Biraz kısa bir bölüm oldu ama bekletmek istemedim.Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın! Beni motive ediyor ve daha hızlı yazmamı sağlıyor.
Buarada hepinize mutlu,sağlıklı,huzurlu,sevgi dolu bir yıl diliyorum.Her şey gönlünüzce olsun❤
Ayaklarım istemsizce onu takip ettiğinde boşta kalan elimi telefonuma götürüp ışığını etrafa tutmaya başladım.Kırılan bardakların ve içkilerin parçaları her tarafa yayılmıştı.Çığlık seslerinin azalması beni daha çok korkutuyordu.Telefonumun ışığını yanımdaki kişiye doğru çevirecekken birinin bana çarpmasıyla sersemleyip telefonu yere düşürmüştüm.Boşta kalan elimi beni tutan kişiye doğru götürüp ondan kurtulmaya çalıştım.
"Bırak beni!"
Bağırışlarıma aldırmadan beni sürüklemeye devam etti.
Çıkışa geldiğimizde kapıyı açmaya çalıştı fakat açamamıştı.Ardında beni kollarımdan tutup kapıya yasladı ve "Sakin ol, buradan çıkacağız." dedi.Sesini duymamla rahatladım ve "Atlas, sen misin?" dedim.
"Evet, benim sakin ol." dediğinde ellerimi çoktan boynuna dolamıştım.Sımsıkı sarılırken "Çok korktum.Neler oluyor?" dedim.
"Birileri çıkmamızı istemiyor anlaşılan.Her an bir şey olabilir buradan acil çıkmamız lazım."
Sesindeki endişe beni de korkutmuştu.
"Yekta ve Gülce'yi bulmam gerek." dedim ve onu ittirerek ilerlemeye çalıştım.
Kolumdan tutup çektiğinde ona döndüm ve konuşmasını bekledim.
"Hiçbir yere gitmiyorsun.Çıkmalıyız."
"Ama onlar..." derken sözümü kesti ve "Onlar başının çaresine bakar." diyerek beni farklı bir yöne doğru sürükledi.
"Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun?" dedim sürüklenirken.Durdu ve telefonunu çıkardı.
"Ne yapıyorsun?"
"Yardım çağırıyorum." dedi ve birkaç şey yaptıktan sonra telefonunun fenerini açıp yolumuzu aydınlattı.
Beni barın arkasına götürüp güvenli bulduğu bir köşeye oturttu ve "Burada bekle, sakın kıpırdama hemen geliyorum." dediğinde sıkıca kolunu tuttum ve "Gitme!" dedim.
"Merak etme hemen geleceğim." dedi ve ellerimi kolundan çekip uzaklaştı.
Bacaklarımı kendime doğru çekip iyice kıvrıldım.Aynı zamanda belki beni duyarlar diye Gülce ve Yekta diye bağırıyordum.Fakat hiçbir cevap alamamıştım.Neredeydiler? Başlarına ya bir şey geldiyse? Meraktan ve korkudan ölüyordum.
Yanıma düşen bir sesle bakışlarımı sağ tarafıma çevirdim.Oluşan sis tarzı şeyin kokusunu aldığımda ne olduğunu tahmin edebilmiştim.Öksürüklerim ardı ardına gelirken ondan uzaklaşmaya çalıştım.Biri bacağımdan tuttuğunda "Atlas!" diye seslendim.
"Yanlış tahmin küçük hanım."
Duyduğum sesi hemen tanımıştım.Bu iğrenç sesi unutmak imkansızdı.Bütün bu olanların nedeni şimdi anlaşılıyordu.O buradaydı.
"Bırak beni!" diye bağırdığımda bacağımdan çekip yerde sürükledi.Diğer bacağımla ona vurmaya çalışırken onuda tuttu ve vuruşumu engelledi.Sürüklenirken vücuduma saplanan yoğun acını nedenini anlamak için elimi yerde gezdirdim.Bulduğum ilk şey cam parçalarıydı.Acının nedenini şimdi anlamıştım.Sürüklendikçe acı daha da artıyor ve vücuduma batan her bir cam tanesiyle gözlerim kısılıyordu.
Bacaklarım sert bir şekilde yere bırakıldığında diğer parçalarda tenime girmişti.
"Bugünlük bu kadar acı yeter, ne dersin? Devamını sonraya saklıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?
Teen Fiction16 yaşında anne ve babasını kaybetmiş bir kız. Şimdi 19 yaşında ve yapayalnız. Çalışıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Peki ya geçmiş? Onu geçmişe bağlayan tek şey anıları peki ya onlarda yalansa? Kime güvenebilir? Kim güvenilir?