Merhaba arkadaşlar, yeni bölüm geldiii :) Sınavlar bittiği için artık rahatlıkla bölüm yazabileceğim. Oylarınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim.Lütfen ilgilenmeye devam edin :) Umarım keyifle okursunuz :)
Sarılmamızın ardından eve son kez bir göz attım ve kapıdan çıktık.Geçirdiğim özlem dolu dakikaları unutmaya çalışarak yürümeye başladım.Gözlerimdeki ıslaklık hala tazeydi.Atlas'ın bana sarılmasından sonra kendimi toparlanmış hissediyordum.Tekrar güvendeydim veya öyle olduğumu sanıyordum.Buna inanmak istedim çünkü güvende olduğumu bilmeye ihtiyacım vardı.Yaşamak için buna ihtiyacım vardı.O bana bu hissi veriyorken başka bir şey düşünmek istemiyordum.Ben bu acıyla baş edemezken ilk defa birisi beni rahatlatıyordu.Acılarımı yok etmiyor, yaşadıklarımı unutturamıyordu belki ama varlığıyla bana destek oluyor, güç veriyordu.O yanımdayken kafam karışıyor, aklım sürekli o yeşil gözlerinin parıltısına kapılıp gidiyordu.Beni uzaklara götürüyor ve kendime gelmemi sağlıyordu.Ufakta olsa içim kıpırdanıyor, bunca acıdan sonra ilk defa farklı şeyler hissediyordum.
Az önce kendimi tutamayıp ona her şeyi anlatmıştım.Ağlarken sarhoş gibi oluyordum.Ne yaptığımı, ne söylediğimi bilmiyordum.Hayatım hakkındaki her şeyi birine anlatmak rahatlatsa da bana acımasına neden olduğu için bu hoşuma gitmemişti.Kimsenin bana acımasını, zavallıymışım gibi bakmasını istemiyordum.Bu yüzden bu güne kadar kimseye bunları anlatmamıştım.Ama Atlas...O biranda çıkageldi ve beni savunmasızken yakaladı.Her şeyi öğrenmişti.Peki ya ne düşünüyordu? Hayatımın ne kadar berbat olduğunu mu, zavallı olduğumu mu? Bunları kendime sorup duruyordum.
Kendimden geçmiş bir vaziyette yürüyordum ki Atlas bileğimden tutup beni durdurdu.
''Hey! Nereye gidiyorsun? Biraz oturalım'' diyerek beni parka doğru çekiştirmeye başladı.Bu ani hareketi şaşırmama neden olmuştu.Beni şaşırtmaktan ne zaman vazgeçecekti? Nereye gittiğim konusunda haklıydı çünkü nereye gittiğimi bilmiyordum.Bacaklarım benden bağımsız hareket ediyordu.Dalgındım ve ne yaptığımın farkında değildim.Beni durdurmasaydı nereye giderdim hiç bilmiyorum.
Parka geldiğimizde boş bir banka oturduk.Elimi hala bırakmadığını farkettiğimde yüzümde ufak bir gülümseme belirdi.Sanırım o bunun farkında değildi.Ben de halimden mutlu bir şekilde sesimi çıkarmamıştım.Ne zaman farkedecekti? Her ne kadar memnun olsamda, elimi çekip çekmemekte kararsızdım.O da tepki vermediği için susmayı tercih ettim.Uzunca bir süre yan yana ve el ele duruyorduk.İkimizde konuşmuyor, uzaklara bakıyorduk.Acaba şuan ne düşünüyordu? Bazen gerçekten düşüncelerini okuyabilmek istiyorum.Duygularını belli etmediği için onu anlamakta zorlanıyorum.Adı dışında, hakkında hiçbir şey bilmediğim halde yanında rahat olabiliyordum.Kalbim hala acıyordu ama o bunu hafifletiyordu.Parka baktığımda yine geçmiş aklıma gelmişti.Burada ne kadar çok vakit geçirmiştim çocukken.Ama daha fazla düşünmek istemiyordum.Şunu durdurmanın bir yolu olsaydı keşke diye düşünürken, Atlas uzun süredir olan sessizliğini bölerek; ''Şimdi daha iyi misin?'' diye sordu.Hala beni düşünüyordu ve bana bu kadar iyi davranmasına şaşırmıştım.O kötü çocuk gitmişti sanki. Aslında o kötü değildi, sadece biraz soğuk ve sertti.Yine de onun sıcaklığını hissedebiliyordum.Nasıl olduğum onun için önemli miydi? Bunu öğrenmek istiyordum ama o buna izin verecek gibi görünmüyordu.
''Evet, biraz daha iyiyim'' dedim sakin bir şekilde.İyi olup olmadığımı bilmiyordum aslında.En son ne zaman iyi olmuştum? Ne zaman kendimi gerçekten mutlu hissetmiştim? Hayallerim varken belki... Sanırım çok uzun zaman olmuştu.Hafızamı zorlamak anılarıda beraberinde getireceği için düşünmekten vazgeçtim.Onun yerine Atlas'a merak ettiğim bir soruyu yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?
Teen Fiction16 yaşında anne ve babasını kaybetmiş bir kız. Şimdi 19 yaşında ve yapayalnız. Çalışıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Peki ya geçmiş? Onu geçmişe bağlayan tek şey anıları peki ya onlarda yalansa? Kime güvenebilir? Kim güvenilir?