Beni gördüğünde hareket edemedi. Belli ki rahatsız olmuştu görüntüden. Fakat onun hiçbir şeyi değildim. Ne arkadaşı ne de sevgilisi! Öylece baktı gözlerimin içine. Hiçbir şey demedi. Gözlerini kapattı ve uzaklaştı yanımızdan. İster istemez üzüldüm. Çünkü o zamanında deli gibi sevdiğim, ilklerimi yaşadığım kişiydi. Barış ise her şeyden habersiz sımsıkı sarılıyordu. Bir anda Barış'ın üzerime yakınlaşmasından dolayı geriye adım attım. Fazla ileriye gidemezdi. Ellerimi Barış'ın boynundan çektim. Görüş açım genişlediğinde arkadan gelen Burak'ı görmemek imkansızdı. Barış'ın omzuna dokunarak "ne ayaksın" tarzında hareket yaptı. Barış sağlam bir yumruktan sonra yalpaladı. Fakat kendini toplayarak Burak'a üst üste iki yumruk attı. Gördüklerim karşısında hareket edemedim bir tarafta çocukluk aşkım bir tarafta eski sevgilim duruyordu. Gözlerimden akan yaşa hakim olamadım.
"Yeter artık. Ne yaptığınızın farkında değil misiniz?"
O kadar küfür ve ses yüzünden beni duymamışlardı galiba. Yüksek bi sesle " Burak" diye bağırdım. İkisi de duymuş olacak ki yüzleri bana döndü. İkisinin de burunları kanamış, kaşları patlamıştı.
"Neden geldin Burak neden? Herşeyi berbat ettin zaten. Daha ne diye peşimdesin. Git Yeliz'in yanına o seni daha çok mutlu eder. İstediğin gibi bi kız olamadım. Aradığın profil o kızdı. Şimdi git onunla mutlu ol."
Burak gibi bir piçin ağlayacağı aklımın ucundan geçmezdi. Barış'a baktım. Yüzü sinirli fakat kırılmış bir hali vardı. Barış'a yaklaşarak;
"Hadi gidelim Bırak şu piçi. Yüzüne pansuman yapalım."
Yüzünde biraz gülümseme olunca içim rahatladı. Elimi sıkıca tuttu. Geriye dönerek;
"Olum bu kızdan uzak duracaksın. Yoksa bi dahakine sağlam yerini bırakmam." dedi Barış.
Burak'ın yüzü daha kötü haldeydi. Gözünün altı morarmaya başlamıştı. Barış'ın kanı silinse yine eskisi gibi kalırdı. Birkaç adım atamadan Burak'ın sesi yükseldi.
"Demek 1 yıllık sevgilini 2 dakikada elin ibnesine tercih ettin. Deniz hanım sizin bu kadar hızlı olduğunuzu bilmiyordum. Çorap değiştirir gibi hızlısınız."
"Kes sesini! Peki ya sen sevgilin olduğu halde başka bir kız bunu nasıl açıklayacaksın.
Uzun bir sessizlik. O ve ben susmuştuk. Sessizliği Barış bozdu. "hadi gidiyoruz". Sesi kulağımda yankılandı.
"Cidden o ibneyi mi seçeceksin? Tekrar düşün Deniz yaşadıklarımız, sen ve ben." dedi Burak.
"Bi de Yeliz değil mi? Hayatımızdan eksik olmayan bir sürtük dimi Burak? Ayrıca ne seçim yaptıracak ne de seçim yapılacak kadar değerin yok gözümde. Hadi şimdi yoluna bak."
Şaşkın ifadesiyle gözüme bakarken bütün yüreğimin parçalandığını hissettim. Onun bana acımadığı gibi bende ona acımayacaktım. Birkaç adımdan sonra Barış'ın arabasına bindim. İkimizde sessizdik. Yol boyunca hiç konuşmadık. Eminim ki bu olanlara bi anlam veremiyordu. Çünkü Burak'ı tanımıyordu. Arabayı park ettiğinde yemyeşil bahçeli bir eve geldiğimizi fark ettim. Ev ahşaptandı. Dışı bu kadar güzel ise kim bilir içi nasıldı. Barış elimi tutarak evin kapısına ilerledi. Bi anda durdu ve gözlerimin içine baktı. Yorgun görünüyordu. Kapıyı açacak kadar gücü yoktu. Anahtarı elinden aldığım gibi kapıyı açtım. Ağır ağır yürüyerek koltuğa oturdu. Yüzünü temizlemek için banyoda olabileceğini düşündüğüm ilk yardım çantasını almaya gittim. Ev baya büyüktü. Her an kaybolabilirdim. Rastgele denedim kapıları. Bir tanesi kilitliydi. Diğeri eski renklerin hakim olduğu bir odaydı. Belli ki uzun zamandır girilmiyordu. Bu beni odaya girmem için daha çok tetikliyordu. Merakıma yenilip odaya girdim. Tek adımımla bile toz kalkmıştı. Masanın üzerinde duran gramofona doğru ilerledim. Ortamın düzenini bozmamaya çalışarak sadece dokunuyordum. Camdan yapılmış bir kutu fazlasıyla ilgimi çekti. İçinde büyük taşları olan bir yüzük vardı. Göz kamaştıran, herkesi isteyebileceği bir yüzüktü. Barış'a da büyük babaannesinden kalmış olmalıydı. Birazcık kurcalamaktan zarar gelmezdi galiba. Ses çıkarmamaya dikkat ederek kutuyu kaldırdım. Yüzüğe dokunmak üzereyken biri belimden yakaladı. Ağzımı tuttu. Korkudan yüreğim çıktı diyebilirim. Elini ısırınca "ahhhh" diye bağırınca erkek sesi olduğunu anladığımda Barış'a döndüm. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİNİM | DÜZENLENİYOR
Teen Fiction- 'Savaş benden romantiklik bekleme odunum ben.' - 'Bende odunum ama sana yanıyorum be güzelimm...' - 'Galiba kalbime birşey oluyor.' - 'Benim için atıyor korkma...' Bir doktor bu kadar deli gibi sevebilir miydi?