Kapıya dönük olan bedenini Baekhyun'a çevirirken, sanki suç üzerinde yakalanmış gibi hissediyordu. Odadan, bir anlamda açıklayamadığı duygularından kaçarken; onlara sebep olana yakalanmıştı.
"Efendim?" dedi ve sanki diğerinin odasında olması çok sıradan bir durummuş gibi cevap beklemeye koyuldu.
Baekhyun yatağında oturur pozisyona gelmiş olmasına rağmen uyuyor gibi duruyordu ve bu Chanyeol açısından çok tatlıydı.
Çok kısa bir süre onun kabarmış saçlarında, uykusu olduğundan sık sık kapanıp açılan gözlerinde ve yana doğru eğik duran yüzünde göz gezdirdi.
"Uyanma vaktim mi geldi?" Baekhyun umutsuzca sorduktan sonra elinin birini yüzüne yaslayarak destek aldı ve kolunu da dizine koyarak başının ağırlığını oraya verdi.
Artık kendine tam olarak eğik bakan oğlana gülümsemişti Chanyeol. "Uyumak mı istiyorsun?"
Küçük olan az önce kapatmış olduğu gözlerini açarak kısa bir süre düşündü. Chanyeol, onun bu ağır tavırlarını uyku sersemliğine veriyordu. O kesinlikle uyanık sayılmazdı.
"Ben kocaman bir böcekle savaştım." Bir kez daha gözlerini kırpıştırdı Baekhyun.
Chanyeol de bir kez daha gülümsemişti. "Rüyanda mı?"
Küçük olan, kendisine yöneltilen soruyla başını destek aldığı elinden kaldırdı. "Hayır hyung, uzayda."
Büyük oğlan onun hayal dünyalarına gülmemek adına kendini tutarak yatağa doğru adımladı. Baekhyun da hyungunun kendisine yaklaştığını görünce beklemeye koyulmuştu.
Sonunda yatağın yanına ulaşan oğlan, diğerinin önüne oturarak ona hoş bir gülümseme sundu. "Uyanma vaktin değil, uyumaya devam edebilirsin."
Baekhyun, açık tutarken yorulmuş hissedip sık sık kapattığı gözlerini hyungunda sabitledi. Onun gülümsemesine bakarken çok mutlu hissediyordu ve evet, çikolatalı şelalede yüzen unicornlar görse kapılacağı bu hisse, mutluluktan fazlasını diyemeyecek kadar küçüktü.
Uzunca bir süre diğerini izledi. Yüzündeki belli belirsiz tebbessüm yok olmazken, Chanyeol de onu izliyordu. Baekhyun bir süre sonra hyungunu izlediği için garip hissetti ve tepki vermesi gerektiğini fark ederek ellerini havaya kaldırdı. Ne diyeceğini bilmediğinden ilk aklına geleni söylemişti.
"BEN KOCAMAN BİR BÖCEKLE SAVAŞTIM!"
Daha fazla dayanamayan Chanyeol, onun bu hallerine gülerek eliyle diğerinin yüzüne uzandı. Baekhyun yüzüne temas eden parmaklarla mutlu hissederek gülümsediğinde, Chanyeol onun yanağını okşamıştı. Bir yandansa hâlâ gülüyordu.
Küçük olan elini, Chanyeol'ün kendisine dokunan elinin üzerine koydu. Gülmeyi azaltarak bırakan Chanyeol, elini sıcak ve minik avucuyla kavramış olan oğlana artık sessizce bakıyordu.
"Hyung, benimle uyur musun?"
Baekhyun'un bakışları altında içi bir hoş olan Chanyeol, onun melek vari güzelliğinde ve huzur veren gülümsemesinde göz gezdirdi. Aldığı teklifi kabul etmek, kesinlikle diğeriyle uyumak istiyordu.
Başını hafifçe olumlu anlamda sallayarak elini Baekhyun'un yüzünden yavaşça çekti. Sessizce kabulünün nedeni kimselere duyurmak istememesiydi, kimsenin olmaması ayrı ironiydi ama Chanyeol bir şeylerden çekiniyordu.
Baekhyun aldığı onayın mutluluğuyla sevinçten kıkırdayarak bedenini geriye doğru taşımış ve yorganının altına girerek diğerine yer açmıştı. Chanyeol kendisi için olan yere girerek başını yastığa yasladı.
Bir yastık vardı. Aradaki mesafeyi koruyan tek şey yastıkken, biri küçük yastığın bir ucunda, diğeri ise öteki ucunda yatıyordu. Uzaklıkları zaten epey kısayken Baekhyun diğerine yaklaştı. Chanyeol kendisine yaklaşan bedenle kısa bir süre nefesini tutmuştu. Heyecanlanmış gibi hissediyordu. Kalbi hızlı atıyordu ve Baekhyun'un güzel yüzüne bakmak onu daha da hızlandırıyordu. Çare olarak gözlerini kapattı.
Baekhyun hemen uyumaya başlayan hyunguna şaşırmıştı ama onun için sorun yoktu. Hyungu gibi hemen uyumayacaktı çünkü onu izlemek istiyordu. Onu izlemek çizgi film izlemekten bile daha güzeldi.
Masum bakışlarını diğerinin yüzünde gezdirirken kıpırdandı ve ona hafifçe yaklaştı. Hyungu çok yakışıklıydı, saçları izlediği çizgi filmlerdeki havalı çocuklar gibiydi ve simsiyahtı. Gözleri ise çok güzeldi ve teni pürüzsüz beyazdı. Sonra dudaklarına baktı Baekhyun, onlar da kırmızı bir şeker gibiydi. Baekhyun kırmızı şekerleri çok sevdiğinden, hyungunun dudaklarını da çok sevmişti. İkisi benziyordu ve acaba hyungunun dudaklarının tadı da öyle miydi?
Chanyeol, gerçekten uykusu olmadığından gözlerini kapalı tutmaktan çok sıkılmıştı. Bir şekilde Baekhyun'a bakmak istediği için daha fazla direnmedi ve yavaşça gözlerini araladı. İlk karşılaştığı şey küçüğün yüzündeki bakışları iken, aralarındaki mesafenin epey azaldığını fark etmişti. Çekingen bir tavırla bakışlarını Baekhyun'dan kaçırarak, odanın görebildiği kısmında gezdirmeye başladı.
Küçükle olan yakınlığından dolayı utanmış hissediyordu, bir de onu kötü hissettiren, yanlış bir şey yapıyormuş hissiyatına sahipti. Sanki yanlış şeyler hissediyor, düşünüyor ve yapıyordu.
Baekhyun kendisine bakmayan hyungunu umursamayarak ona biraz daha yaklaştı. Bu kısa hareketlenme, ikiliyi ciddi anlamda çok yaklaştırmıştı ve Chanyeol hemen yüzünün dibinde duran yüze bakmak zorunda kaldı. Artık iyiden iyiye kalbinin çarptığı anlarda, Baekhyun hâlâ hyungunun dudaklarının tadını merak etmekle meşguldü. Çünkü çok az şey bu kadar güzel duruyordu.
Merakı giderilmezken, çocuk aklıyla yapmak istediği şey için kendini durdurmaya bir neden bulamıyordu. Bir süre sonra, daha fazla beklemeden zaten çok yakın olan yüzlerini birleştirdi ve dudaklarını hyungunun dudaklarına bastırdı.