Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız :)"Ona artık yalan söylemek istemiyorum.Her şeyi bilmesi gerekiyor."
"Bu kararı ancak ben verebilirim.Sana söylenmediği sürece hiçbir şey yapma.Sınırı aşan davranışlarının nasıl sonuçlar doğurduğunu biliyorsun!"
"Bu bir hataydı.Bir daha olmayacağına emin olabilirsiniz."
"Görevini unutma ve sadece ona odaklan.İşine duygularını karıştırırsan ne olacağını biliyorsun."
Atlas ve Vedat Bey'in sesi kulağımı tırmalarken bedenimdeki acıyı farkedememiştim.Gözlerimi aralayıp olduğum yerde doğrulmaya çalıştım.Başıma saplanan acıyla gözlerimi kırpıştırdım ve başımı ovmaya çalıştım.
"Azra iyi misin?"
Vedat Bey'in sorusuna ne cevap vereceğimi bile bilmiyordum.Acı herzamanki gibi beynimi uyuşturmuştu.
"Büyük bir kabustan uyanmış gibiyim."
"Bunun sadece bir kabus olduğunu söylemek isterdim.Ne yazık ki hepsi gerçekti."
Vedat Bey'den çektiğim bakışlarımı Atlas'a yönlendirerek;
"Yekta ve Gülce'den haber alabildiniz mi?" diye sordum.
"Yekta son anda Gülce'yi çıkarmayı başarmış."
Tatmin olmadığımı belli eden bir bakışın ardından beklediğim cevabı verdi.
"İyiler, merak edilecek bir şey yok."
"Onları görmek istiyorum.Neredeler?"
"Biraz dinlen daha sonra görürsün."
Vedat Bey'in cevabıyla bakışlarımı ona çevirip "İyiyim ben.Onları görmek istiyorum." dedim ve yataktan doğrularak ayağa kalkmaya çalıştım.
Tam hareket edecekken Atlas'ın bileğimden tutmasıyla aynı yerde kaldım.
"Vücudundan ne kadar cam parçası çıktı heberin var mı? Şu haline bak darmadağınsın. Hala iyi olduğunu mu söylüyorsun? Kendini kandırmaktan vazgeç!"
Bağırışları başımı ağrıtmaktan başka bir işe yaramamıştı.Gözlerindeki öfke beni korkutsada ona katılmıyordum.
"Bu seni ilgilendirmiyor tamam mı? Bana karışıp durmaktan, sürekli emirler vermekten vazgeç artık.Benim hiçbir şeyim değilsin! Bana karışamazsın, buna hakkın yok!"
Sinirlendiğimde ne dediğimin farkına varamıyordum.Bu lanet olası özelliğim herzaman pişmanlık doğuruyordu.
"Haklısın.Hiçbir şeyim değilsin ve bundan sonra da olamazsın.Ne halin varsa gör.Benden bu kadar!"
Kolumu bırakıp hızlıca kapıya doğru yöneldi ve sinirle çıktı.Bu kadar sinirli olmasına şaşırmamıştım fakat söyledikleri ağırıma gitmişti.Evet bunu ilk söyleyen bendim ama o söylediğinde daha acı verici olacağını tahmin etmemiştim.
"Sen bakma ona biraz sinirleri bozuldu.Biliyorsun ikinizde kolay şeyler atlatmadınız.Biraz sakinleşsin her şey düzelir."
"Hiç sanmıyorum.Her neyse ben Yekta'nın yanına gidiyorum.İyi olduklarını görmeden içim rahat etmeyecek."
"Peki öyleyse bende seninle geliyorum."
Vedat Bey'in de yardımıyla odadan çıkabilmiştim.Ona tutunarak zor olsada yürüyordum.Ne kadar yorgun olduğumu anlamam için yürümem gerektiğini farketmiş oldum.
Kapının önüne geldiğimizde Kıvanç'ı polislerle konuşurken gördüm.Daha sonra polis yanından ayrıldı ve biz kapıya yanaştık.
"Azra iyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?
Teen Fiction16 yaşında anne ve babasını kaybetmiş bir kız. Şimdi 19 yaşında ve yapayalnız. Çalışıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Peki ya geçmiş? Onu geçmişe bağlayan tek şey anıları peki ya onlarda yalansa? Kime güvenebilir? Kim güvenilir?