Dökülen Gözyaşlarım

776 52 0
                                    

MULTİMEDİAMIZDA EMMOT VAR. İYİ OKUMALAR...

Eve doğru giderken kafamda bir sürü düşünce vardı. Bugün ki olaylar, Emmot'un gülümsemesi , sınıfım, okulum.. Hepsi aklıma teker teker gelince gülümsüyordum. Gerçekten okulun ilk gününe göre güzel bir gündü. Emmot'u önceden gördüğüm ve hiç unutamadığım için onun yanındayken hiç ama hiç sıkılmadım.

Sonunda servis evimzin olduğu sokağa varmıştı. Pencereden baktığım anda evimizin önünde bir kalabalık gördüm. Ne olmuştu?! Hemen şöföre ''Kapıyı , kapıyı açın lütfen'' dedim biraz yüksek sesle. Adam korkmuştu şaşkın gözlerle bakıyordu. Ardımdan oda arabadan indi. Koşarak eve doğru ilerledim. İçeride Elsa teyze ağlıyordu ve annemi yerde baygın gördüm. Tam o anda başımdan aşağı kaynar sular inmişti sanki.

Saniyeler içinde evin içine doğru koştum ve annemin başını kucağıma alarak ağlamaya başladım. Bir yandan da sesim titrek bir biçimde ''Anne, anne uyan lütfen'' diyordum. Çok endişeliydim. Annem kanser hastasıydı. Hemen ambulansı aramalarını istedim. Elsa teyze dışarıda duran bir adama söyledi. Hemen ambulansı aradılar. Ambulans yaklaşık 15 dakika içinde gelmişti. Ben bu 15 dakika içerisinde 10 yıl yaşlanmış gibi hissediyordum. Anneme birşey olur diye o kadar endişeleniyordum ki. O olmasa napardım?

Hemen ambulansın içindeki hemşireler tekerlekli bir sedye açıp annemi yatırdılar. O anda annemi takip ederek ambulansa doğru ilerledim. Elsa teyze de benimle birlikte geldi. Annemin elini hiç bırakmıyordum hep sıkı sıkı tutuyordum. Yüzümden durmaksızın dökülen gözyaşlarım annemin üzerine dökülüyordu. Ambulansın o ürkütücü sesi çıkmaya başladı. Ben bu sesten oldum olalı korkmuşumdur. O sesin verdiği etkiyle daha fazla ağladım. Kendimi tutamıyordum. Hemen hastaneye geldik. Annemi sedyeyle birlikte hemşireler yoğun bakıma çıkardılar. Annemin ardından ''Anneme dikkat edin o kanser'' diye bağırdım. Ne dediğimi bilmiyordum. Yoğun bakımın önündeki duvara yaslanarak yere doğru çöktüm. Ellerim yüzümü kapatıyordu. Durmaksızın ağlıyordum. Anneme birşey olursa. Ben ne yapardım? Benim yaşama sebebim oydu. Ben onun için yaşıyordum. O bana göre kanatsız bir melekti. O şuan çok güçsüzdü. Bana ihtiyacı vardı. Ben onun yanında değildim ellerini tutamıyordum. İçeriden gelen koşuşturma sesleriyle daha fazla panik oluyordum. Yanımda beni sakinleştirmeye çalışan Elsa teyzede ağlıyordu. Ama ne yazık ki sakinleşemiyordum. Elsa teyze ''Telefonun nerde Brendacığım?'' dedi. Çantamdan çıkarıp Elsa teyzeye verdim. Hemen bir kaç tuş tuşladı ve telefonu kulağına dayadı '' Padon Brenda'nın teyzesiylemi görüşüyorum... Brendanın annesi fenalaştı hastaneye kaldırdık durmaksızın ağlıyor.. Haberiniz olsun diye söyledim. Biz sokağın ucundaki devlet hastanesindeyiz'' diyip kapattı. Telefonu bana uzatırken ''Bak Brenda annen çok güçlü bir kadın. Ağlama kızım o iyileşecek.'' dedi umutla yüzüme bakarak. Elimle gözyaşlarımı sildim ''İyileşir değil mi?'' dedim. Kafasını salladı ve kafamı göğsüne yasladı. Sanırım biraz sakinleşmiştim.

