"Karaağaç Kökleri."

1.7K 184 97
                                    

Y/N: Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim ve bölüm sonuna bıraktığım notu lütfen okuyun, düşüncelerinize ihtiyacım var. Hatalarım affola.

Hikayeler karakterlerin tanıtılmasıyla başlardı veyahut hayatlar, kişinin doğmasıyla.

Yine de herkes biliyordu. Hikayelerin mutlak bir sonu olurdu. Tıpkı ölümle, bir hayatın son bulması gibi.

Yine de, aşklar son bulur muydu? Bilmiyordum. En azından benim aşkım son bulmamalıydı. Ne bir hikayeyle, ne de bir ölümle. Benim aşkım, nerede olursa olsun, kuşkusuz ki bir yerlerde nefes almalıydı.

Bir çiçek yaprağının altında ya da yıldızlarda, dağların eteklerinde. Benim aşkım her daim bir yerlerde olmalıydı, ilk önce sevdiğimin yüreğinde doğarak başlamalıydı. Söylemiştim, benim aşkım ölmemeliydi.

Şimdi her şey ölüm döşeğindeyken ne yapmalıydım bilmiyordum.
Bizi nasıl kurtaracaktım? Aşklar acı çekerdi, yine de katlanmak mümkün olmuyordu.

Yıldızlar küsmüş, çiçeklerim solmuş... Ben bitmişim. Tam yüreğimin altında ölmüşüm. Onu kaybetmekten korkarken, ellerimden uzaklaşır diye terlerken ölmüşüm.

Benim nefesim de, aşkım da ölmek üzereydi ve inanın bunu istemiyordum. Bu yüzden gözlerimi açar açmaz bir karar verdim.

Doğrularla yüzleşecektim. Adımlarım keskin olmasa bile bu işi halletmek istiyordum.

Göğsüme sokulan güzel bedenini iyice kucakladıktan sonra saçlarını öptüm.

Sabun kokusu diyemezdiniz buna. Huzur kokuyor, biraz aşk. İnanır mısınız bilmem, nefes gibi kokuyor. Bir yavrunun ilk nefesi gibi, sıcacık sevgilimin kokusu.

Benim sevgilim dünyanın en güzel kokusuna sahip. Gökyüzünde yıldızları var, yıldızlarda gül bahçeleri. Jimin'in gökyüzü öyle güzel kokuyordu ki, kalbim karşısında diz çöküyordu. İsterse öldürsün beni, yok etsin ama sadece bana çiçek açsın.

"Günaydın."

Kocaman gülümsemesi ile, kirpikleri altından bana bakıyordu. Heyecanlı gibiydi. Muhtemelen benimle uyandığı için mutlu olmuştu. Alnına dudaklarımı bastırarak tenini kokladım.

Parmakları boynuma sıkı sıkıya dolanmıştı ve gülümseyip duruyordu. Bir gülümseme kaç kere yok ederdi adamı? Tekrar ve tekrar yok olurken bunu sayamamıştım.

"Günaydın bebeğim, güzelce uyudun mu?"

"Hıhım."

Bebeğim kelimesini duymasıyla derin bir nefes alıp yüzünü boynuma gömdü. Sanırım etkilenmişti. Hızlı nefesleri tenimi okşuyorken, bir kolumu beline sardım.

Hemen heyecanlanır ve etkilenirdi. Bunu saklamaya çalışsa dahi benden ne kadar etkilendiğini biliyor, en derinden hissediyordum.

Aramızda olan şeyin adını koyamazdık yine de bu duyguları yok saymamız doğru değildi. Ona deli gibi aşıktım, kendimi kaybedercesine. Jimin'de bana karşı boş olmadığını biliyordum fakat bunun boyutundan emin değildim.

Benim yoğun duygularımı kucaklayabilecek kadar kuvvetli miydi duyguları..

"Bugün seni bir yere götürmek istiyorum."

Babasının veda törenine gidecektik ve bunu açıklamak kolay değildi. Sanırım gerçekten nefes vermek istiyordum. O heyecanlanırken, parmaklarının beyaz saçlarımın üzerinde dolaşmasına izin verdim.

Belki de bizim için sondu. Parmakları son defa dokunuyordu tenime, son defa gülümsüyordu. Bir vedaya giderken, bana da veda ediyordu ve o bunun farkında değildi.

MerLand2//VMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin