Pamir annesiyle bir süre göz temasında kaldı. Kadın gerçekten Zorian'a şaşırtıcı derecede benziyordu, ama yine de aralarında çok belirgin bir fark vardı: "Gözleri..." diye düşündü Pamir... Gözleri Zorian'ın aksine son derece sevecen bakışlara sahipti. Bu da Plasidon ırkında çok nadir görülen özelliklerden biriydi. Sevecenlik...
Şifacı öyle uzun bir süredir kimseyle konuşmuyordu ki şimdi bunu başarıp başaramayacağını düşündü. Çırağına bile öğreteceklerini yaparak gösterirdi. Neyse ki sonsuzluğa mahkûm edilmiş eski Kraliçe onu ilk söz alan olma zahmetinden kurtardı: "Evren adına, Pamir, bu sen misin? Kızım... Ne kadar büyük bir risk aldığının farkında mısın? Cam Saray engellerini nasıl aşabildin ve hayatını tehlikeye atacak derecede önemli olan, seni buraya getiren şey nedir?"
Genç kadın eski Kraliçe'nin önünde diz çöküp, avuçlarını uzattı. Hala ses tellerinin görevini yapacağından emin değildi.
Kraliçe'nin gözleri hayretle büyüdü: "Bu doğru olamaz, olmamalı..."
Pamir nihayet kendi boğazından yükselen garip, pürüzlü, çatlak sesi duydu: "Lalfer taşını aldı. Hırs gözünü bürümüş, doğru karar veremiyor."
Kraliçe Zeren başını salladı. Bu olanlar bir anlamda kendisinin de suçuydu. Ne yazık ki çok uzun bir süre önce yaptığı şey, sadece kendisinin sonsuz zamana kısılıp kalmasına değil, aynı zamanda yönetimin hiç de güvenilir olmayan büyük kızının eline geçmesine yol açmıştı. Yaptığı şeyden hiçbir zaman pişman olmamıştı... Pamir'e sevgiyle baktı... Keşke olaylar başka türlü gelişebilseydi. Keşke Pamir yetişirken kendisi de yanında olabilseydi... Onları hep yanında tutabilseydi. "Farklı görünüyorsun." dedi. Sonra kendisini toparlayıp asıl konuya döndü: "Kehanet... Tersten işlemeye başlamış olmalı. O taşın tüm evreni ortadan kaldırabileceğini bilmiyor mu? Ben buradan ayrılamam. Bu durumda ne yapabiliriz Pamir?"
Şifacı fısıldadı: "Yanındaki şarlatanlar, taşı kontrol altına aldıklarına onu inandırmışlar. Öte yandan, o burada anne. Onu hissediyorum."
Kadın irkildi: "Kastettiğin şeyi doğru mu anladım? " Bir kuşun son çırpınışı gibi kalp atışlarının hızlandığını hissetti.
Pamir başını kendinden emin bir ifadeyle sallayarak tekrar ellerini gösterdi: "Bunların tek sebebi tersten işleyen kehanet değil, yarımın tamamlanma zamanı geldi."
Kraliçe Zeren endişeyle içini çekti: "Öyleyse haklısın, kesinlikle burada olmalı ve bu da onun tehlikede olması demek. Keşke buradan çıkabilmemin bir yolu olsaydı... Her şeye rağmen..."
Şifacı annesinin ellerini tuttu ve bulanık renkli gözlerini yüzüne dikti: "Var..." dedi. "Seni buradan çıkarmak için geldim. Riskleri bu yüzden aldım!"
Zeren karar veremiyormuş gibi ona baktı: "Pamir... Yine de Çeloran bizim çok iyi dostumuz sayılmaz..."
Genç kadın başını olumsuz anlamda iki yana salladı: "Öyle olması gerekmez... Bunu biliyorsun. Şu anda hepimiz tehlikedeyiz. Bu anlamsız düşmanlığa son vermek için bir fırsatımız var."
"Bilmiyorum... Bu düşünce garip geliyor. Yani yüzyıllardır Çeloran ile ilişkilerimiz nadiren ılımlı olmuştur. Fakat (Yüzünü buruşturdu.) O engel olamadığım katliam..."
Şifacı etkili bakışlarını annesine dikti: "Sen onları hiçbir zaman düşmanın gibi gör..."
Kraliçe elini kaldırarak kızının sözünü tamamlamasına izin vermedi. "Bu konuyu seninle tartışamam. Asla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Teen FictionTANITIM Yaşamı tekinsiz olaylarla birden değişen ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayan genç bir kız... Kendi evrenini ve diğerlerini ölümcül bir sondan kurtarmaya çalışan bir adam... Bilinen ve bilinmeyen evrenin çakışması... Sırlarla do...