"Şehvet."

3.6K 390 337
                                    

Bir hükümdar olmak, hükmedebilmektir.
Kimi zaman duygularınızı susturmak zorunda kalırsınız. Acıma duygusundan yoksun, sevgiyi daha önce tatmamış olursunuz. Bir şeyleri eksik yaşarsınız ve bunun farkında bile olamazsınız.

Büyük ihtimalle duyguların varlığından haberiniz yoktur.

Bir devlete sahipsiniz, ayaklarınıza eğilecek insanlara ve büyük bir saygıya. Eğer başarılı olmak istiyorsanız, acımasız olmalıydınız. En azından Abelard Ateş Krallığı bu şekilde yönetiliyordu.

Tarihin tüm yöneticileri acımasızlığı ile tanınırdı. Öyle ki Taehyung'un babası, gelmiş geçmiş en duygusuz Kral ünvanını taşıyordu.

Acımasız Kral'ın gelecek varisinden de bu bekleniyordu. Güçlü bir kralın, en az onun kadar idareci bir oğlu olmalıydı.

Taehyung, deniyordu. Babasının bıraktığı devleti ayakta tutmaya çalışıyordu. Onun kadar başarılı olmak, saygı görmek istiyordu.

Onu öldürenlerden intikam alacak ve tüm Merland'a hükümdar olacaktı. Bu iki bölgeyi tek yapmak istiyordu. İkinci bir hükümdara ne gerek vardı? Arthur'un bunca yıldır yaşaması bile sinirlerini bozabilecek kadardı.

Aynı oğlu gibi. Jimin'e karşı saf bir nefreti vardı. Bu duyguyu durduramıyordu, tıpkı dizginleyemediği diğer duyguları gibi.

Kimi zaman, Jimin umrunda olmuyordu. Bu gayet normaldi. Söylenildiği gibi hükümdarlar duygusuz olmalıydı.

Ama Taehyung hissediyordu. Duygulara karşı açtığı savaşa yavaş yavaş yeniliyordu. Henüz yolun başında olmasına rağmen kini, nefreti kaçmak istiyordu.

Onları ruhunda tutabilmek için ne yapmalıydı? En iyisi olmak için, babasının hak ettiği biri olmak için.

Dudakları hareket edemiyordu, bu onun için zor bir imtihandı.

Duyduğu nefesler öylesine tatlı hissetmesine neden oluyordu ki, ilk defa bir şeyleri dizginlemek bu kadar zor olmuştu.

Taemin'i umursamadı. Ölmemesi bile mucizeyken, duygularını önemseyecek değildi. Kulaklarının işittiği hırlamaları, Kahin'in diğerini sakinleştirme çabaları.. Bunları duymuyordu.

Kahin, herkesten çok yaşamış ve görmüş bir büyüktü. Onun söylediklerine inanıyordu. Yapması gerekeni de çok iyi biliyordu. Usul, usul fakat tutkulu bir öpücüğe ihtiyacı vardı.

Mecazi bir sıcaklık, bu sorunları yok edecekti.

"Çok vaktimiz yok, Taehyung."

Kahin, Taemin'i zar zor dışarıya attıktan sonra derin bir nefes aldı. Gençlere ayak uydurmak onun için yorucu oluyordu.

Yaşının getirdiği huysuzlukla Kralına baktı. Kesinlikle böyle bir davranış beklemiyordu. Şaşkınlığını bir yerlere fırlatıp asıl meseleye odaklandı.

"Pekâlâ."
Taehyung son kez mırıldandıktan sonra aralık dudaklarını, kurumuş dudakların üzerine kapatmıştı.

İlk defa öpüşmüyordu fakat garip bir şeyler sezdiğine yemin edebilirdi. İlk temas, vücudunu titretmişti ve yanaklarından başlayarak tüm bedenini kavuran alev tohumlarını hissediyordu.

Derin bir yutkunuşun ardından hareketsiz olan dudakları, kendi dudakları ile yönetiyordu. Elini Küçük Prens'in beline yerleştirdi ve daha güzel öpebilmesi için hafif bedenini kendine doğru kaldırdı.

Jimin'in bedeni neredeyse oturur pozisyona geçmişti. Sırtında büyük ellerin desteği, dudaklarında ise sıcaklığın asıl kaynağı vardı.

MerLand2//VMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin