"Eldivenlerini niye giydin ki, karşı binaya geçiyoruz alt tarafı?" Chanyeol muzipçe sorduğunda, Baekhyun ellerini gözlerinin önünde sallayarak, yünlü eldivenin şirin şeklini inceledi. Annesi giydirmişti, o hassas bir çocuktu. Eğer annesi bu kadar üzerine düşmüyor olsaydı, sürekli hasta olurdu.
"Çok güzeller." Hâlâ bakıyor olduğu ellerini saran eldivenleri sallayarak söyledi. "Bunu bana annem aldı." Gözlerini kısarak, dudaklarını atkıdan yukarı çıkarmış ve gülümsemişti.
Chanyeol de gülümsedi elbette, Baekhyun gülümsüyorken başka bir şey yapabilmek olanaksızdı. "Hadi gidelim."
"Hadi gidelim." Uzun oğlanı tekrar ederek, onunla birlikte bacaklarının dibinden yürümeye başladı. Elleri uzun olanın bacağına sürünürken fazla yakın duruyordu ama Chanyeol bilmiyordu ki, bu Baekhyun'da bir çeşit kendini koruma dürtüsüydü.
Bahsi geçmişti ya başta, Baekhyun hassastı. Her konuda. Özel bir çocuk olarak doğmuş olmak ardında böyle çekingenlikler ve sorunlar da getiriyordu elbette.
"Buyrun efendim." Chanyeol gülümseyerek kendi evinin bulunduğu binanın kapısını araladığında, Baekhyun kendisine sesleniş biçiminden hoşlanmış bir şekilde kıkırdamış ve binaya girmişti. Girdiği karanlık bina tıpkı kendi binası gibi tasarlanmış olsa da yabancı ve korkunç hissettirmişti ona. Üstelik girişteki ışık da yanmamıştı. İçeri girdiği gibi duraksayarak geri döndü ve Chanyeol'ün bacaklarının dibine gitti. -Binanın kapısını henüz kapatmış, daha binaya adımlamamış Chanyeol'ün.-
Chanyeol bir eli bacağında olan çocuğa sevgiyle bakarak sorunu anlamaya çalışmıştı. Ama Baekhyun'un genel çekingen hali, her şeyden bir sorun üretebilecek yapıdaydı ve ne olduğunu kavrayamayarak sordu. "Bir sorun mu var?"
Kafasını olumsuz anlamda sallayarak reddeden küçük, bir sorun olduğunu -karanlıktan çok korktuğunu- büyük olana yansıtmıştı ama kendi kabul etmek istemiyordu.
"Gel hadi." Kendine uzatılan ele bakındı Baekhyun, büyük olanın elini tutarsa eğer karanlıkta yürüyebilirdi. Eğer bir canavar ile karşılaşırsa canavar önce Chanyeol'ü görür ve onu yerdi. Çünkü o büyük olandı.
Düşüncesiyle kıkırdamıştı Baekhyun. Canavar diye bir şey yoktu ki, o bunu biliyordu. Ama bunu bile bile korkuyordu. Hem canavar gerçek olsaydı bile noel baba onunla savaşırdı, neden korksun?
Chanyeol küçüğün yün eldivenle kaplı minik parmaklarını güven vermek istercesine tutarak merdivenleri çıkartmıştı. Sonunda evlerine geldiğinde duraksadı ve sırtını duvara yaslayarak kapıyı çaldı.
Annesinin kapıyı bir miktar geç açma alışkanlığı yüzünden, Chanyeol de sırtını duvara yaslayarak tavanı izleme alışkanlığı edinmişti.
Ama genelin aksine minicik bir fark vardı şimdi. Cidden minicik bir şeydi; açık kahverengi saçları, parıltılı kahverengi gözleri ve pembe minik dudakları ile süs bebekleri gibi duran minicik bir fark. O fark Chanyeol'ü izliyordu. Küçük dünyasında, uzun olanın hareketlerini inceliyor ve farkında olmadan kendine bir numaralı örneğini oluşturuyordu.
Chanyeol'ün ayaklarını yere ritmik biçimde vuruşunu incelerken, oluşan melodiyi de dinliyordu. Hoşuna gitmişti, kendi ayaklarına baktı Baekhyun, kırmızı botlarını kaldırarak yere vurdu. Tüm gücüyle yapmıştı ama bilirsiniz, küçük bedenlerin tüm gücü o kadar da ses çıkaramazdı.