Bölüm:13

123 26 3
                                    

Savaş doktor "geçmiş olsun" diyerek odadan çıktı. Yüzümün ekşimesi annemin dikkatini çekmiş olmalıydı.

"Tatlım bir sorun mu var?"

"Hayır annecim." Diyerek konuyu geçiştirmeye başladım. O sırada kapı çalınmadan içeri 2 kız girdi.

"Deniz tatlım ne olmuş sana?" diyerek kahverengi saçlı olan bana sarıldı.

"Kızlar Deniz'i yarın görmeye gelebilirsiniz"

"Tamam Burcu teyze Deniz yarın bizimle beraber, yarın görüşürüz" diyerek odadan çıktılar.

Bizde odada ki eşyaları topladıktan sonra çıktık. Babam arabayı sürerken ben etrafı inceliyordum. İnce ,uzun, kısa, zayıf, kilolu, çirkin, güzel, zengin, fakir ne kadar farklı özellikte insanlar olduğunu farkettim. Hatta ilerledikçe genç birinin yaşlı birine bağırışını bile duydum. Trafikte oluşan küfürleri saymıyorum bile. Aklımı böyle kargaşalar istila ederken eve geldiğimizin farkın da bile değildim.

"Deniz kızım eve geldik". Babamın sesiyle koltuktan kalktım. Baktığım ev bizim miydi yani? Bir babama bir eve baktım. Fazla uzatmadan eve doğru ilerledim. Kapıyı çaldım. Birkaç saniye sonra topuklu sesleri duyuldu. Kapı açıldığında tombul bir teyze ve genç bir kız karşıladı bizi.

"Hoşgeldiniz Deniz Hanım buyrun". Annem ve babama baktığımda gülümsediler. Bende gülümseyerek içeri girdim. Duvarlar altın sarısı, koltuklar bembeyazdı. Bir yerden tanıdık geliyordu oysaki.

"Deniz odana geç kızım dinlen istersen."

"Tamam anne" Dedim. Odamı bilmiyordum ama üst kattadır ümidiyle odaları tek tek gezdim. Bir kapının üzerine Deniz yazıyordu. Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. İçerisine pembe ve mor renkler hakimdi. Güzel bir odaydı hatta çok güzeldi. Bi duşa girip rahatlamak istedim. Orada biraz oyalandıktan sonra dolabımı açtım. İçi tıka basa eşya doluydu. Pembe ayıcıklı pijama takımımı giyerek yatağa oturdum. Laptopta da birşeyler bulamayınca uyumaya karar verdim. Bir sağa bir sola döndüğüm halde uyuyamadım. Kalktım bu sefer telefonumu kurcaladım. En son o my love yazan numara dikkatimi çekti ve tüm cesaretimi toplayıp aradım. Uzun bir çalıştan sonra telefon açıldı.

"Merhaba ben Deniz" dedim. Karşıdaki sadece nefes alıp veriyordu. Bu neydi şimdi? Belli ki birşeyler vardı. Annem kapıyı tıklatınca telefonu yastığın altına sakladım. Gözlerimi kapatıp uyumuş numarası yapmayı denedim ama annem sütle gelince bunu devam ettirmekten vazgeçtim. Sütü içersem belki uyuyabilirdim. Yanında ki bisküvileri yiyince iyice mayıştım.

Gözlerimi araladığımda sabah güneşi yüzüme vuruyordu. Üstümdeki nevresimi yere atıp banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra dolabıma doğru ilerledim. Hayal ettiğimden çok elbise vardı. Mavi askılı elbise ilgimi çekti. Beyaz spor ayakkabılarımı giyerek annemlerin yanına indim.

"Tatlım çok güzel görünüyorsun" dedi annem. Babam da ona hak verir gibi kafasını salladı. Dışarı çıkıp havayı içime çektim. Gözlerimi saniyeler kadar da kapattım."Denizz!" diye bağıran Buket koşarak sarıldı. Sanırım gerçek arkadaş sarılması buydu. Bende kollarımı ona doladım. Buket koluma girip sürüklermiş gibi çekiştirmeye başladı. Artık yorulmuştum. Ayaklarımı hareket ettirmeden olduğum yerde durdum. Gözlerimi kısarak Buket'e baktım. " Çok daha var mı? Hani biraz yoruldum ya." dedim. "Geldik" demesiyle derin bir iç çektim. Kafamı kaldırdığımda küçük bir cafe olduğunun farkına vardım. Büyük bir çınar ağacının her bir dalında renkli fenerler, masalarda renk renk çiçekler vardı. Etrafı inceleyerek gül olan masaya oturduk. İki türk kahvesi istedik. Kahveler gelene kadar muhabbet ettik. Bazı şeyleri hatırlamıyordum sadece. O yüzden anlamsızca baktığımda Buket konuyu değiştiriyordu. Kahveler bittikten sonra hesabı ödeyip kalktık.

SENİNİM | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin