Yorucu bir gecenin ardından bir yorucu güne daha uyandım. Şirkete ilk geldiğim gün böyle hissetmiyordum oysa..
Kendime yüzlerce söz vermiştim. İyi bir idol olacak ve ilişkimi sorunsuz yürütecektim. Ama her gün benim için daha da zorlaşıyordu. Hem ilişkim hem de işim..
EXO adlı popüler bir grubun üyesiydim. Grubumuzun şirketten ayrılan üyeleri kalplerimizi paramparça etmişti. Onlarla görüşmemiz bile kısıtlanıyordu artık. Şirketimiz kendisine yapılan yanlışı affedemiyordu. Bizim de önümüze engeller koyuyordu. Luhan ve Sehun bu aşkı büyütmek için o kadar emek vermişti oysa..
Ben şirketimizin en popüler solo sanatçısına aşıktım. Liseden beri..
Lee Taemin her zaman benim için en özel adamdı. Lisede başlayan ilişkimiz, işimize taşınmıştı. Onun için idol olmuştum. Çünkü o sahnedeyken huzurlu görünüyordu. Bunu elinden alan dırdırcı bir sevgili olmak yerine sahnede elini tutan idol arkadaşı olmak daha iyi görünüyordu. En azından hayranlarımız için öyleydi.
Taemin 17 yaşından beri sahnedeydi. Herkesten çok çalışır okulda bile zor ayakta dururdu. Ona rağmen notları çok iyiydi. Üstelik bu yoğunluğun içinde bana bile vakit ayırabiliyordu.
İdol olmamı ilk isteyen oydu. Aynı yerde olmamızın ne kadar harika olacağından bahsedip dururdu. Ayrıca göğüsleri dışarda kalçalarını sallayarak yürüyen dişi kaplanları hatırlayınca ikna olmam çok da zor olmadı. Onun için deliren milyonlarca kız vardı. Birinin onu benden alacağını düşünmek bile nefesimin kesilmesine yetiyordu.
Bu işe başladığımda yeteneğim olmadığını düşünüyordum. Şirkete alınmam benim için bir tesadüftü. Fakat çoğu kişi dansımı beğeniyordu. Hatta Taemin bu yeteneğimi ondan sakladığım için beni aşkla azarlamıştı. Ben bile bilmiyordum ki..
Sonra dans benim için bir tutkuya dönüştü. Grubumuz tam anlamıyla zirvedeydi. Konserlerde ve festivallerde yaptığım solo dans performansları yüzlerce kez izleniyordu. Diğerlerine göre daha soğuk ve ifadesiz olsam da beni seviyorlardı.
Başta gruba alışmam zor olmuştu. Ama hepsi özel insanlardı. Minseok gerçek bir abiydi. Ailemin yokluğunu asla hissettirmiyordu. Sık sık nasıl olduğumuzu sorup bizimle ilgileniyordu.
Joonmyeon yani sahne adıyla Suho gerçek bir liderdi. Belki de hayata bizim liderimiz olmak için gelmişti. Özel ve hassas bir kalbi vardı. Bize büyük bir sevgiyle bağlıydı. Sevgisini kolaylıkla haykırabilen ve hissettirmeyi seven bir adamdı. Belki de sadece kalbini yansıtıyordu. Kendisi ne kadar hissetmek istiyorsa hayranlarımıza da onu veriyordu. Onun özel kalbinde sevginin bir sınırı yoktu.
Jongdae.. Sahne adıyla Chen, dünya üzerinde tanıdığım en saygılı insanlardan biriydi. Küçüğüne de büyüğüne de.. Ayrıca o çoğu kişinin sahip olamayacağı için kıskançlıktan delirdiği bir sese sahipti. Bir idol olmama rağmen o şarkı söylerken afallıyordum. Kesinlikle onun hayranı olabilirdim.
Kyungsoo benim için sevimli bir kardeşti. Hayranların bizi delicesine yakıştırdığından tabi ki haberim vardı. Fakat o aşk hayatımı dinleyen iyi bir dosttu sadece. Soğuk ve ters ifadesiyle herkesi korkutsa da evde sevimli bir penguendi. Belki de en çok bu yüzden hayranlarımızın bizi ev hayatlarınızda görebilmesini istiyordum. Soğuk diye sevemedikleri bir adamın sahne ışıkları olmadığında sıcak kalbini gülümsemesiyle etrafa yayabildiğini görebilmelerini istiyordum..
Yixing, sahne adıyla Lay.. Aslında o artık grubumuzun üyesi değildi. Şirketimiz kendi bünyesinde solo kariyerine devam etmesine izin vermişti. Bunu resmi olarak duyurmasa da biz biliyorduk. Aslında hepinizin istediği buydu.
Onu hepimiz çok seviyorduk. Her zaman gülen yüzüyle bize ışık oluyordu. Şu özel güç saçmalıklarımız gerçek gibiydi. En azından Lay için.. O umutsuz birini gerçekten iyileştirebilirdi. Fakat mutsuzdu..
Çinli üyelerimiz gittikten sonra kalbinin kırıldığını görüyorduk. Konserler bittikten sonra oradan oraya koşturup herkesi saygıyla selamlayan Lay eskisi gibi gülmüyordu. Bizim için önemli olan her gün EXO için deli gibi koşturması değildi. Yakınımızda, mutlu yaşamasıydı.. Birbirimizin desteğini her zaman hissediyorduk. Herkes için de yeterli olan buydu.
Sehun.. Sanırım kardeş gibi en çok onu benimseyebilmiştim. Yaşlarımızın uyumu beni mutlu ediyordu. Çünkü kendimi daha iyi ifade edebildiğimi ve beni daha iyi anladığını düşünüyordum. Üstelik Taemin'le yaşadığım şeyin bir benzerini yaşıyordu. Üstelik onun için daha zordu.. Herkes fotoğraf çekmek için beklerken yakalanmadan Luhan'ı görmek.. Bu imkansızdı.
Baekhyun her zaman olduğu gibiydi. Knowing Bros programında Sehun'la ilgili söylediği şeyi sanırım asla unutamayacağım. Onun bir tarafının büyük olduğunu milyonların önünde söylemenin ne anlamı var ki? Tanrım. Onun çenesinin kesinlikle ayarı yok. Tıpkı yıllar önce kendi kalçasına aşık olduğunu, çünkü kemer takmasına bile gerek kalmadığını söylemesi gibi.
Fakat o bizim için gerçek bir ışık. Aramıza en son katılmasına rağmen hepimizden daha büyük emek verdi dostluğumuza. Belki de onun bizlerle yakınlaşma çabaları, bizleri de birbirimize daha çok yaklaştırdı. Bu yüzden ona her zaman ayrı bir sempati duymuşumdur.
Chanyeol.. Sanırım hayatımda beni en fazla güldüren adam o. Mutlu bir ilişkim ve eğlenceli bir hayatım olmasına rağmen onunla tanışana kadar yeterince gülmediğimi anladım. O gerçekten eğlenceli biri. Kendine güvenen, her koşulda gülümsemeyi bir hayat tarzı olarak benimsemiş ve insanlara her zaman saygı göstermiş biri.. Zaman zaman onun için üzülüyorum.
Grup üyeleri her zaman kendi aralarında şakalaşırdık. Ev hayatımızda da böyle olduğumuz için kimse yayınlarda kendini frenlemiyordu. Liderimize yaptığı küçük bir şaka yüzünden linç girişiminde bulunulması.. Bu çok üzücü.. Sanırım idol olmanın en büyük yükü de hayranların sorumluluğunu taşımak. İnsanın kendi hayranlarından utanması kadar kötü bir şey daha olamaz sanırım. Bu gerçekten kırıcı..
Böyle insanlarla bir arada yaşıyor olmak benim iyi şansımdı. Aslında Taemin'in sevgisi en büyük şansımdı. Aynı zamanda en büyük korkum..
Onunla yakalanmaktan ve bir skandala karışmaktan ölesiye korkuyordum. Kore medyasının bu konuda asla şakası yoktu. İnsan içine çıkamayacak duruma getirecek cümlelerle süsleyecekleri haberleri aç kurtların önüne atacaklardı. Böylece iki gencin gülümsemesi yok olacaktı..
Kendimden çok onu düşünüyordum ben. İlk sahneye çıktığında onu yetersiz bulan pek çok hayran olmasına rağmen o pes etmemişti. Her gün daha fazla çalışıyordu. Bayılacak duruma bile gelse bırakmıyordu. Onu bekleyen insanlara en iyisini sunmak için kendini geliştirmeye çalışıyordu.
Ona aşık olmaktan öte sonsuz saygı duyuyordum. Onun kadar anlayışlı, sabırlı, azimli ve inançlı biri değildim belki de.. Çünkü hala başarmış hissetmiyordum. Sevilmeme rağmen..
Hayatımda bir şey eksikmiş gibi hissediyordum. Harika dostlara ve aşık bir sevgiliye sahiptim. Grubum kariyerinin zirvesindeydi. Bir insan bu durumda bile neden eksik hisseder ki? Cevabı bulamıyordum.. Ama aramalıydım. Bir gün cevabımı bulduğumda tamamlanmış hissedecektim ve biliyordum, o gün uzak değildi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What's Up? 5 ✓
FanfictionJongin ve (ilerleyen bölümlerde öğreneceğiniz) sürpriz erkeği :) //NOT: Diğer sezonlardan bağımsızdır.//