Yol boyunca Burak'ı düşündüm. Acaba şimdi ne yapıyordu? Başka bir kızla beraber miydi?Yoksa pişman olmuş, beni mi özlüyordur? Tabi ki Burak piçi akıllanmaz Deniz. Kendini kandırma. Nedense yollar hiç bitmiyordu.Hep aynı sırada olan ağaçlar canımı sıkmaya başlamıştı.Bir tanesi bile mi farklı olmazdı. İşte bu ağaçlarda erkekleri simgeliyor benim için.Hepsi aynı, farksızdı.Aniden telefonum çaldı. Sonradan aklıma gelmiş olacak ki şu birkaç gün içinde annemi aramamıştım. Kadın meraklanmıştır şimdi.Ama açarsam da iyi bir azar yiyeceğime emindim.Korkarak telefonu açtım.
"Efendim annelerin en güzeli prensesim."
"Yağ çekme bana 2 gündür nerdesin. Baban seni arıyor.Polisi arayacaktı.Doğru eve geliyorsun.İtiraz istemiyorum."
"Tamam annecim eve geliyorum. Öptümmm."
"Bende öptüm."dedi.
Yaklaşık 3 saat sonra evimi görebiliyordum.Arabayı park ettiğim gibi, direk kapıyı çaldım.Kapı açıldığında annem sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Fazla rahattım galiba.Ne kadar sinirli olsa da sımsıkı sarıldı.Kemiklerinden birkaçından ses geldi gibi.İçeriye ilerlediğimde babam gayet ciddi bir tavırla bana bakıyordu.Evet şu an kesinlikle ne yapacağımı bilmiyordum. En iyisi yaptığım hatayı kabullenmekti, bu konunun üzerine gitmemekti.
"Sana 2 dk veriyorum. Bütün olan saçmalıkları bana açıklayacaksın.Sana ulaşmak için Burak'ı bile aradım fakat telefon nedense meşgule atıldı. Bir değil birkaç kez aynı şeyi tekrarladı.Burak konusunda sonra konuşacağız. Anlat bakalım 2 gündür nerelerdeydin?"
"Babacım bütün olanlar için özür dilerim.Sadece kafa dinlemem, yalnız kalmam gerekiyordu.Böyle olsun istemezdim."
"Peki ya Burak konusu."
"Biz ayrıldık."
Ayrıldık demem bile koymuştu bana.İstemsizce gözümden aşağı kaydı yaşlarım.Koşarak odama gittim.Kapıyı kilitledim.Kendimi yatağa attım.Neden hayat bu kadar kötüydü.Sadece fazla sevmiş,güvenmiştim.Demek ki erkek milletine fazla güven olmuyormuş. Sevince çoğu şeyler gözardı ediliyor.Ben onu o haliyle kabul etmiştim.Evet seviyorum ama sevmemem gerekiyor.Çünkü ona bu yaptığını ödeteceğim.Öncelikle o kızdan yellozdan başlayacağım.Biraz kaşısam fena olmaz.Yataktan doğrulmaya çalıştım.Yastık ıslaktı.Saatlerdir ağlıyordum galiba.Elime telefonu aldığım gibi Buket'i aradım.
"Kanka Cansu'yu al.Bizim mekana geçin 10 dkya ordayım.Konuşmamız gerek."
"Kızım sen nerelerdesin? Arıyorum açmıyorsun da neyse gelince konuşuruz.Öptüm"
"Öptüm canım."
Kapıya koşar adımlarla yaklaşırken annem kapının kolunu tuttu.
"Yine kaçmayacaksın diye düşünüyorum." dedi annem.
"Hayır annecim kızlarla hava alıp geleceğim.Bu kadar."
"Tamam tatlım dikkat et kendine."
Evden hızlıca araba ilerledim.Bizim mekan 10 dklık mesafedeydi.Yetişmeye çalışacaktım.Kahretsin kırmızı ışık.Artık yarım saate gidemem.Bi anda arkadan korna sesleri gelmeye başladı.Arkadan bi adamın sesi yükseldi:
"bassana lan gaza.Kime diyorum?"
O korkuyla bastım tabi.Hızla ilerledim.Korna sesleri azalınca bi ohh çektim.Arabayı park edip deniz kenarındaki masaya ilerledim.Daha masaya oturmadan Buket ve Cansu bi anda sarıldılar. Evet, bu bana iyi geliyordu. Sevdikleriniz yanınızdaysa hayat cidden güzel.
"Canım moraller bozuk gibi hadi dökül bakalım." dedi Buket.
"Biz ayrıldık Burak'la."
"Abim bundan bahsetmemişti." dedi Cansu. (Cansu Burak'ın kardeşi haberiniz olsun.)
"Cansu bebeğim kusura bakma ama abin ibnenin teki. Gene ne yaptı? Nasıl üzdü seni?"
"Aldattı ibne ne yapsın. En son otoparktaki kızı sömürüyordu."
"İbne olduğuna şüphem yok. Daldan dala atlıyor işte, hep yaptığı iştir."
"Cansu kapa çeneni." dedi yüzündeki sert ifadesiyle.
"Alıştım bu hallerine ama bu son yaptığı, onu affedilmez hale getirdi."
Bunu hakedecek ne yaptım ki? Sadece iyi niyet kurbanıydım. Ama öcümü de almasını bilirim. Bu yaptığını yanına bırakmam Burak Saygıner. O küçük beynini ezeceğim. Kuş beyinli! Kuşlara bile haksızlık olur bu dediğim.
"Deniz gene dalıp gittin, ne düşünüyorsun? Sakın o piçten bahsetme bana." dedi Buket.
"Yok kanka yaa. Şu otoparktaki kızı kaşımam lazım diyorum."
"Tanıyor muyuz kızı peki? Söyle de birkaç tane de ben çarpayım yelloza."
"Son sınıfta ki Yeliz var ya şu yollu olan. Lan bi de benim gibisini bulmuş, öp başına koy. Gitmiş elin köpek paçavrasına."
"Haa şu geçen mini eteğini çekiştiren kız. Hiç giymeseymiş daha iyiymiş."
"Kızlar ben kalksam iyi olur, sohbetinize de doyum olmuyor."
"Bebeğim ağlama sendromlarına girme lütfen, görüşürüz."
"Deniz mutlu olmaya çalış. Görüşürüz." dedi Cansu.
Buket, Cansu'ya ters bakışıyla:
"Kız sevgilisinden ayrılmış mutlu ol diyorsun. Tövbe yaa! Sen Berke'den ayrılsan mutlu olur muydun?"
Buket'in dediği Cansu'ya koymuş olacak ki, arabasının anahtarını masadan alıp gitti.
"Kanka oldu mu şimdi? Gitti kız."
"Berke mesaj atmıştı zaten boşver gitsin."
"Görüşürüz tatlım."
"Görüşürüz canım."
Şimdi kafa dinlemenin tam zamanıydı. Biraz sahil boyu yürüsem, soğuk hava iyi gelirdi. Yavaş adımlar atarak olduğum yerin tadını çıkarmaya çalışıyordum. En son burayı Burak'la beraber gezmiştim. El ele...
Pamuk şeker sevdiğimi çok iyi bilirdi. Buraya gelince hep alırdı. Hatta bi bank vardı. Orda oturmuştuk. Martılara simit atmıştık. Sonra kuş kafasını pislemişti. Ağzına geleni söylemişti. Çok gülmüştüm. Birçok güzel anılarım onunlaydı. Hem ilklerimi onla yaşamıştım. Ailemin de bildiği ilk sevgilimdi. Fakat ona verdiğim değeri göremeyecek kadar körmüş. Ben neden bunları düşünüyorsam artık. Hava çarptı galiba. Eve gitsem iyi olur. Bu sefer hızlı adımlarla ilerledim. Hava baya soğumuştu. Bi anda titreyen telefon irkilmeme neden oldu. Telefonu elime aldığımda hiç beklemediğim biri arayınca gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Size ne kadar teşekkür etsem az. Hepsi sizin sayenizde. İyi ki varsınız Seninim ailesi. Sizi koskocamann muckluyorum. Ayrıca vote ellerinizden öper.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİNİM | DÜZENLENİYOR
Teen Fiction- 'Savaş benden romantiklik bekleme odunum ben.' - 'Bende odunum ama sana yanıyorum be güzelimm...' - 'Galiba kalbime birşey oluyor.' - 'Benim için atıyor korkma...' Bir doktor bu kadar deli gibi sevebilir miydi?