"Küçük Prens"

5.4K 529 425
                                    

Winter Kasabası 1989

Yaz mevsimi tüm sıcaklığı ile kasabayı yakıp, kavuruyordu.

Yapmak istediğim onlarca şey varken sıcak nedeniyle hiçbir şey yapamamak gerçekten sinir bozucuydu.

Güneş, hemen dağların arasındaydı. Birazdan yok olacak, karanlık her gece olduğu gibi gökyüzünü kaplayacaktı.

Hemen ön tarafımda, dağların ters tarafına doğru akan, durgun bir dere vardı. Büyükannemin söylenmelerinden kurtulmak ve biraz olsun serinlemek adına bir ağacın altına çökmüş, günümü burada hayaller kurarak harcamayı tercih etmiştim.

Düşüncelerimi süsleyen onlarca kurgu vardı ki, bu kadar dolu dolu düşünmek bazen bunaltıcı olabiliyordu.

Düşüncelerimin hafiflemesi için bunları kağıtlara dökmeye başlayalı çok olmamıştı. Başımı dizlerimin üzerine koyduğum, yıpranmış kağıtlara çevirdikten sonra hafifçe burun kıvırdım.

Kağıt bulmak benim için gerçekten zordu. Elimde kalan son sayfayı harcamak istemiyordum. Bunları büyük uğraşlar vererek kliseden çalmıştım.

Pekâlâ, iyiliğin öğretildiği bir alanda kötülük yaparak ne halt yediğimi hiç bilmiyordum. Büyükannemin bunu duymasını, özellikle benden utanmasını istemiyordum.

Bu yüzden elimdeki son kağıdı saklayacak, gerçekten zorlandığım bir zaman kullanacaktım.

Su sesinin rahatlatıcı melodisi ile yorgunluktan çökmüş gözlerim hafifçe kapanmaya başlıyordu.

Eve geç kalıp bal yanaklımdan azar yemek istemiyordum fakat bu aralar fazla umursamazdım. Evet, kesinlikle yürek yemiş olmalıydım.

Ben kendi halimde huzura kavuşmayı dilerken, hemen ilerinden gelen kahkahalar yüzünden rahatsızlanmaya başlamıştım bile.

Ne kasaba insanları beni severdi, ne de ben onları. Lanetli olduğumu düşünüyorlardı ve bu gerçekten saçmaydı! Neye dayanarak böyle bir şeyi bana yakıştırıyorlardı ki? Anlamıyordum.

Annemi ve babamı öldürdüğümü söyleyerek, beni dışlamalarını hatırlamak bile istemiyordum.

Henüz yedi yaşındayken, evimizi taşladıklarını bile az çok hatırlayabiliyordum. Büyükannem beni saklamaya çalışıyor, bunları duymamam için elinden geleni yapıyordu fakat belli ki işe yaramamıştı. O günü net bir şekilde olmasa bile hatırlıyordum.

Ben düşüncelerim ile boğuşurken, bacaklarımda hissettiğim hareketlilikle hafifçe irkildim.

Korkarak aralamıştım gözlerimi. Çünkü biliyordum. İyi şeyler olmayacaktı.

"Hey! Çocuklar, şuna bakın!"

Pekâlâ, bu hiç iyi olmamıştı. Dizlerimin üzerine bıraktığım kağıt parçaları şişko Yeon tarafından ele geçirilmişti.

Korkuyla ayağa kalkarken tek düşündüğüm o kağıt parçalarına ulaşabilmekti.

"Ne yapıyorsun? Onları bana geri ver!"

Bu çocuk neden bu kadar uzundu ki! Hayır, neden herkes benden uzundu ki!
Yeon ve onun arkadaşları hemen önümde duruyorken bu halimle ne yapabileceğimi düşünmeye çalışıyordum.

Hepsinin dudaklarını kaplayan kışkırtıcı bir sırıtma vardı. Hadi ama! Bu beni korkutuyordu.

"Hmm, neden böyle bir şey yapmalıyım?"

Bir de bunu soruyordu. Bu çocukla konuşmak kesinlikle mümkün değildi. Neden herkes bana düşman kesiliyordu ki? Korktuğumu belli etmemeye çalışarak boğazımı temizledim ve özenerek konuşmaya çalıştım.

MerLand2//VMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin