"Hayır!"
Gözlerimi açtığımda aldığım soluksuz nefes ve alnımdaki boncuk boncuk terler günlerdir gördüğüm kabusların habercisiydi yine.
Ne zaman biticek Allah'ım bu cehennem?
Ne zaman kurtulacağım buradan?
Yataktan yavaşça kalkıp aynaya baktım.Kaşımın patlaması oldukça kötüydü.
Yeterince kendimi savunabilme gücüm vardı ama günlerce aç ve sussuz kalmam gücümü azaltmıştı ve son anda dağılan dikkatim sayesinde bu hale gelmiştim.
Pencereden baktığımda yine aynı cehennemi görmek gözlerimdeki yaşların akmasına sebep oldu.
Günlerdir ne düşünürsem düşüneyim buradan kaçmanın bir yolunu bulamamıştım.
Benimsin dediği anda sinirlerime hakim olamayıp "Ben Kutay'a aidim ve onu seviyorum asla senin değilim"dediğim anda elini kaldırmıştı kendime savunurken günlerin verdiği güçsüzlükle dikkatim dağılmış ve vurmasıyla sendelenip kaşımı masanın köşesine çarpmıştım.
Yüzündeki pişmanlık ifadesiyle çekip gitmişti ve bir gün boyunca ortalıklarda yoktu.Belki de bu fırsatım diyerek aşağı kata inmiştim.
Etrafa baktığımda geldiğine dair bir iz yoktu.Mutfağa girdiğimde güce ihtiyacımın olucağını düşünerek kısa bir şekilde hızlıca bir şeyler atıştırıp salona geçtim.
Bir yolu olmalıydı, buradan kurtulmanın bir yolu olmalıydı.
Solunun sürgülü kapısına yaklaşıp dışarıya baktım.Allah ın cezası ormanın derinliklerine getirmişti resmen beni.
Kapıyı belki bir ihtimal açık olma ihtimaliyle yittim ve açılmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.Kilitlememiş ama bu nasıl olur?
Hayır hayır! Bunları düşünücek zamanım yoktu o olmadan gitmeliydim buradan.
Kutay her ne kadar beni kurtarmaya çalışmayıp hayatına devam ediyor olsada geride bırakıp üzülmesine sebeb olduğum insanlar vardı ve hepsini çok özlemiştim.
Aklıma geldikleri zaman ağlamadan duramadım ama şuan bunun sırası değildi.
Yukarıya çıkıp hızlıca montumla çantamı alıp mutfağa koşarak dolaptan bir iki bıçağı ne olur ne olmaz diyerek çantama attım.
Tam adım atarken arka taraftan araba sesini duydum hayır! Olamaz geç kalmış olamam,
hızlıca dışarıya çıkıp koşabildiğim kadar hızlı koşmaya başladım.
Masal diye adımı bağırışını duyduğum anda dahada hızlı koşmaya başlamıştım ama yerdeki uzun otlar takılmama sebeb oluyordu sürekli.
Adımı bağırması ve gittikçe yaklaşan sesle arkama bakmak isterken yere düştüm.
Bileğimin acısıyla bağırırken gelmişti.Allah kahretsin yapamadım yine yapamadım.
Hem nefretle hem de korku dolu gözlerle yanıma yaklaşıp "Aptalsın! Kaçıp ne yapıcaktın bu koca ormanın içinde anlamıyor musun gidemezsin sen benden gidemezsin müsade etmem sen benimsin! Ne o buradan kaçıp kutayın kollarına sarılma ihtimaline mi kapıldın oysaki onu bugün okulda bir kızla sarmaş dolaş gördüm seni bu kadar kolay unutucağını sanmazdım yazık oldu"derken gülüyordu.
Kutay başka bir kızla hayır hayır kendine gel masal yalan söylüyor sakın inanma ona.
"Hayır yalan söylüyorsun inanmicam sana ümidimi kesmem için yapıyorsun biliyorum o beni arıyor biliyorum o beni bulucak ve sen sonsuza denk hayatımdan defolup gidiceksin ben onunla birlikteyken sen hapishane köşelerinde çürüyip gidiceksin pislik herif"diyerek tiksinerek baktım.