Normalde de kuduruksun zaten

8K 452 101
                                    

Bölüm ile ilgili sorun oldu sürekli silip baştan yazdım kusura bakmayın🙇🙇

  - SENİN YAPACAĞIN İŞİN TA BEN JUNGKOOK! PAZAR SABAHI ERKENDEN UYANIRSIN İNŞALLAH! SERÇE PARMAKLARINI SEHPALARA VUR! UMARIM- DAHADA BİRŞEY GELMİYOR AKLIMA!

  - ÇOK KONUŞMADA KOŞMAYA DEVAM ET!

  - AÇMAYIN YAZAN BİR KAPIYI NE DİYE AÇARSIN Kİ?! KASTIN MI VAR KARDEŞİM?!

  - YEON DO KAPA ÇENENİ! ANAM HOŞT!

Duuuur, dur, dur. Siz şimdi hiçbirşey anlamadınız dimi? Haydi on beş dakika öncesine gidelim.

  - Jungkoo?!

Sesin geldiği yöne doğru gittim ve Jungkook'un kucağındaki yavruyu bana doğru koşarken gördüm. Sonra bakışlarım açık olan tel kapıya çevirdim. Orada genelde kuduzluk tedavisi gören ve saldırgan olan köpekler bulunuyordu.

"Şu kapıdan ağzı köpüklü Jungkook çıkarsa, yemin ediyorum Allah yarattı demem çarparım ağzına küreği."

  - SİKTEEEER!

"Düzgün küfür bile edemiyor, şuraya çöküp ağlamak istiyorum."

  - YEON DO!

Koşarak bana doğru gelen sonrada beni teğet geçen Jungkook'a baktım.

  - KOOŞ!

Bakışlarım tekrar açık kapıya kaydığında ağzı köpük dolu köpeklerle göz göze geldim.

  - Hass...

Umarım anlamışsınızdır.

Bahçede resmen volta atıyorduk. Bacaklarım koşmaktan ağrımaya başlamıştı ve lanet olsun ki bakıcı unnie hiçbir yerde görünmüyordu. Köpeklerde vazgeçmek bilmiyor, ısırıcam diye uğraşıyor it oğlu it!

Hala koşuyorduk ve içeri girecek bir delik arıyorduk. O sırada gözüm boş ve açık olan kafese takıldı.

  - Şuradan!

Onu tutup o tarafa çekiştirdim. Kafese girdik ve kapıyı son anda kilitledik. Biz kafeste, köpekler dışarıda hala bize havlıyordu. Birden gülmeye, yere oturmaya ve soluklanmaya başladık. Ben sussamda Jungkook hala gülüyordu. Alayla sordum.

  - Çok mu komik?

  - Değil mi? Resmen üç buçuk attın korkudan.

  - Diyene bak be! "Sikteeeer!" Diyede avazım çıktığı kadar ben bağırmadım.

  - Isırıyorlardı beni. Ya kuduz olsaydım?

  - Sorun değil normalde de kuduruksun zaten.

  - ... komik.

Aniden tellere atılan köpek ile ufaktan yerimizde sıçradık.

  - Şu bakıcıya haber verde bizi çıkarsın burdan.

Elimi cebime attım ama telefonuma dokunamadım.

  - Ne oldu?

  - Koşarken telefonu düşürmüşüm.

  - NE?! NAsıl çıkıcaz burdan?

  - Ne bileyim ben.

O sırada kendi ceplerini yoklamaya başladı. Oh, onunki yanındaydı. Babamı arayıp durumu anlattık. İşte olduğu için akşam gelebileceğini söyledi. Bakıcı ablaya haber vermesini söyledik ama onda numarası yoktu, bende numarayı ezbere bilmiyordum.

I don't want a bunny! °•°JJK°•°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin