Yeni prens Doruk

9 4 0
                                    

2 yıl sonra...

Kerem: Su, gerçek aşkım. Bunu okuduğuna göre ben sahiden ölmüş olacağım.  Ama son aşkım olduğun için şanslıyım. Benim  arkamdan ağlama sakın! Değmez! Ve sakın aşkını içine gömüp hayatı siyah beyaz yaşama! Benden sonra hayatına birini almayacağım diye de gurur yapma! Seni benim kadar sevecek bir insan çıksın karşına. Seni hep sevdim Mavi Şeytan, hep...

"Kerem!!"
Göz yaşlarım mektubu delik deşik ediyordu. Hep böyle ağır şeyleri mektuptan öğrenmek zorundamıydım! Bu mektup doğru olamaz!
Bu gerçek olmaz. Kerem ölemez!
"Ee-emre b-bu gerçek değil dimi!"
Emre'ninde gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı.
Odama girip yatağıma oturdum. Mektubu kucaklayarak başımı yastığa koydum. Akan burnumu peçeteyle silip yere fırlattım.
"Şimdi kim sümüklü peçetelerimle dalga geçip  çöpe atacak? Kim beni izinsiz öpecek? Kim beni sevecek?"

Uzun bir süre ağladım ve birden Kerem yanımda belirdi. Eliyle saçımı okşadı. Ona sarılmak için üzerine atlamaya hazırlanıyordum ki Kerem birden gözümün önünden kayboldu.
"Kk-Kerem!"
"Yaa daha demin yanımdaydı nerde bu!"
Gözlerimi peş peşe kırpıp açtım ve işte Kerem tekrar yanımda belirdi:
"Ben hep burada olacağım." Parmağıyla kalbimi işaret etti. Ve tekrar yok oldu. Tekrar gözlerim doldu. Mektubun kokusunu içime çektim.

1 Hafta sonra....
Alışamadığım Kerem'siz hayat acı acı devam ediyordu. Ama yinede yaşamayı başarabiliyordum. Arada hâlâ Kerem'in hayalini görüyordum. Onu deli gibi çok özlüyordum. Ona sarılamamak, onu öpememek çok acı bir duygu. Ama Kerem'in benden istediği şeyi yapacağım. Çünkü öldüğünde bile o haklıydı. Hayat devam ediyordu. Hayat onsuz devam ediyor ve benim hayata siyah beyaz bakmamı sağlıyordu.

Ağlamaktan şişen gözlerimi yıkayıp, hâlâ ağladığımın işaretini veren gözlerime makyaj yaptım. Derin bir iç çekip kapımı açtım.
"Selam kızlar!"
"Toparlaya bildin demek."
"Yani, büyük bir acı bu." Göz yaşlarımı yukarı bakarak akmasını engelledim.
Alışverişin bana iyi geleceğine emindim. Kızlara teklif ettim ama herkesin işi varmış. Bende tek gitmeye karar verdim, yeter ki gideyim.

Avm'ya girdiğimde yanımda Kerem varmış gibi hissediyordum. Ama o gördüğüm kişi Doruk'muş.
"Naber Su?"
"İyi olmaya çalışıyorum."
"Seninle dolaşmak isterim bir sakıncası yoksa." Dedi Doruk.
"Olur."
Biraz sohbet ettik ve sonra bir tane mağazaya girdik. Elbise bakmaya başladık.

"Bak bunu bi dene bence."
Elinde ki gerçektende güzel bir elbiseydi.
"Tamam, ben kabine gidiyorum."
Elindeki elindeki elbiseyi alıp kabine doğru koştum.
Hızlı giyinip hızlı çıktım.
"Şöyle bi dön bakalım etrafında."
Adeta balerin gibi döndüm. Sonra ikimizde gülmekten mahvolduk.
"Ben yeni elbise bakıcam, bekle" konuşurken hâlâ gülüyorduk ve sonra arkada Kerem'i gördüm. Yüzümde ki gülücükle biranda soldu. Kerem bana gülümseyip göz kırptı ve yine yok oldu.

Biraz eğlenmek için en alt kattaki eğlence merkezine indik. Amacımız benim kafamın dağılmasıydı.
Doruk ilk olarak beni adalet kulesine bindirmeye karar verdi. Bende onayladım. Doruk'un yükseklik korkusu olduğu için tek bindim. Yanım boştu. Kemerimi, görevli arkadaş bağladı ve aleti çalıştırmak için yerine geçti.
Artık yavaş yavaş yukarı kalmaya başladığımda ayaklarımı sağa sola savuruyordum.
"Doruk!" İncecik, heyecanlı bir çığlık attım. Kahkahalarımızı atarken benimki korku dolu bir çığlığa dönüştü. Birden aşağı düştüm. Belirli bir hizada durup tekrar yükselmeye başladım. Çok fazla gülüyorduk ki yanımdaki boş koltukta çok gördüm. Biranda yüzümdeki gülüşler soldu ve ona odaklandım. Nerdesin Kerem, senin şu an yanımda olman gerekiyor! Ve yine yok oluyordu!
"Ha-hayır, Kerem biraz daha kal! LÜTFEN!"

Makine artık durmuştu. Ama yüzümde gülücüklerden eser bırakmayan Kerem yüzünden ağlıyordum. Doruk yanıma koşarak geldi.
"Doruk, Kerem buradaydı ama yine gitti."
Ağlamama sebep olan şeyi öğrendikten sonra kafamı omzuna yaslatıp ona sarılmamı sağladı.
"Tamam, dert etme geçti."
"Eve gidebilir miyiz?" Dedim gözlerimdeki yaşları silerken.
"Tabi ki, hadi gel."

Evde Doruk benim sümüklü peçetelerime şahit oldu.
"Ben şu tataklı peçeteleri toplayayım." Dedi gülerek.
Kerem'in diyalogları gibi konuşuyordu.
"Bırak şimdi onları, sana sarılabilir miyim?"
Bana Kerem'i andırdığı için ona sarılmak istemiştim.
"Gel."
Kollarını açmış bekliyordu. Sımsıkı sarıldım.
Kerem'in mektupta istediği şeylerden birini daha gerçekleştirdim.
Onun gibi birini bulmuş sayılırdım. Ve hayatımı devam ettiriyordum...

IŞIĞIN VURDUĞU SAHNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin