Arkadaşlar yarına 2 tane sınavım olmasına rağmen azimle bu bölümü yazdım.Hatta uzun bile oldu :) Umarım emeğimin karşılığını alırım.Lütfen okuyup,oylayın ve yorum yapın.Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor ve yazmam için daha da teşvik ediyor.Okuyup geçmeyin lütfen emeğe saygı please :))
-ATLAS-
Bu kıza gıcık olmuştum.Yardım etmeme rağmen kalkmış bir de bana bağırıyordu.Şeytan diyor bırak ne hali varsa görsün ama yapamıyorum işte.Ona katlanmak zorundayım.Bana nasıl davranırsa davransın katlanmalıyım.
Her ne kadar sinir bozucu olsada belki bu süre zarfında biraz eğlenirim onunla.Beni sinir etmenin bedelini ödemiş olur böylece. Neler düşünüyorum ben böyle?Bunu da yapamam kahretsin.Ona dokunamam, onu incitemem.Bu yağtığım işe oldukça ters.Peki ya ne yapacağım ben bu kızla?
Kulüpten çıktıktan sonra kaskımı takıp motoruma atladım.Bugünlük bu kadar yeter diye düşünüyordum.
Eve doğru gidiyordum ki telefonumun çalmasıyla motoru kenara çekip ekrana baktım.Arayan Vedat Bey'di.Hemen telefonu açtım ve konuşmaya başladım.
''Efendim Vedat Bey.''
''Ne yaptın şu işi?'' dedi.Sesindeki merak dikkatimi çekmişti.
''İlgileniyorum efendim merak etmeyin.''
''Takipte kal detayları yarın konuşuruz.Şimdi diğer işlerimle ilgilenmeliyim bir sorun olursa haber ver.'' dedi sesi yorgun çıkıyordu.
''Anlaşıldı efendim.'' diyerek telefonu kapattım.
Lanet ederek motoru çalıştırıp kulübe doğru sürmeye başladım.
-AZRA-
Saat çok geç olmuştu ve kulüp hala ağzına kadar doluydu.Gece hayatı hiç bana göre değildi.Şimdiden esneyip duruyordum ve bu gürültüden kafam şişmişti.Millet bu kadar enerjiyi nereden buluyor diye düşünmeden edemedim.
O topuklularla saatlerdir kendinden geçmiş vaziyette dans eden kızlara hayretle bakıyordum.Bense ayakkabılarımı çıkarmış yalın ayak etrafta servis yapıyordum.Topuklulara hiç alışkın değildim ve ayaklarımı yara içinde bırakmışlardı.İnsanların bu kadar yüksek topuklu ayakkabılar giymesi delilikti.Bütün kadınlar deli miydi? Yoksa bende mi bir problem vardı bilemiyorum.Bildiğim tek şey kadınların güzel görünmek için her şeyi yapabilecek olmalarıydı.
Ben düşüncelere dalmış dans edenleri incelerken Yekta yanıma geldi.
''Ne o yoksa sende mi dans etmek istiyorsun?'' dedi sırıtarak.
''Hayır. Bence tam bir saçmalık.Çoğu kendinde değil zaten baksana ne kadar komik göründüklerinin farkında bile değiller'' dedim.
''Hadi ama dans ederken nasıl göründüğünün ne önemi var? Önemli olan müziği hissedip kendini ona teslim etmek.O zaten sana ne yapman gerektiğini gösterecektir'' dedi.
Vay canına nasıl bir cümle kurmuştu böyle? Ağzım açık kalmıştı.Yekta'yı ne zaman çözeceğimi merak ediyordum çünkü hiç yardımcı olmuyordu.Her hareketi,konuşması bir öncekinden farklı oluyordu.Sorunları olduğuna emindim.Ama kurduğu bu cümle ve o kıvırcık saçları beni gerçekten etkilemişti.Çok sevimliydi.Hatta belki fazla sevimliydi.Belki de bana öyle geliyordu ama ilgimi çektiği kesindi.
''Ne düşünüyorsun yoksa beni mi?'' dediğinde yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.Basılmıştım.Farketmiş miydi acaba? Ah hayır olamaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?
Teen Fiction16 yaşında anne ve babasını kaybetmiş bir kız. Şimdi 19 yaşında ve yapayalnız. Çalışıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Peki ya geçmiş? Onu geçmişe bağlayan tek şey anıları peki ya onlarda yalansa? Kime güvenebilir? Kim güvenilir?