Kafamı çevirip baktığımda ''hıh'' dedim bir anda bana bakıp samimi bir şekilde ''beni tanımıyosun ya sen o yüzden tanışmak istedim, bu arada sizin isminiz neydi?'' dedi ve ben de alaycı bir şekilde elimi uzatıp ''merhaba ben de Hüsamettin Kıllıbacak '' dedim kafasını yere eğdi ve alt dudağını ısırarak elimi sıktı ama ben elimi hissedemedim yüzümü eksiterek ''şeeey elimi alabilir miyim?'' dedim, bana bakıp gülmemeye çalışarak'' tabi ki de Hüsamettin yenge'' dedi gözlerimi büyüterek ''ha, sen şimdi espri yaptığını falan sandın haklısın bunlar da geçer Tolga anne!'' dedim ''Saçmalamayı bırak istersen seninle doğru düzgünce tanışmak istiyorum'' dedi ve bu defa ciddiydi. ''Tamam, ben Okyanus'' dedikten sonra ''Tolga'' dedi ve bu sefer el uzatan o oldu ben de elini sıktıktan sonra sınıfa öğretmen girdi ve bu seferki öğretmenimiz kendini tanıtmak oturduğu yerden kalkıp,
"Merhaba arkadaşlar, bu sene edebiyat dersini birlikte göreceğiz, bu ilk günümüz olduğu için bütün öğretmenler ders işlemeyecek bu yüzden sessiz bir şekilde serbestsiniz" demişti öğretmenimiz bir anda bu gün boşu boşuna geldim gibi hissederken bir anda duvara yaslanarak yan bir şekilde oturdum elime de telefonumu alıp hemen Su'ya mesaj attım, ''Su geliyorsun değil mi?'' yazdım saniye sürmeden cevap yazdı "Yok kanka ben buradan direk Mars'a gideceğim foto atarım sana'' onun bu salak esprilerine benden başka kimse katlanamazdı zaten bu yüzden onun dilinden konuşarak ''Dünyayı da çek ben buradan poz veririm ben'' onun esprilerine onun gibi cevap veriyordum, bana ''Okyanus SUS!"yandı böyle yazdıysa birisine sinirliydi ''Kim? Ne yaptı?'' yazdım, "Gelince" yazmıştı bu gelince detaylı anlatacağını kısa mesaj olarak yazımıydı. Tam o sırada tamam yazacakken koluma dokunulduğunu hissettim bu tabi ki de Tolga'ydı kafamı umursamaz bir şekilde çevirip
"Hıh?" dedim
"Eeee napıyorsun"
"Oradan bakınca ne yapıyor gibi duruyorum" dedim bıkmış bir şekilde çünkü Su ile konuşurken veya mesajlaşırken bölünmesinden nefret ederdim bunu Tolga bilmediği için sesimi çıkarmadım,
"Sen her zaman böyle misin?"
" Nasıl?"
"Sanki senden böbreğini çıkartıp ortaya koymanı istiyormuş gibi sinirli davranıyorsun, bunun sebebi ne?
"Şu anda benim için değerli olan bir insanla mesajlaşıyorum da o yüzden." Gözlerini büyüterek
"Değerli?"
"Yani her şeyimle öyle her şeyim derken sözde her şeyim değil gerçekten her şeyim" Yüzünde farklı bir tebessüm belirmişti.
"O kadar çok mu seviyorsun" dedi.
"Kitaplarım kadar ama kitaplarımdan daha çok seviyorum onu"
"Kitaplarını çok mu seviyorsun"
"Hem de nasıl onları görünce içim gidiyor resmen" anlatırken o kadar çok heyecanlandım ki Ay'a çıksam bu kadar heyecanlanmazdım herhalde gözlerimin içine bakamadan eline kalemi aldı ve
" Hiç sevgilin oldu mu?"
" Çocukluk aşkı oldu "
" İsim?" İç sesime hak verdim bir anda
" Can'dı"
" Soyad?" -yeterdi artık-
" Hatırlamıyorum ki baya küçüktüm" cebinden telefonunu çıkarttı ve saate bakıp,
" Daha 25 dakika var ya " dedi.
" Şişe çevirmece oynayalım mı?"
" Şişe bul da oynayalım" çantamdaki su şişesini çıkartıp masanın üzerine koyup çevirdim yavaş yavaş döndükten sonra şişe durdu
"Sen soruyorsun ben cevaplıyorum" dedim
"Doğruluk mu? Cesaretlilik mi?
" Doğruluk"
"Birisine aşık oldun mu şimdiye kadar?"
"Hayır" dedim. Bu tip soruları artık tarihe ben gömeceğim sanki bütün sorulara kıtlık girmiş de bir bu soruda bolluk varmış gibi ne zaman bu oyunu oynasam nasıl sorular sorulacağını bildiğimden her zaman aynı cevaplar vermekten kusacağım artık..."Tamam, çevirebilirsin" dedi ama yine o bana soracaktı
''Sor'' dedim
''Beni..'' dedi ve zil çalmıştı herkes çantasını toparlayıp sınıftan çıkacakken en son Tolga çıkmıştı ama ben hala sınıftaydım tek başıma çantamı toparlarken Su'yu aramak için telefonu cebimden çıkardım ama o beni aramıştı, '' Neredesin sen kanka herkes çıktı sen yoksun ne oldu?'' dedi biraz sinirliydi ''Kanka ben sınıftayım çıkıyorum en son çıktım da'' dedim ve kapıdan çıkınca Su'yu görünce kapattım telefonu.Beni görünce aceleci bir şekilde ''Anlat'' dedi umursamaz bir şekilde ''iyiyim kanka sen ne yapıyorsun'' dedim gözlerini belertip sinirli bir ifade ile ''ANLAT" dedi ben elimi omzuna atarak ''sen önce bi sakinleşsene dedim'' dedi ben elimi dedi ben de ''sen önce bi sakinleşsene'' dedim '' tamam hadi sen anlat benimki önemli değil ben bize gidince anlatırım'' dedi yol boyunca olan biten her şeyi anlattım yani kısmen anlattım ne zaman anlatmaya başlayacak olsam Su araya girerek ''oooooo kankiiiiii bu seni vallahi seviyoooooor sevmiyorsa şuradan şuraya adım atmak nasip olmasın bak'' ben de umursamaz bir şekilde '' ya tövbe de kızım ya şimdi ayağın takılıp amele sümüğü gibi asfalta gömüleceksin tövbe tövbeeee'' diyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR
ChickLitAsla,asla deme 🍂 Aşka inanmayan bir genç kız hikayesi, sakarlığı ile her zaman etrafını kırıp dökecek ama aşka olmayan inancını ve inadını bir türlü kıramayacak ve asla aşık olduğunun farkına varamayacak.., Bir okyanusa düşüp bir kaşık suda boğula...