Tam o sırada hastanenin kapısından teyzem ve muşmula suratlı kocası girdi. Teyzem ağlayarak yanıma geldi ''Brenda nasılsın ablam iyi mi?'' dedi. Şimdi mi ablan oldu der gibi suratına biraz sinirli baktım. ''Hala yoğun bakımda'' dedim mutsuz bir şekilde. Elsa teyze ''Ben kantindeyim Brenda'' dedi ve gitti. Kafamı salladım. Hala ağlıyordum annemi düşünüyordum. Tam bu sırada yoğun bakımın kapısı açıldı ve içeriden yeşil önlüklü bir adam çıktı. Hemen ayağa kalkıp ''Doktor bey annem nasıl iyimi'' dedim. ''Sanırım kızı olmalısınız. Annen evet iyi ama kanser tüm vücuduna yayılmış durumda. Bu sıralar bayılma gerçekleşmesi çok normal. Taburcu edemeyeceğiz. Hastanede bakılması şart. Ama bizim hastanemiz bu denli önemli bir hastalık için elverişli değil. Ancak özel bir hastane bulabilirseniz sizin için daha iyi olur. Geçmiş olsun'' diyip ilerledi. Kanser tüm vücuduna yayılmışmıydı? Eve gidemeyecekmiydi? Hastahanedemi kalacaktı? Hem de özelde? Bu cümlelerin verdiği etkiyle gözüm karardı ve sendeledim. Teyzem ''Brenda hiç merak etme, ablam için şu ana kadar birşey yapamadım. Hastahane masraflarını karşılayacağım. Hastanenin orada ise sana bir ev tutacağım. Hem okulunada yakın olur. Kasabadan yaşantı zor. Sen bana bırak'' diyip hafif gülümsedi. Bu sırada kocası birşey demeye çalıştı ama teyzem bakışlarıyla susturdu. ''Teşekkür ederim teyze'' diyip gülümsedim.

Yoğun bakımdan içeri baktığımda annemi yatakta yatarken gördüm. Adeta bir melekti. Gözünü açamamıştı daha. Yanına bir sandalye çektim ve oturdum. Elini sımsıkı tuttum ve yanağını öptüm kokusunu içime çektim. Annem kadar güzel bir varlık varmıydı bu dünyada? Allahım sana şükürler olsun anneme birşey olmamıştı. Ama kanser tüm vücuda yayılmıştı. Bakımı çok zordu. Onu artık çok fazla göremeyecektim. Ziyaret saatinden ziyaret saatine... Bu benim için oldukça zor olacaktı. Ama annemin iyi olması benim için yeter , artardı bile. Umarım yayılan bu tümörler daha fazla yayılmazdı annem kurtulabilirdi. Nasıl olsa annem güçlü bir kadındı. Hayata karşı savşmıştı. Kansere hemen yenik düşemezdi.

Elsa teyzeye durumu anlattım. Üzüldü haliyle. ''Ben eve gidiyordum Brendacığım birşeye ihtiyacın olursa hemen ara tatlım olurmu? Annen uyandığında onada söyle çok öpüyorum sizi.'' dedi. Son olarakta ''Sakın ağlama'' diye kulağıma fısıldadı. Hafiften gülümseyerek el salladım. Odadan içeri teyzem girdi. Belliki bu konuyu kocasıyla konuşmuştu kocasının suratı bir karış asıktI. Ama teyzem mutlu görünüyordu. Sonuçta ablası için birşey yapamamıştı telafisini yapmak istiyordu. Bana çok üzgün görünmemek , benimde moralimi etkilememek açısından bana hep gülümsedi. Annemin uyanmasını beklerken okulumu sordu. Hafif okulun üstünden geçerek anlattım. Ve sonunda annem uyanmıştı. Gözünü zar zor açıyordu. Ona mutlu görünmek için hafiften gülümsedim. ''Anne iyimisin bak burdayım ben''. dedim. ''Kızım Brenda noldu bana?'' dedi. ''Anneciğim hafif gözün kararmış sadece bayılmışsın o kadar korkacak birşey yok.'' dedim. Hatahanede kalma olayını nasıl anlatacaktım? Hafif bir kuşkuyla anlatmaya başladım ''Anne senin daha iyi olman için hastahanede kalman gerek. Bak ben hep senin yanında olacağım'' dedim gülümsemeye çalışırken. Ardından teyzem lafa girdi ''Evet abla seni özel hastahaneye yatıracağız. Çabuk iyileş diye. Brendayada şehir içinden ev tutacağım. Orada kalacak hem okuluna gitmesi ve seni ziyaret etmesi daha kolay olur.'' dedi gülümseyerek. Annem birşey diyememişti duraksadı.Sanırım hastalığının ilerlediğini anlamıştı. Her ne kadar ona çok fazla belli etmemeye çalışsak bile bu gülümsemeye çalışmamızdan anlamıştı. ''Tamam. Teşekkür ederim Arline. Brenda emin ellerde olacak diye çok mutluyum gözüm arkada kalmayacak sağol'' dedi gülümseyerek.

