MULTİMEDİA DA BRENDA VAR. İYİ OKUMALAR... :)
Heyecanlı adımlarla müdürün odasının kapısından çıkarken hala bunların gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyordum. Gerçek miydi? Yoksa rüyamı görüyordum? Hem ben okuluma devam edecektim hem çalışmak zorunda kalmayacaktım hem de annemin hastane masraflarını rahatlıkla karşılayabilecektim. Beni en mutlu eden şey müdürün anneme yardım etmesiydi. Ona ne kadar teşekkür etsem azdı.
Aslında tek teşekkür edeceğim kişi müdür değildi teyzemde vardı. Eğer benim yaşam öykümü müdüre anlatmasaydı belki de ben şu an böyle sevinemezdim. Allahım şükürler olsun. Sonunda yüzüm güldü. Cebimden hemen çıkarttığım telefonumla teyzemi aradım ve teşekkür ettim. Sanırım bize yardım edemeyeceği için gidip müdürle konuşmuştu.
Annenme bu haberleri vermek için sabırsızlanıyordum. Eminim çok sevinecekti. Artık rahatça tedavisini olacak, belki de bu illet hastalıktan tamamen kurtulacaktı. Durağın oraya geldim ve kasabaya giden otobüse hemen bindim. Bir miktar para uzatım cam kenarındaki koltuğa yerleştim. Camdan dışarıyı seyrederken hayaller kuruyordum. O kadar mutluydum ki hiçbir şey bu mutluluğumu bozamazdı..
Artık eve gelmiştim. Çantamdan çıkardığım anahtarla bir çırpıda kapıyı açtım. Birde ne göreyim? Annem kalkmış yemek hazırlıyordu ayrıca hazırlarkende aynı eski günlerdeki gibi şarkı mırıldanıyordu. O kadar çok sevinmiştim ki. Annem kanser diye yatağa bağlı olamazdı. Haliyle evin içinde dolaşacaktı. Hemen annemin yanına gidip yanağından öptüm. ''Senmi geldin kızım? Bak sana neler hazırladım. Bakalım beğenecek misin?'' dedi gülümseyerek. ''Beğenmez olurmuyum annem. Senin elinden herşeyi yerim ben'' dedim gülerek. Anneme artık fazla vakit geçmeden anlatsam iyi olurdu. ''Anneciğim salona gelir misin birşey konuşmak istiyorum?'' dedim. ''Tabii olur kızım'' dedi ve beraber salona geçtik. ''Anne ben biliyorsun yeni işte çalışmaya başladım. Tam üzerimdeki önlüğü çıkardım gidiyordumki okulun müdürü beni odasına çağırmış. Hemen odasına çıktım. Bana teyzemin herşeyi anlattığını söyledi. Ona eskiden aldığım belgeleri götürmüş ve senin kanser olduğunu öğrenmiş ayrıca en güzel yere geliyorum senin tüm masraflarını karşılayacağını ama bir şartının olduğunu söyledi anne'' dedim gözlerim parlayarak. Annem ''aman tanrım gerçek olamaz neymiş o şart?'' dedi meraklı gözlerle. ''Benim onun kolejinde okumamı istiyor. Senin içinde uygunsa gidebilirmiyim? Hem çalışmamada gerek yok. Okurum büyür sen yaşlanınca sana daha rahat bakarım olmaz mı? Ayrıca evin önünden okul servisi beni alacak. Sence de iyi olmazmı anne?'' dedim anneme gülümseyerek.''Tabii canım kızım git. Okumak senin en büyük hakkın. Bizim için çok sevindim. Umarım bir aksilik çıkmaz.'' diyip bana sarıldı. O kadar sevinmişti ki onun hiç bu kadar sevindiğini görmemiştim. Onun sevinmesi benim bugünki 3. mutluluğum olmuştu.
Annemin hazırladığı yemekleri afiyetle yedim. Gerçekten çok güzel olmuşlardı. Artık annemi daha iyi görüyordum. Morali düzelmişti sanki. O babam denecek adam için bu hallere düşmüştü. Ama şimdi yüzünün güldüğünü görmek benim yaşama sevincimi hayata tutunmamı on kat daha arttırdı. Hiç olmadığım kadar mutluydum.
Derken saat bayağı geç olmuştu. Annem dizime vurarak ''Hadi kızım yarın okulun var yatsan iyi olur.'' dedi gülümseyerek. Tabii ya okulum vardı bunları annemden duymak çok güzeldi. Çünkü çook uzun zaman önce duymuştum annemden bu lafları. Annemi öperek odama doğru gittim. Dolabımın üstünde eski bir okul çantam vardı 1 tane defter 1 tane de kalemlik koydum. Sanırım çantam hazırdı. Uyumak için yatağıma yöneldim. Yarının heyecanı yüzünden olsa gerek tam 2 saat sonra uyudum..
Yarın sabah annemin öpücüğüyle uyandım. Aman tanrım annem hakikaten iyileşiyordu. Hiç tedaviye gerek yok gibiydi. Onun bu hallerini gördükçe çok ama çok seviniyordum. Üzerimi değiştirip kahvaltı yapmaya gittim. Annemle beraber kahvaltı sofrasına oturduk az yemeğimiz olsa da çok keyifli bir sohbetimiz olmuştu. Uzun zamandan sonra annemle bu kadar güzel konuşmuştuk.. Sofrayı topladıktan sonra yüzüme gözüme bakmak için banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda saçlarımın biraz dağınık olduğunu gördüm ve hemen taradım. Saçlarım aslında güzel ama bakmaya pek vaktim olmuyordu açıkçası. Sapsarı rengi var saçlarımın aynı anneminkiler gibi. Bir anda kapının önünde beni bekleyen servisin kornası çaldı ve hemen annemi öpüp evden çıktım. Okul servisinde kimsecikler yoktu. Servisi kullanan yaşlı bir adamdı. Tipi pek iyi olmasada ön yargıya gerek yoktu. Camdan dışarıya baktığımda yavaş yavaş kasabadan uzaklaştığımı ve şehre doğru yöneldiğimi hatırlatan yüksek yüksek binalar görmeye başladım. Bu Almanyanın şehri gerçekten çok büyüktü. Ben dışarıyı seyrederken aniden şu ses ile irkildim ''Hanım kız okula geldik inebilirsin'' dedi ve kapıyı açtı. Teşekkür edip servisten indim. Ve tekrardan okula döndüm baktım. Aman tanrım. Ben bu okulda okuyacaktım. Daha doğrusu kolejde..
Okulun içerisine girdiğimde dün bana aşağılayıcı sorular soran ve beni sinir eden kadın danışmadaki yerinde oturuyordu. Bana doğru yöneldi ve ''Hey Brenda. Buraya gel'' dedi. Ona doğru ilerledim. ''Efendim?'' dedim. ''Yeni okuluna hoşgeldin. Bak bu poşette senin formaların var dün çalıştığın kiler odasında buları giyinebiirsin. '' dedi gülümseyerek. Teşekkür edip kilere doğru gittim. Poşeti açtım birde ne göreyim kısacık lacivert etek.! Ben hayatımda hiç etek giyinmezdim buna alışmak zor olacaktı. Üzerinede beyaz gömlek ve yine lacivert kıravat giyinecektim. Formaları iyice süzdükten sonra gömleği ve eteği giyindim. Kravatı bir kenara attım. Onu takmaktan hoşlanmazdım doğrusu. Yukarı çıktım. Herkes bana bakıyordu. Neyime bakıyorlardı? Galiba yeni kız olduğum için. Neyse zil çaldı herkes sınıflarına dağıldı. Müdür odasından çıkmış bana doğru geliyordu. ''Gel bakalım Brenda. Öğretmenine teslim edeyim seni. Sınıf arkadaşlarınla iyi geçin. Bu arada okulumuza hoşgeldin , forma yakışmış'' diyip gülümsedi. Teşekkür ettim ve sınıfa doğru girdik.
Girdiğimizde Hafif kısa boylu kızıl saçlı kırmızı gözlüklü kahverengi gözlü bir kadın bize doğru baktı. Sanırım öğretmendi. ''Hoşgeldiniz müdür bey.'' dedi. ''Meraba Öğretmen Hanım. Evet çocuklar bu yeni arkadaşınız Brenda. Okulumuza yeni geldi iyi anlaşmanızı diliyorum.'' diyip sınıftan çıktı. Öğretmen Brenda istediğin yere geçip oturabilirsin'' dedi gülümseyerek. Sınıfa bakmaya çekiniyordum açıkçası. Kafamı kaldırıp bir baktım ve ne göreyim EMMOT!! Aman tanrım aynı sınıftaydık. Bana gülümsedi bende ona gülümsedim. Yanı boştu , yanındaki sıraya buraya otur hareketi yapıp göz kırptı. Aman tanrım. Okadar tatlıydı ki. Hızlı adımlarla gidip yanına oturdum. Herkes bana bakıyordu. Ama ben o kadar mutluydumki yanımda dünyanın en tatlı çocuğu Emmot oturuyordu. ''Brenda bak tanrı bizi burda buluşturdu ne kadar tesadüf değil mi?'' dedi gülerek. ''Evet gerçekten öyle.'' diye yanıt verdim. Sanırım ona çok dalmış olmalıyım ki hoca uyardı. ''Brendacığım bir defter çıkart istersen ve dersimize başlayalım. Ben Matamatik öğretmeniyim umarım dersimi seversin'' dedi. Emmot ''Ben Matematiği hiç sevmem ya sen'' dedi kulağıma fısıldayarak. Onun o tatlı sesi içimi adeta ısıtmıştı. ''Bende sevmem ama yaparım'' dedim gülümseyerek. Derse odaklanmaya çalıştım oysa ben Emmot'u izlemeyi tercih ederdim. Sanırım fena şekilde aşık olmuştum...
Ders bitti ve tenefüs zili çaldı. Çaldığı anda Emmot ''Bahçeye inmeye ne dersin sana okulu gezdireyim?'' dedi gülümseyerek. Ben hiç dururmuyum ''Olur'' dedim heyecanla. Tabi fazla belli etmemeye çalışıyordum. O her bana birşey dediğinde kalbim küt küt atıyordu. Tam sınıfın kapısından çıkacaktıkki bir çocuk bana çarptı ve ben tökezledim. Emmot bir anda ''Önüne baksana'' dedi çocuğa. Emmot'tan bunu hiç beklemezdim. Sonuçta bana çarpmıştı ona değil. Ama beni koruması gerçekten çok hoşuma gitmişti. Çocuk beni hafiften süzerek pis pis sırıttı. Emmot o sırada beni kolumdan çekip uzaklaştırdı. ''Kolum'' diye biraz yükses sesle bağırdım. Emmot '' özür dilerim Brenda canını yaktıysam. Ama korumacı bir tavrım vardır'' dedi gülümseyerek. ''İyi bir tavır bence devam et'' dedim gülümseyerek. Gerçekten beni koruması çok ama çok hoştu. Her an yanımdaydı tenefüste bana tüm okulu gezdirdi. 6 ders nasıl geçti anlamadım her zaman yanımdaydı. Birden okulun çıkış zili çaldı. Emmot'la beraber okulun bahçesine çıktık ''Evine neyle gidiyorsun? Ben götüreyim istersen?'' dedi. Bende '' Sağol servisle gidiyorum'' dedim gülümseyerek. O da ''Peki teklif var ısrar yok küçük bayan'' dedi gülümseyerek. Küçük bayanmı allahım ne kadar tatlı bir söz. Emmot la ayrılık vakti gelmişti. ''Yarın görüşürüz hoşçakal Emmot'' dedim gülerek. ''Görüşürüz küçük bayan yarın gelmeyi unutmayın lütfen'' dedi gülümseyerek. Allahım o gamzesi belirdiği an o gülüşünü ıssırmak istedim açıkçası. Her neyse. ''Unutmam küçük bey'' diyip servisime bindim. Servisin camından el salladım ve servis hareket etti. Ondan aslında hiç ayrılmak istemiyordum. O kadar güzel vakit geçirmiştim ki her an okul olsun istiyordum her an yanımda olsun istiyordum. Benim için okulun ilk günü hayatımdaki en güzel gündü....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtaç
ChickLit•~Hayata Muhtaç başlayıp İntikam , Aşk , Acı ve Heyecanla devam eden genç kızın hikayesi...~ ♥ •~Güçlü kalmayı hayat dersi ilan etti ve sonuna kadar öyle devam etti..~ ...