmam lazım!
–Niye oğlum, salak mısın!
–Yardım edecek misin?
–O kızı üzmen için mi! Sağol almayayım!
–Vayy Çağatay elin kızına satacak kadar gurur yapmışsın
–Düzgün konuş Kerem!
–Peki Bay Su'ya sarkık Çağatay. Görüşürüz..."Bu konuşmalar Kerem ve sana mı ait?"
"Evet."
Tekrar ağlamaya başladım. Aklım almıyor! Bu nasıl olabiliyordu?
"Bak Su, sen bir hastalığa yakalandın ama ben sana ilacın olarak ayağına geldim."
"Her ilaç hastalığa iyi gelmez!"
İç çekerek konuşmakta ne kadar zorlansamda başarıyordum.
"İzin verirsen mikroplarla savaşırım, izin verirsen!"
"Tama-..." sözümü bitirmeme izin vermeyen bir kapı ziline maruz kaldım.
"Ben bir kapıya bakayım!" Diyerek kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda gördüğüm manzara bu sefer hayal gücüm tarafından tasarlanmış bir şey değildi! Bu gerçekten Kerem ve Emre'di.
"Nerede o iblis!" Kerem bağırarak odaları geziyordu. Büyük ihtimal Çağatay'ı arıyordu ama neden?"Kerem, girerken izin aldın mı? Defol git!"
"Aşkım bak beni bi din-..."
"Hâlâ bana aşkım mı diyorsun sen!"
"Sandığın gibi değil diyorum."
"Defol diyorum!"Yanıma yaklaşıp ellerimi avuçladı.
"BIRAK! Defol Kerem."
Kerem beni takmayarak odaları aramaya devam etti. En son benim odama girip aradığı şeye ulaştı."Sen ne hayvan herifsin lan!" Çağatay'ın yüzüne bir yumruk indirdi.
"Su'ya sahte mektup göndermek ne! Benim sevgilime göz koymak ne lan!"Bu duyduklarımın doğruluk payını kafamda hesaplamaya çalıştım ama beynim eror verdi.
"Bir daha sakın!" Kerem son ikazında bulunmuştu Çağatay'a.
"Doğru mu bu Çağatay?"
"Su lütfen dinl-..."
"Ben sana tamam diyordum az kalsın. Sırf Kerem beni aldattı diye. O mesajlarda sahte dimi! Yalancı! Defol evimden!"Çağatay'ı evimden kovarak Kerem'in yüzüne baktım.
"Mavi Şeytanım..."
Yüzümü avuçlayarak öptü .Engel olmadım.
"Gerçekten taşındın mı?"
"Hayır, aşağıdakiler arkadaşları. Eski anahtarla eve sokmuş, seni kandırıyor."Herşey düzene girmeye başladığına göre benim biraz kafamı toplamak için uykuya ihtiyacım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIN VURDUĞU SAHNE
Chick-LitSU,DERİN,SİBEL VE ELİF TAŞINDIĞI YERDE IŞIĞI BULABİLECEKLER Mİ?