"Bana mı anlatmayı istersin yoksa Hobi hyungu çağırayım mı artık?" dedim Jimin'e. Yarım saattir onu konuşturmak için uğraşıyordum ve sadece omuz silkip duruyordu.
"Bana ne." dedi tekrar.
"Peki o zaman," yavaşça ayağa kalktım. "Ama biliyorsun ki Hobi hyung seni orada bulduktan sonra sadece konuşmakla kalmaz." arkamı dönüp kapıya doğru ilerlemeye başladım. "Sadece bil diye söylüyorum."
"Tamam tamam dur!" dedi Jimin elleriyle bacaklarımı tutarken. "Hobi hyung cidden döver falan bir de onu kaldıramam."
"Aaa! Ben döver mi dedim canım?"
"Her neyse sus." dedi Jimin kolumdan çekip oturmamı sağlayarak. "Ben ne bok yiyeceğim Taehyung?"
"Ne oldu?" dedim heyecanla. Sanırım blöfüm işe yaramıştı çünkü Hobi hyung yurtta bile değildi. Yoongi hyungla buluşmaya gitmişti.
"Ben de bilmiyorum ki!" dedi ellerini saçlarına geçirip.
Onu bu halde görmek beni ürkütse de ifademi koruyarak konuşmasını bekledim.
"Taehyung cidden, aissh!" ayağa kalktı. "Jungkook tüm dengemi bozuyor. Ama ben düzüm. Kızlar ilgi alanım. Ne bileyim güzel kalçalar vesaire ama Jungkook'u görmemle elim ayağıma dolanıyor. Midem bulanıyor. Başım dönüyor. Konuşurken kelimelerime etmediğim kadar dikkat ediyorum. Mesela sen onun yanına oturduğunda içimde bilmediğim bir şey oluşuyor. Ve ben gerçekten zorlanıyorum." dedi. Gözleri dolmaya başlamıştı.
"Ve sen hala düz olduğunu düşünüyorsun?" dedim gülerek. "Kardeşim hayırlı olsun aşık olmuşsun."
"İşte sorun da bu! Jungkook benim kardeşim. Kaç senedir beraberiz. Kendimi ona ihanet etmiş gibi hissediyorum." dedi eliyle yüzünü kapatırken. Ben de onun yanına ayağa kalktım.
"Aşk kötü bir şey değil Jimin. Herkes aşık oluyor. Ben de Jin hyunga aşığım. Gerçekten kime aşık olacağını seçemezsin."
"Hayır anlamıyorsun!" dedi beni ittirerek. "Jungkook ile küçüklükten beridir kardeşiz biz. Bunu asla kabul etmez. Asıl sorun ben de kabul etmem!"
"Bana bağırma!" dedim ve ben de onu ittirdim. "Şu at gözlüğünü çıkar ve at! Aşk sınır ya da engel tanımaz. Bunu anla artık! Hem Jungkook'ta senden hoşlanıyor bilmiyormuş gibi davranma!"
"Saçma salak konuşma Taehyung." dedi Jimin hafif gülümseyerek. "Her neyse bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."
"Tamam o zaman neden bara gittiğin hakkında konuşalım?"
"Jungkook yüzündendi işte."
"Jungkook mu sana bara git dedi?" dedim ve kafamı kaşıdım.
Tiksinti dolu bakışıyla beni süzdü. "Gerizekalı insan."
"Sensin o be!" hafifçe kıkırdadım.
"İlgimin kızlarda olduğunu test etmek için gittim."
"Ne dedin sen?" sesim şu ana kadar ki kavgalar ve atışmalardan daha sinirli çıkmıştı. Cidden ne demişti bu?
"Hayır öyle değil," dedi hemen ve ellerini iki yana hızlıca salladı. "Tamam amacım ilk bara gidip sadece oradaki ortamı tatmaktı ama içeri girmemle çıkmam bir oldu zaten."
"Hala girmemle çıkmam bir oldu diyor ya! Jimin dediklerinin farkında mısın? Daha reşit bile değilsin hem-"
"İşte bu yüzden kabul etmiyorum! Reşit bile olmayan biri aşktan ne anlar ki?" histerik bir şekilde güldü bir kez daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
광선 "Gwangseon"// TAEJIN
FanfictionGwangseon; ışık hüzmesi demektir. Kim Taehyung'un hayatına bir kura ile giren Seok-Jin'in hikayesi. #929 #821 #603