"Ne oluyor burada?"
Duyduğumuz sesten Atlas'ta etkilenmiş olacak ki ani bir hızla dönüp arkasına baktı.Gözlerimle onu takip ederek arkama dönüp baktım.Sesin sahibi Atlas'ın babasıydı ve yalnız değildi.Kıvanç'ın yanında olmasına şaşırmamıştım ancak neden korumaya ihtiyaç duyuyordu ki? Şuan düşünmem gereken tek şey az önceki durumumuzdu.Vedat Bey'in bunu görmesi utanç vericiydi.Kıvanç'ı saymıyordum bile.İkisi de az önce bizi dudak dudağa görmüştü ve ben bundan dolayı lanet okuyordum.
Bakışlarım Kıvanç'a kaydığında dikkatle beni süzüyordu ve yüzünde çarpık bir tebessüm vardı.
Vedat Bey'in lafı hepimizin bakışlarını üzerine kilitledi.
"Atlas konuşmamız lazım, benimle gel.Kıvanç Azra'yı eve bırakır."
Kıvanç; "Peki efendim." dedi ve bana doğru yaklaşıp hafifçe kolumu tuttu.
Atlas bize uzun bir süre baktıktan sonra başıyla onaylayıp Vedat Bey ile birlikte uzaklaştılar.Ne olduğunu anlayamamıştım ve çok merak ediyordum.Adam kızmış gibiydi.Belkide oğlunun benim gibi bir zavallıyla birlikte olmasını yediremiyordu.Ya da kızgın olması başka bir nedenden kaynaklanıyordu.Hangisi doğruydu bilemiyorum ama ikinci seçenek olmasını diliyordum.
Kolumu Kıvanç'ın elinden kurtarıp "Kendim gidebilirim." dedim.
"Vedat Bey'in emri var seni eve ben bırakacağım." dedi ve kolumdan tekrar tutup ilerideki arabaya doğru götürdü.Kolumu tutması hiçbir şey ifade etmiyordu zaten kendi ayaklarımla gidiyordum.
Arabayı çalıştırdığında kafamdaki soru işaretlerini gidermek istiyordum.
"Vedat Bey'le Atlas'ın arası nasıl? Bana biraz soğuk bir baba-oğul ilişkisi gibi geldi." dedim.
"Aslında biraz garip olduklarını söyleyebilirim.Aralarında herzaman bir mesafe var ve Atlas o mesafeyi asla aşmıyor.İyi bir evlat olmak için çabalamasada bir hata yapmıyor."
Atlas'ın hiç böyle itaatkar olduğunu düşünmemiştim.Canı ne isterse onu yapacak bir tipe benziyordu.Bunu duymak beni şaşırtsada az önce babasını dinlemesi her şeyi kanıtlıyordu.Belkide onun zaafı babasıydı ve ona karşı gelemiyordu.Atlas'ın böyle biri olduğunu kim düşünebilirdi?
Biraz düşündükten sonra tekrar bir soru yönelttim.
"Peki sen Vedat Bey'i ne zamandır tanıyorsun?"
Sorum karşısında biraz düşünüp " Sanırım 2 yıl olmuştur." diye cevapladı.
"Ailen nerede?" sorduğum sorular Atlas'tan çıkıp Kıvanç'a yönelik olmaya başlamıştı.Sadece merak etmiştim ve onu tanımak istiyordum.
"Annem beni doğururken ölmüş ve babamı hiç görmedim.Doğum yaptığında bekarmış.Babamınsa kim olduğunu hiçbir zaman öğrenemedim."
Konuşması bittiğinde kendimi derin bir acının içinde hissettim.O da benim gibi ailesini kaybetmişti.Ama sanırım onun durumu daha kötüydü.Babasını bile tanımıyordu ve yaşayıp öldüğü ile ilgili bir şey bilmiyordu.Benim hiç değilse bir ailem vardı.Onunsa hiç olmamıştı.
"Özür dilerim sorduğum için..." dedim ve başımı eğip yolu izlemeye çalıştım.
Eski evimin önünden geçerken biran yaşadıklarım aklıma geldi ve acı bedenime tekrar yayıldı.Pislik ev sahibinin hala yaşıyor olması bile sinirimi bozuyordu.Ölmesini istediğimden değil ama ölmeyi hakediyordu.
Kıvanç farketmiş olacakki bakışlarını yoldan ayırıp bana sabitledi ve "İyi misin?" diye sordu.
"İyiyim.Sadece kötü anılar" diyerek konuyu kapatmaya çalıştım.Zaten o da çok fazla üstelemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?
Teen Fiction16 yaşında anne ve babasını kaybetmiş bir kız. Şimdi 19 yaşında ve yapayalnız. Çalışıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Peki ya geçmiş? Onu geçmişe bağlayan tek şey anıları peki ya onlarda yalansa? Kime güvenebilir? Kim güvenilir?