Annemin üzerini değiştirip hastahanenin çıkışına getirdik. Teyzem masrafları ödedi. Taxi çağırdı ve eve geldik. Annemi yatağına yatırdım. Teyzem ''Brenda ablamı ve seni yarın sabah buradan alacağım. Yarın okula gitme şu ev işlerini ve hastahane işlerini halledelim seninle birlikte sabah 10 da burada olacağım'' dedi beni ve annemi öptü ardından evden çıktı. Arkama baktığımda annemin uyumuş olduğunu gördüm. Elsa teyze bugün bana pozitif enerji verdiği için ona teşekkür etmek için evden çıktım. Tam o sırada telefonum çaldı. Bilmediğim bir numara ''Alo.Kimsiniz?'' dedim. ''Küçük hanım meraba'' dedi tatlı bir ses. Olamaz bu Emmot'tı telefon numaramı nereden bulmuştu ki? ''Emmot merhaba'' dedim. ''Merhaba Brenda. Yarın geliyorsun değil mi okula?'' dedi. Aman tanrım işlerim vardı asla okula gelemezdim. Emmota nasıl söyleyecektim. ''Emmot ya ben şey yarın gelemeyeceğim işim çıktı ama sonraki gün gelicem o zaman görüşürüz olur mu?'' dedim kısık bir sesle. Emmot ''Öylemi peki öyleyse seni düşüneceğim'' diyip telefonu kapattı. Seni düşüneceğim ne demekti? Çok karamsar kaldım. Ama sevinmedimde değil. Bunları Emmottan duymak gerçekten çok hoştu. Elsa teyzenin evine gelmiştim bile. Kapıyı çaldım ve hemen açtı. Olanları anlattım ve teşekkür ettim ''Brendacığım taşınıyorsun demekki. Unutmaki buradada bir teyzen var ne zaman sıkışırsan gel annene selam'' diyip kapıyı kapadı. Gerçekten çok iyi bir kadındı. Hakkı ödenemezdi. Tekrardan eve geldim ve yemek yapmaya koyuldum. Yemek pişerken bir yandan telefonuma mesaj geldi ''Numaramı kaydetmeyi unutma küçük hanım :)'' diye. Hafiften gülümsedim ve telefon rehberime Küçük beyim diye kaydettim. Neden sahiplik eki kullandım bilmiyorum ama bu hoşuma gitmişti. Annem gülümsediğimi görmeli ki ''Neye gülüyorsun bakalım şirinem'' dedi. Annemin bu sesini duyunca sevindim. ''H-hiçbirşeye anne sen uyu yemek pişince uyandıracağım'' diyip gülümsedim. Yemek pişirmeye devam ettim. Annemi kaldırdım ve yemek yedik.

Annem ''Toparlanma vakti ha?'' dedi üzgün bir şekilde. Bende kafamı olumlu yönde salladım ve 2 tane bavul çıkarttım. Annemle beraber giysilerimizi 1 bavula koydum zaten az kıyafetimiz vardı. Önemli eşyalarıda 2. bavula koydum. Evet hazırlardı.

Yatma vakti geldiğinde bavulları kapının önüne koydum. Ardından annemi yatırdım ve uyumaya gittim. Yarın belli ki çok yorulacaktım...

MuhtaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin