Yeni okulumun, hatta lisemin ilk günüydü. Sabah erkenden kalkıp büyük bir heyecan ile kıyafetlerimi giyip aynı heyecanla dişlerimi fırçalayıp dışarı fırladığım bir zaman dilimi. Çünkü liseye başlıyordum. Yeni hayatımın ilk günüydü.
Annemden önce arabaya yerleşip hızlıca kemerimi taktım ve onu beklerken şarkı mırıldandım. Cidden az sonra kusabilirdim.
Nihayet annem gelip on beş dakikalık bir araba yolculuğu sonrası beni okulun önüne bıraktığında içimde aniden bir burukluk hissettim. Her yeni okul döneminde olduğu gibi annemden ayrılmak istemiyordum. O uzaklaşırken el salladığım sıra da yanıma Park Jimin geldi. Kendisi en yakın arkadaşım olur.
Ha şey, bu arada ben Taehyung. Kendimi tanıtmadım.
"Neredesin be oğlum. Beş dakika sonra kura çekimleri başlayacak."
"Dur, ne kuras---" demeye kalmadan beni çekiştirmeye başladı. Kura ile ilgili asla bir şey duymamıştım.
"Taehyung, hiç mi okulla ilgili bir araştırma yapmadın? Her sene okulun en büyük öğrencileri ile en küçük, yeni gelen öğrenciler kura ile birleştirilir ve tüm sene boyunca o ikisinden büyük olan küçüğe yardım eder derslerinde. Cidden bunu bilmediğine inanamıyorum Taehyung."
"Aman be bir şey öğrenmiş gelmiş. Bana hava atma!" dedim kıkırdayarak. O da bana kısılan gözleri ile bir gülümseme gönderip kura sandığının önüne ilerledi.
Sanırım sadece en küçük sınıflar kura çekiyordu çünkü büyüklere asla rastlamamıştım. Aslında okula yeni geldiğim ve kimseyi tanımadığım için şuan yanımda duran kişi bile en büyük sınıf olabilirdi. En yeni öğrenci olmak çok zordu.
Jimin seçimini yapıp kağıdını açtığında "Kim Namjoon." yazısını ve hangi sınıfta olabileceğini öğrendi.
"Hadi, git sen de çek." Beni ittirmesi ile sandığın önüne geçtim ve derin bir nefes alıp elimi sandığa soktuktan sonra yedinci değdiğim kağıdı aldım. Yedi uğurlu rakamımdı ve onun şansına her zaman inanırdım.
Jimin'in yanına geldiğimde Jimin hızla elimdeki kağıdı aldı.
"Kim Seok-Jin. 12/B." (Burada Türk eğitim sistemine göre yapacağım maalesef sınıfları:(/)
"Namjoon hyung 12/A'da. Hadi gel bulalım bunları." Dedi yine aynı heyecan ile. Niye bu kadar heyecan yaptığını asla anlayamamıştım.
Binanın ikinci katı 12'lere aitti. Hemen B şubesini bulup içeri girdiğimde herkesin başka şeylerle uğraştığını gördüm. Sarı saçlı ve boyu benimkine yakın bir hyung gelip nasıl yardım edebileceğini sorduğunda sadece elimdeki kağıdı gösterebildim.
"Sana Jin mi çıktı? Ayvayı yedin dostum, çünkü Jin seninle asla ilgilenmez. Eğer çok merak ediyorsan en arkadaki müzik dinleyen o." Eliyle duvar kenarı en arka sırayı işaret etti. Jin hyung başını bize doğru çevirip 'ne var?' dercesine kafasını salladığında yutkundum ve ona doğru ilerledim.
Uzaktan al al gözüken dudakları yakından daha da kırmızılaşıyorlardı ve kalp şeklini andırıyordu. Siyah rengi saçları o kadar yumuşak gözüküyordu ki gıpta etmiştim. Yüz hatları mükemmel bir insanın yüz hatları gibi gelmişti.
"Ş-şey," dedim kekelememi engelleyemeyerek. "Kim Seok-Jin?" kulağındaki kulaklığı çıkarıp yine 'Ne var?' dercesine baktığında yutkundum ve sesimi toparlamaya çalıştım. Elimdeki kağıdı göstererek, "Sanırım biz sizinle eşleştik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
광선 "Gwangseon"// TAEJIN
FanfictionGwangseon; ışık hüzmesi demektir. Kim Taehyung'un hayatına bir kura ile giren Seok-Jin'in hikayesi. #929 #821 #603