Bölüm:12

165 25 5
                                    

Gözlerinin altı morarmaya başlamıştı. Kim bilir kaç saattir bu haldeydik. Onu dikkatlice inceledim: Saçları yüzüne tek tek düşmüştü, teni solgundu. Yavaşça kafasını kaldırdığında gözlerimiz buluştu.

"İkinizde uyandığınıza göre, Barış bey söz sizde." Dedi sırıtarak Burak.

"Neyden bahsediyorsun?"

"Hadi kuzen oyun olduğunu sende biliyorsun."

Barış, Burak'a ölümcül bir bakış atarak "çöz lan ellerimi." Dedi.

"Sakin kuzen al bak çözdüm ellerini." Diyerek geri çekildi.

Ağlamaktan zor açık tuttuğum gözlerimi Barış'a sabitledim.

"Deniz bak..."

"Kes sesini, beni çözün rahat bırakın." Dedim.

"Eğer çözersen kaçar, geçen çukura düşmüştü." Dedi Burak umursamaz tavırla.

"Benimle olduğu sürece bir yere kaçamaz."

Kolumu nazik hareketlerle tutarak ipi çözdü. Kolumu aniden elinden çektim. O da onun gibi dolandırıcının tekiymiş. Kısaca erkekler işte. Yüzünde "ne yapmaya çalışıyor bu kız?" bakışı vardı. Artık nazikliği bırakmış, sert hareketlerle kolumu çekiştirerek odaya götürdü.

"Derdin ne senin! Burak'ın anlattıkları yetti nasıl biri olduğuna."

"beni dinleseydin belki hak verirdin."

"Ne dinleyeceğim seni, bildiğin yalan söyledin, kandırdın beni."

Arkasını döndü ve ellerini pencere kenarına koydu.

"Tamam lan doğru her şey yalandı, ama sevdim seni. Söyleyemedim, her gün bu acıyla yaşadım. Deseydim gidecektin. Lan bir daha yüzüme bakmayacaktın. Seviyorum lan var mı ötesi? Aşığım kızım sana."

Nefes nefese gözlerimin içine baktı. Bir şeyler dememi bekliyor gibiydi. Sırtımı dönüp yatağa yattım. Gözyaşlarım yatağı ıslatıyordu. Gözlerimi yavaşça kapattım. Onu duymamak, görmemek için.

"Deniz! Kaç kurtul onlardan."

"Sende kimsin?" sesim olduğundan yüksek çıkmıştı.

"Deniz kaç diyorum. Git buradan."

"Neden?" dedim. Daha da ses gelmedi. Koşmaya başladım, belki sesin sahibini bulabilirim diye. Birden bir boşluğa düştüm. Sonrası yok zaten. Nefes nefese uyandığımda kan ter içinde kalmıştım. Barış yanımda uyuyordu. Sessizce parmak uçlarımda adım atarak uyandırmamaya çalıştım. Salona geldiğimde kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Üst kata çıkıp odaların kapılarını yavaşça açtım. Camı olan odanın kapısını kilitleyip aşağı baktım. En az 5 metre kadar yüksekti. Yatağın çarşaf ve nevresimini alıp pencerenin pervazına sıkıca bağladım. Nefesimi tutarak aşağı inmeye çalıştım. Sürekli kendime "Yapabilirsin Deniz, evet böyle devam et kızım." Diyordum. Aşağı indiğimde hava kararmaya başlamıştı. Koşarak ormanın içine gittim. Umarım biri çıkarda buradan kurtulabilirim diye. Bir saat kadar uzaklaştım sanırım. Belki de şu an beni arıyorlardı ama bulamayacaklardı. Hava baya kararmış olacak ki, ayın ışığı aydınlatıyordu her yeri. Korkmaya başlamıştım. Acayip gelen sesler ve insan sesleri... Yürümeyi bırakıp sese odaklandım. "Deniz!" uzaktan gelen bu tok ses Barış'ın sesi gibiydi. Koşarak uzaklaşmaya çalıştım. Artarda yüzüme vuran dallar önümü görmemi engellerken hayvan sesleri gitgide artıyordu. Koştum taa ki asfalt bir yol görene kadar. Yola atladığımda gözüme çarpan beyaz ışığın benim sonum olacağını nerden bilebilirdim?

SENİNİM | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin