Evettt ben geldim.2 haftadır yazmıyordum. Ama artık haftada 1-2 bölüm atmaya çalışacağım. Okunma 1K oldu. Herşey sayenizde ayrıca voteler içinde çok tenküüü. Bu bölüm biraz bomba dolu olacak. O yüzden votelemeyi unutmayın.
Annem elimi tutarak kurumuş dudaklarının arasından "baban" dedi. Daha gerisini getiremedi. Ne demek babam, ne oluyordu da bana demiyorlardı? Yataktan kalkmaya çalıştım fakat Barış buna engel oldu. Elini geri ittirerek,
"Çek elini babam nerde?"
"Sakin ol Deniz. Babana bir şey olmadı."dedi Barış kızarmış gözleriyle bana bakarken.
Tüm dediklerini umursamadan elimin üstündeki iğneleri çıkarıp yere attım. Koşarak odadan çıktım. Peki ya babam nerde olabilirdi. Etrafımdaki insanların bana deli gözüyle bakmaları umrumda bile değildi. Tek derdim babamı bulmam gerektiğiydi. Biraz daha ilerlediğimde camın diğer tarafındaki babamı gördüm. Suratı beyazlamıştı ve birçok yara vardı. Kafası sargılıydı. Bacağı ise alçıdaydı. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Daha geçen saçlarımı okşayan adam şimdi cansız karşımda yatıyordu. Kapısına doğru ilerledim. Elim titriyordu. Yavaşça kapıyı açtım. Odanın boğuk kokusu nefes almamı engelliyordu. Babam üşümesin diye pencereyi hafifçe araladım. Yüzündeki yaralar derin olmalı ki her yeri morarmıştı. Saçını bile okşayamıyordum. Babam diye sarılamıyordum. En çok ta bu koyuyordu insana. Omzuma dokunan el ile arkama döndüm. Karşımda kollarını kocaman açmış Barış vardı. Tek kelime dahi edemeden sarıldım.
"Rahatlayana kadar ağla. Sana ağlama demiyeceğim."
Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Birkaç gündür uykusuz olmalıydı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Ellerimi boynundan çektim, tekrar babama döndüm. Olması gerekenden fazla beyaz değil miydi? Sus Deniz kendi kendine kuruntu yapıyorsun.
"Bu ses de ne?"
"Şu makineden geliyor olmalı."
"Oksijen sayısı düşüyor. Hemşireye haber verelim."
Barış koşarak odadan ayrıldı. Elim kolum bağlıydı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Şu an babam ölüyor muydu? Dakikalar sonra Barış doktorlarla geldi. Babamı acil olarak ameliyata aldılar. Yüzümün ağlamaktan ne hale geldiğini bile bilmiyordum. Barış yanıma gelip ellerimi tuttu. Bu beni normalde güçlü yapsa da şu an bi etkisi yoktu.
"Baban iyileşecek biliyorsun. O güçlü bir adam. Sen ise onun güçlü kızısın."
"Bir gün babamla sahile gitmiştik. Daha küçüktüm. 6-7 yaşlarında vardım. Babam, pamuk şekerini çok sevdiğimi bilirdi ve bana hep alırdı. O gün iki tane pamuk yemiştim. Bi de üstüne kuruyemiş istemiştim. Babamda bana kıyamayıp almıştı. Hepsini yemiştim. Galiba yemeği fazla kaçırınca, akşam ateşim çıkmıştı. Apar topar hastaneye götürmüşler beni. Babam korkmuş, bakamamış bana nasıl iğne yaptıklarını. Şimdi ise ben bakmaya korkuyorum."
"Seni gayet iyi anlıyorum. Canının nasıl yandığını, bir daha 'babam' kelimesini diyemeyeceğinden korktuğunu biliyorum."
"Barış, beni anlamıyorsun. Anlaman için bu acıyı yaşamış olman lazım. Değil mi?"
"Benim 'baba' diyebilecek kimsem bile yok. Peki buna ne diyorsun?" dedi gözlerinden yaşlar akarken.
Bütün dünya başıma yıkılmış gibiydi. Kalbini kırmış olacağım ki, gözünden yaş aktı.
"Çok, çok özür dilerim. Bilmiyordum. Allah rahmet eylesin."
"Önemli değil. Alıştım artık zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİNİM | DÜZENLENİYOR
Novela Juvenil- 'Savaş benden romantiklik bekleme odunum ben.' - 'Bende odunum ama sana yanıyorum be güzelimm...' - 'Galiba kalbime birşey oluyor.' - 'Benim için atıyor korkma...' Bir doktor bu kadar deli gibi sevebilir miydi?