Y/N: Lütfen şarkıyla okuyun. *JK Only Then *. Hatalarımı affedin. Yorumlarınızı bekliyorum!
Hüznün, bahar bulutları gibi hızlıca dağıldığını nereden bilebilirdim?
Buram buram çiçek kokan ruhum burnuma doluyor, heyecanlı kalp atışlarım kulaklarımı okşuyor, dudaklarımı süsleyen gülümsemeler baharları kıskandırıyor.
Bir mutlulukla sarmalanmış bedenimin yaramazlığı beni deli ediyor.
Aklımı kaçırıyorum ya da çoktan onu kaybetmiştim.
Aptal gibi hissetmeme neden olacak şeyin ne olduğunu söylemek güçtü.
Aşkına inanmadığım bir adamın, duygularına kapılmış, kendimi kaybetmiştim.
Kaybettiğim kendimi yine onda bulmak ise işin ilginç tarafıydı. Bazen bana hissettirdiklerinin yoğunluğu ile ne yapmam gerektiğini şaşırıyordum.
Sanırım ilk defa bu kadar seviliyordum. Beni dünyanın en güzel çiçeğiymişim gibi seviyordu.
Saçlarımı seven parmakları, yanaklarımı öpen dudakları ve beni ne kadar sevdiğini söyleyen gözleri ile her şeyi masal hikayelerine çevirmişti.
Ruhuma santim santim dizdiği güzellikleri görmezden gelmek imkansızdı. Şimdi o uyurken, gecenin bilmem kaçında sıcaklığına sığınmıştım.
Hâlâ, bu duruma alışkın değildim. Ateşlerin Kralı ile uyumaya, onu sevmeye alışamamıştım.
Ona dokunmaktan, ilk adımı atmaktan çekiniyordum. Bazen adını dilime almak dahi güç oluyordu.
Şimdi o uyurken, bu durumdan faydalanmak istercesine uzun beyaz saçlarını seviyordum. Neden bu kadar aykırı fakat çekici olduğunu bilmiyordum.
Tamamen beni ele geçirmişti, gözlerimi büyülüyordu.
Parmaklarım yumuşak dokunuşları saçlarına bırakmaya devam ediyordu.
Dakikalar geçti, onunla olmanın keyfini çıkardım. Kokusunu buram buram içime çektim, ciğerlerimi mutlu ederek ruhumu gülümsetmesine izin verdim.
Sıcaklığına kucak açtım, beni nasıl mutlu ettiğini kendime ispatlarcasına bedenine sokuldum.
Bir el, bileğime dokunurken bakışlarımı ürkekçe uyuyan bedenine çevirdim. Ne zaman uyanmıştı?
"Yakalandın."
Zorlukla araladığı gözlerinin arasından bana bakmaya çalışıyordu. Tuttuğu bileğimi daha sıkı kavrayarak, nefesimin tıkanmasına neden oldu.
Sanırım, gerçekten yakalanmıştım.
"Seni uyandırdım, üzgünüm."
Ona karşı çekingen olmaktan nefret ediyordum. Kalbim Taehyung diye çığlık atıyorken, saçlarına dokunmaktan korkuyor olmak beni kahrediyordu.
Bunu fark etmiş olmalıydı. Bedenimi çevik bir hareketle desenli kumaşın altına çekmesine izin verirken nefesimi tuttum. Ah, bu adam.. Kalbimi kaybetmeme neden olacaktı.
Ritmini şaşan atışlarım göğüs kafesime vuruyorken, kocaman açılmış gözlerimi alev alev yanan bakışlarına diktim.
Kocaman odanın içinde bize yol gösterecek tek şey şömineydi, yüksek alevler onu görmeme izin veriyordu.
Boğazıma çöken kuruluğun nedeni bu koca adamın bakışlarıydı.
"N-ne oldu?"
Pelte kıvamına gelmiş bedenimi hareket ettiremiyor, beni tutuşlarıyla yönlendirmesine izin veriyordum.