Her Şey Amuda Kalktı

5.8K 350 153
                                    

Batırmışım gibi hissediyorum ama umarım güzel olmuştur.




Biraz uyukladıktan sonra Jungkook beni uyandırmıştı. Sung Yeol'ün geldiğini ve benimle konuşmak istediğini söyledi. Yüzünde hiçte memnun bir ifade yoktu ama yapabileceğim bir şey de yoktu. Üzerime mantıklı bir şeyler geçirip hemen aşağıya indim. Onu salonda göremeyince Jungkook içeri girmediğini, arka bahçede beklediğini söyledi. Oraya doğru yürüyüp arka bahçeye çıktım. 

Sung, yerde oturmuş, Paper'ı seviyordu. Çok güzel bir görüntüydü. Sung Yeol güzeldi...

  - Yeol?

Beni duyunca Paper'ı sevmeyi bırakıp ayağa kalktı. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. İçimi saran büyük korkuya engel olamıyordum. 

  - Mahkemeyi kazanmışsınız. Tebrik ederim.

  - Oh, e-evet. öyle oldu.

  - Jungkook sana çok yardımcı olmuş olmalı. Her zamanki gibi...

  - Sung Yeol-

  - Ben buraya gerçekleri konuşmaya geldim. Seni tanıyorum Yeon. Senden çok daha iyi tanıyorum hemde... Yalan söyleme bana.

  - N-ne hakkında yalan-

  - Beni sevmenden tut da, beni zoraki öpmene kadar.

Tanrım cidden kalbim sıkışıyor. Hepsi benim hatam. Yapma, bugün benim en mutlu günüm olmalıydı.

  - Neden basitçe reddetmek yerine, oynamayı seçtiğini merak ediyorum. Arkadaş olarak bile gözünde değerim yok muydu?

  - Elbette var Sung. B-ben... Kendimi savunacak bir şeyim yok. Hatalıyım. İstediğini söyleyebilirsin. Ama seni sevmediğim konusunda yanılıyorsun.

  - Aşık olarak-

  - Aşk değildi belki, ama sevmediğim anlamına gelmiyor. Elbette hoşlandım! Sadece... Canını yakacak kadar kısa sürdü.

  - Son kez dürüstlüğüne inanıcam. Sadece beni aptal yerine koyman canımı yaktı. 

  - Aptal yerine koymadım. Hoşlandım sende ve sonrada... Daha fazlası için bekledim. Ama olmadı. Evet bahane değil, ama elimden daha fazlası gelmiyor. Üzgünüm.

   - Eğer isteseydin yapardın. Her neyse... Demek ki istemedin.

  - Sung öyle değil-

  -  Onun bir suçu yok.

Kapı eşiğinde beliren Jungkook bana hiç yardımcı olmuyordu. Şimdi her şeyi maaf edecekti.

  - Jungkook, sen karışma.

  - Yalan mı? Sırf o mutlu olsun diye beni kırdın Yeon Do!

  - Konumuz bu değil.

  - Tam olarak da bu.

  - Ben Yeon Do ile özel konuşmak istiyorum. Biraz izin ver yüzsüz.

  - Ne dedin sen?

  - Jungkook yeter artık, git.

  - Onu duydun...

  - Sung kışkırtma!

  - Senden ayrılarak en iyisini yapıyor.

  - Buna sen mi karar vereceksin aptal üvey.

  - Ağzını topla!

  - Aramızdan çekil artık!

"Çok pardon tam olarak aradan çekilecek kişiyi söyle de bende aranızda nefes alayım!"

İki dev gibi oğlanın arasında kalmıştım ve cidden onları birbirlerinden uzak tutmakta çok güçlük çekiyordum. Hani aşık için birleşmek istiyorlar desem, bunlar mum ışığında birbirlerini tokatlar! Ya Allah'ım sana geliyorum. Kısayım diye onlara sözlerim gitmiyor herhalde. Artık ciddi anlamda kaba saba konuşmaya başlamışlardı ve bende arada şişmiştim. İkisinden de, arada kalmaktan da bıkmıştım. Elimde kalan son bir kuvvetle onları sertçe -cidden sertçe o güç neremden çıktı bilmiyorum- ittim. Sung tekrar gelmeye başladığında ona sinirli bir şekilde baktım. 

I don't want a bunny! °•°JJK°•°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin