Y/N: Kulaklıklarınızı takın, Merland'ı hissedin.
Bir şeylere, en içten duygularınızla umut edersiniz. Bu umut öylesine büyüktür ki, uçurumun dibinde olmanıza rağmen sizi çıkaracak kadar parlak bir ışık haline gelir.
Karanlığınıza ışık tutar, aydınlığa çıkmanız için el uzatır. Eğer kaybediyorsanız, yoruluyorsanız. Eğer, pes edecekseniz. Ümit etmeyi, evrenin daha iyi bir hale geleceğini ümit etmeyi bırakmamanız gerekiyor.
Her ne kadar temiz kalbiniz kırıklarla dolu olsa da, siz başınızı her daim dik tutmalısınız.
Bir Kral olmanız, duygusuz olacağınız anlamına gelmez. Her canlının doruklarına kadar yaşadığı duyguları vardı. Bir Kral, elbette ağlayabilirdi.
Umutlarının tersine işlemesine yanabilir, kızabilirdi. Bir Kral, nedenini bilmediği bir şekilde aşıkta olabilirdi.
Çok aşık olurdu ya, sevdiği adamın yıllar önceki hali kucağını süslerken, daha çok aşık olurdu.
Bir Kral, sevdiğinin haline ağlarken bir köşeye sinerek, kalbini sökene kadar ağlayabilirdi.
...
Başka bir adam, yine aşık olurdu.. Sevdiğine hiç dokunamadan da aşık olabilirdi ya. Hükümdarına saygısızlık yapmamak adına, kellesini kaybetmemek adına sevdiğine dokunmamaktan kaçınırdı.
Sevdiği, başkalarının kollarını süslerken boşluğa sarılarak ağlayabilirdi.
Bir adam, yalnızlığına ağlayabilirdi. Özlem duyduğu kokunun yokluğuna, alıştığı sıcaklığın yerini bıraktığı soğukluğa.
Taemin, kocaman bir adam olmasına rağmen, vahşi bir yaratıkla iki ruh taşımasına rağmen yine acı çeker, ağlardı.
Büyük bir adamdı o. Jimin onun tek ailesiydi. Tüm günleri beraber geçerken, şimdi Taemin yalnız yaşamak zorundaydı.
Kral'ına sinirlenmesi bile saygısızlıktı. Yapamazdı, sevdiği çocuk için ölümün kollarına atlayamazdı. Sonra ne olurdu? Jimin'i bu kirli evrenle yalnız bırakamazdı.
Ondan uzak kalmayı kabul eder, acısını derinliklerine terk edip Prens'i için kırık nefesler arabilirdi. Kırık nefesleri kalbinin dört bir yanına batarken, canını yakarken nefes almaktan gocunmazdı.
Taemin onu izleyen Büyücü'ye kaldırdı bakışlarını. Ağlamaktan kızaran gözlerini elinin tersiyle silmiş, kuruyan dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Hoseok'un boş bakışlarına aynı şekilde karşılık verdi.
"Ne var?" Dedi, "Koca adamlar da ağlar." Diye eklerken acınacak haline buruk bir gülümseme bıraktı.
Hoseok, ne hissettiğini bilmiyordu. Taemin'in karşısına oturup onun düşüncelerini okuyarak ne yaşadığını anlamaya çalışıyordu. Öte yandan Kral'ın aklına giriyor, bu iki aşığın çektikleri arasında sıkı bir bağlantı kuruyordu.
Sıkılmıştı işte. Hangisinin daha fazla acı çektiğini bulmaya çalışmasına rağmen bir cevap çıkaramamıştı.
İki adam parçalanıyordu.
Büyücü daha önce aşık olmamıştı ki. İkisini anlamaya çalışması belki de bu yüzdendi.
"Koca adamlar ağlar." Dedi, Hoseok. Sesi boğuk çıkıyordu. Üzerine aldığı battaniyeyi kavrayarak çöktüğü yerden ayaklanmıştı. Taemin karışmış saçlarının izin verdiği kadarıyla diğer adamı izliyordu.