Zil tekrar çaldığında kafamı sıradan kaldırdım. Dört gündür okula geliyordum ama okulda bir şey öğreniyor muydum emin değildim.
Jin'i hastanede bırakıp gittiğim günün üzerinden altı gün geçmişti. Onu ondan sonra ne okulda ne de başka yerde görmüştüm.
Yoongi ve Namjoon hyungta okula gelmiyorlardı zaten. Hoseok hyung arada son iki derse girmeyip Yoongi hyungun yanına gidiyordu. Beni de götürmek istese de Jin'le daha görüşmeye hazır değildim. Hem kötü hissediyordum hem de ona karşı suçlu gibiydim.
"Taehyung!" dedi Hoseok hyung sınıf kapısından kafasını içeri atarak. "Jimin'i de al gel. Gidiyoruz."
"Jimin nerede bilmiyorum ve son iki ders matematik. Gelemem."
"Sana ders veririm."
Çantamı da alıp ayağa kalktım. Bu teklifi reddedemezdim.
"Jimin dışarıdadır da biz nereye gideceğiz?"
"Yoongi çağırdı." dedi Hoseok hyung telefondan Jimin'i ararken. Jimin'in cevap vermesini beklerken bahçeye inmiştik.
"Hyung gelmesem? Hem zaten hastayım. Daha geçmedi bu." dedim ve burnumu çektim.
"Geleceksin Taehyung." dedi ve kaçmamam için beni kolunun altına aldı. Arkamızdan adım sesleri geldiğinde Jimin olduğunu anladık.
"Neredesin oğlum?" dedi Hoseok hyung.
"Tuvalette?" dedi Jimin. "Nereye gidiyoruz ki?"
"Gidince öğrenirsiniz." Jimin ile birbirimize baktık ve yavaşça kafa sallayıp okuldan çıktık.
---
Yoongi hyungun evi olduğunu tahmin ettiğimiz çift katlı bir evin önünde durduğumuzda Hoseok hyung cebinden anahtar çıkarıp açtı. Hangi ara bu kadar yakın olmuşlardı ki?
"Yoongi, biz geldik!" diye bağırdı içeri doğru. Bir odanın kapısının açıldığını duyduğumda kafamı yerden kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım. İşte orada duruyordu ve bana bakıyordu.
"Jin hyung? Geçmiş olsun, iyi misin?" dedi Jimin. Ona karşı, beni üzdüğü için, biraz kızgındı. Ama şahsi bir meseleleri olmadığı için kendini tuttuğunu hissediyordum.
"İyiyim." dedi Jin. Uykusuz görünüyordu. Kaç gündür uyumuyordu bilmiyordum ve bu hâli kalbimi dağlamıştı. "Yoongi duş alıyor Hoseok. Siz oturma odasına geçin." dedi yorgun sesiyle. Hoseok hyung kafa sallayıp bizi oturma odasına ilerletti.
İkili koltuğa Jimin ile dip dibe oturduk. Hoseok hyung ise karşımıza geçip telefonunu çıkarmıştı. Jin ise odaya gelmemişti.
"O iyi gözükmüyor." Jimin kulağıma eğilip fısıldadığında dalmış olduğum halı deseninden kafamı kaldırıp ona baktım.
"Ne?"
"Jin hyung diyorum, iyi gözükmüyor."
"Ah, evet. Bilmem ki?"
"Yanına mı gitsen Taehyung? Belki desteğine ihtiyacı vardır?" Jimin kaşlarını havaya kaldırmış bana bakarken Jin içeri girdi ve bana baktı.
"Taehyung," dedi çatallaşmış sesiyle. "Bir gelir misin?"
Korku ile Hoseok hyunga baktım. Kafasını git anlamında sallayınca bakışlarım Jimin'e kaydı ama o beni ayağa ittirdi. Çekingence kafamı salladım ve Jin'in peşinden ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
광선 "Gwangseon"// TAEJIN
Fiksi PenggemarGwangseon; ışık hüzmesi demektir. Kim Taehyung'un hayatına bir kura ile giren Seok-Jin'in hikayesi. #929 #821 #603