Çeloran ülkesinin uzak sınırında kalan bölgede sinsi bir hareketlilik göze çarpıyordu.Üç gün süren kararlı gözlemin ve bekleyişin kendisini ve ekibini sürüklediği bu bölgede bulunanŞad,Alçin, rapor etmek üzere hareketliliği dikkatle takip ediyordu. Karanlık döngünün başlamasının görevi zora sokacağını düşündü. Öte yandan, karanlığın sağladığı mahremiyetle işlerini daha rahat yapabilecek olmaları gerçeği de vardı. Temria ile Çeloran'ı garip bozkır bitkilerinin oluşturduğu bir hat ile ayıran çizgide, Alçin ve dört adamı ülkenin kuzey sınırı boyunca birbirlerine eşit uzaklıkta olmak üzere konumlanmışlardı.Bir ara Alçin, daha çok muhafız getirmeyi düşünmüş, ancak sonradan bunun adamların arasındaki bağlantıyı ve kendi kontrolünü zorlaştıracağı gerekçesiyle vazgeçmişti.Hepsi bilek kısımlarında derilerinin altına yerleştirilmiş, düşünce ve duyguları telepatik olarak duymalarını ve hissetmelerini sağlayan toplu iğne başı kadar küçük ileticiler taşıyorlardı.
Aslında Çeloran ırkının değişik yetenekleri vardı.Ancak, telepati ve zihin okuma son derece sınırlı sayıda kişide görülürdü. Bu nedenle, araçlara ihtiyaç duymuşlardı.İleticiler sayesinde Alçin, adamlarıyla sessiz ve sorunsuz iletişim kuruyor, gerektiği anda ırka has yeteneklerden olan ve tüm Çeloranlar'da görülen şekil değiştirme komutlarının yanı sıra geri çekilme ya da yer değiştirme emirlerini kolayca iletebiliyordu.
Bir süre sonra koyu ve uğursuz bir sisin ani bir biçimde bastırmasına tanık oldular.Bu durum Sınır Bölgeleri Yöneticisi'nin huzursuz olmasına yol açtı.Çok önem taşıyanbu göreve en güvendiği ve hızlı karar alıp uygulayan adamlarını seçmişti, dolayısıyla o yönden bir endişesi yoktu.Fakat bastıran bu sis...
Beyninde adamlarından birinin sesini duydu: 'Dönüşelim mi?'
Alçin tam cevap vermeye hazırlanıyordu ki, Temria ülkesi ikliminin vazgeçilmez bir özelliği olan ve çok az ara veren fırtına yeniden başladı.Sisin olması yeterince kötüydü, fırtına ise tozu toprağı birbirine karıştırıyor ve her şey tamamen bulanıklaşıyordu.Alçin dönüşerek geri çekilme emrini verecekken bir gölge dikkatini çekti.Adamlarına telepatik iletiyle kendisine yaklaşmalarını bildirdi.Şimdi beş adamın arasında çok az mesafe vardı.Koyu renk pelerin giyen gölgenin kendilerinden çok uzak sayılmayacak bir mesafede hareket ettiğini gördüler.Alçin bulanık görüş alanında gölgenin uzun boyunu fark etti.Bu Çeloranlı hain olmalıydı.Adamlarını uyararak farklı forma dönüşmelerini emretti.
Çeloranlı haini, yine pelerinlerine sımsıkı sarılmış üç Temrialı karşıladı.Bu normaldi,çünküTemria gibi uçsuz bucaksız ve çöl kadar çorak bozkır ülkesini bilmeyen biri yolunu kolayca yitirebilirdi. Alçin'i asıl şaşırtan şey,pelerine rağmen saklayamadıkları görüntüleriyle Plasidon olduklarını ele verendiğer üç kişiydi.
Özellikle de o üç Plasidondan birinin, Aytamar olması... Zorian'ın pis işlerini gören kıymetli yardımcısı...Alçin bundan çok rahatsız oldu. Zira Aytamar'ın zahmet edip buraya kadar gelmesi, Çeloranlı hainin onlar için değerini gösteriyordu. Öte yandan ellerinde kayda değer bir bilgi olduğunun da göstergesiydi. Kimdi bu adam ve ihanet sebebi neydi, hangi bilgileri sorumluluk duymadan ulaştırmıştı? Kehanet'in içeriğini sadece kağan ve üst düzey yetkililer bilmiyor muydu?
Alçin huzursuzlukla derin bir nefes aldı.Bu kadar rahat öğrenip, aktarabildiğine göre üst düzey biri olmalıydı ya da üst düzeylere yakın çalışan biri...Kehanet şu anda tüm Çedonera evrenine yayılmıştı.İyi ve kötünün savaşı başlıyordu. Üstelik hain üst düzey bir yöneticiyse, kağan Durul da tehlikede demekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Teen FictionTANITIM Yaşamı tekinsiz olaylarla birden değişen ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayan genç bir kız... Kendi evrenini ve diğerlerini ölümcül bir sondan kurtarmaya çalışan bir adam... Bilinen ve bilinmeyen evrenin çakışması... Sırlarla do...