Önce Tolga'ya sonra da sesin nereden geldiğine bakmıştım. Karanlıktan sesin kimden geldiği anlaşılmıyordu ama Tolga'nın yüzü karanlığı aydınlatır cinsten bembeyaz olmuştu.
"Ben böyle işi sikeyim ya!"
"Sebep?" Sorduğum soru karşında ben de kendime kızdım.
"Selin" -Tolga haklıydı-
"NE!" sesim olağandan biraz fazla çıkmıştı. Tolga vermiş olduğum tepkinin sebebini sorar gibi bakıyordu.
"Yani şeyy... İnsanlar karşımıza çıkabiliyorlar yani insan bu çıkar mı çıkar? Değil mi ama?" sanki bir parça saçmalıyordu.
"Ne saçmaladığın hakkında bir fikrin var mı?" yüzümü ekşitmiş bir şekilde Tolga'ya bakıyordum.
"Hiçbir fikrim yok desem..." Tolga'nın dediği gibi Selin bize doğru yaklaşıyordu. Ben kendimi nasıl kamufle edeceğim hakkında fikir yürütmeye başlamıştım ama fazla bir şey düşünemeyince Tolga'ya;
"Sakın arkamdan ismimi böğürme SAKIN!" Elini anlamamış gibi havaya kaldırdı ve salladı.
"Ne diyorsun Okyanus?"
"İşte bunu sakın söyleme sakın, sana kolay gelsin bir daha görüşmemek üzere kendine iyi davran. Adımı sakın böğürme SAKIN!" dedim ve koşmaya başladım şükür ki Tolga arkamdan bağırmamıştı pardon böğürmemişti. Allah ne verdiyse koşuyordum ama bir problem vardı ki, bende nefes darlığı vardı ve fazla koşunca veya fazla hareket edince nefes alamıyordum. Arkama dönünce gözden kaybolacak kadar koştuğumu anlayınca koşmayı bıraktım ve nefes almaya başladım. Ne kadar çok çabalasam da nefes alamıyordum o kadar çok koşmamam gerekti.
Eve doğru yaklaştığımda biraz soluklanmak için yol kenarındaki kaldırıma oturmuştum. Yerdeki taşlarla uğraşırken bir taraftan da Tolga ne yaptı onu düşünüyordum. Selin'le nasıl baş etmişti acaba? Bence o kız çok gıcıktı? Baş etmeyi bırak insanın başının etini yerdi. Hepsinden önce ben ne yapacaktım?
"Şşşt" Yakınlardan gelen ses ile elimdeki taşı bir anda yola doğru fırlatmıştım, ama biraz fazla fırlatmışım ki park halinde olan arabaya çarpmıştı ve araba ötmeye başlamıştı bile, aniden oturduğum yerden kalktım ve sağa sola bakınmaya başladım acaba nereye kaçabilirdim? Aniden bir el beni kendine doğru çekti etrafım karanlık olduğu kim olduğunu seçememiştim.
"Bıraksana be!"diye çıkıştım bir anda.
"Sadece bir dakika sus Okyanus, bir dakika!" Gözlerinin içine dikkatli bir şekilde bakınca Tolga olduğunu anlamak uzun sürmedi.
"Şu zifiri karanlıkta bir anda kolumdan tutup çekiyorsun kim olduğunu bile söylemiyorsun sonra bir dakika sus Okyanus tabi susar Okyanus sussun Okyanus işim ne benim susarım ben. Ya sapık olsaydın, ya beni otuz sekiz yerimden pıçaklayıp gözlerimi kaşıkla yerinden çıkartıp bileklerimi kesip ayağıma taş bağlayıp dereye atsaydın annem ne yapardın biliyor musun? Ya sapık olsaydın Tolga HIH? Ya da.. " diyecektim ki Tolga eli ile ağzımı kapattı.
"Ama değilim"
"Hıh?"
"Sapık falan değilim ayrıca yoruldum, sen konuşurken ben yoruldum sana sadece bir dakika sus dedim çünkü arabanın sahibi eğer yakınlarımızda ise bizim yaptığımızı anlamasın diye seni uyarmak istedim. Ama hiç bu kadar yorucu olacağını tahmin etmemiştim. Bir taraftan da dediklerin aklıma yatmadı değil üzerinde deneyebilirim"
"Ne yani? Şimdi beni otuz sekiz yerimden pıçaklayacak mısın?" Tolga pis pis gülmeye başlamıştı.
"Tabi ki de hayır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR
ChickLitAsla,asla deme 🍂 Aşka inanmayan bir genç kız hikayesi, sakarlığı ile her zaman etrafını kırıp dökecek ama aşka olmayan inancını ve inadını bir türlü kıramayacak ve asla aşık olduğunun farkına varamayacak.., Bir okyanusa düşüp bir kaşık suda boğula...