18

1.5K 148 35
                                    

Tanıdık gelmeyen telefon sesi ile gözlerimi yavaşça araladım. Etrafın hiç tanıdık gelmemesi bir yana, yanımda yatan birinin olduğunu görmemle kaşlarımı çattım.

Yanımdaki beden susmayan telefon sesi yüzünden hareketlenince tanıdık koku burnuma doldu. Koku mayışmamı sağlarken Jin oturur pozisyona geçmişti.

"Telefonum nerede?" dedi boğuk ve çatallaşmış sesiyle. Yüzünü göremesemde gözlerinin hala açılmamış olduğunu biliyordum. Gülümseyerek oturur pozisyona geçip onun tarafındaki komidinden telefonunu aldım ve arayan kişiye bakarak ona uzattım.

"Yoongi arıyor."

Derin bir nefes alıp telefonu iki üç denemeden sonra açtı ve kulağına götürdü. Onu izlerken geri yatma pozisyonuna geçmiştim.

"Efendim?" dedi bir eliyle saçlarını karıştırarak. Uzun bir süre karşı tarafı dinledi. Seslice yutkundu.

"Yalan?" dedi. Sesindeki hafif alayla umut kokusu ister istemez beni germişti.

"Ağaç evdeyim şuan Yoongi. Yanımda Taehyung var. Ne zaman olmuş? İyi mi o?" hafifçe doğrulurken bir yandan bana baktı.

"Bir saate gelirim." dedi ve telefonu kapattı.

Hemen doğruldum ve yüzüne doğru eğildim. "Bir sorun mu var?" Gözlerine baktığımda dolduğunu görmemle kaşlarım çatıldı. "Jin? Bir şey mi oldu?"

Kafasını iki yana olumsuz anlamda salladı. Gözlerini sürekli başka yöne çeviriyordu.

"Yüzüme bak!" dedim bir elimle çenesini tutup. "Birine bir şey mi oldu?"

"Babam," dedi kısık sesi ile. Yutkundu. "O vurulmuş."

Ne yapacağımı bilemez halde ona bakarken sağ eli ile gözünü sildi. Daha sonra ellerini yüzüne kapattı ve ağlamaya başladı.

Ellerini tutup yüzünden indirdim ve onu kendime çekerek sarıldım. Elleri tişörtümün ucunu sıkı sıkıya tutarken ağlaması çoğalıyordu. Sol elimi saçlarına geçirip okşamaya başladım. Ne yapmam, ne demem gerek bilmiyordum.

Birkaç dakika sonra sakinleştiğinde benden ayrıldı.

"Seni yurda bırakayım. Sonra hastaneye gitmem gerek."

"Seni asla yalnız bırakmayacağımı biliyorsundur umarım?" dedim ayağa kalkarken. "Hastaneye birlikte gidiyoruz."

"Taehyung," dedi ve elimi yakalayıp tuttu. "Teşekkür ederim."

---

Hastaneye ulaştığımızda Jin hemen danışmaya babasının ismini sorarken ben de daha fazla hasta olmayayım diye ağzımı kapatmaya çalışıyordum. Hastane ortamı beni her zaman geriyordu zaten.

"Amelyattaymış." dedi elimi tutarken. "Gidelim." ilerlemeye başladı ve beni peşinde sürükledi.

Uzun koridora dönerken gördüğümüz ilk şey Yoongi hyungtu. Daha sonra orta yaşlı bir kadın vardı. Bir de Namjoon hyung.

Namjoon hyung bizi görür görmez yanımıza geldi ve Jin'i umursamadan bana sarıldı. Jin'in tuttuğu elim baskısı yüzünden kızarırken diğer elimle çekingence Namjoon hyunga sarıldım.

"İyi misin hyung?"

"Onun ne işi var burada?" Jin aniden bağırdığında Namjoon hyung benden ayrıldı.

"Düzgün konuş." dedi ağlamaktan kırılan sesini umursamadan. "O benim annem!"

Kahkaha attı Jin. Korkuyla Yoongi hyunga baktığımda Namjoon hyungu tutmuş geri çekiyordu.

광선  "Gwangseon"// TAEJIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin