1.bölüm

31 10 2
                                    

Multi medya; Teoman&Bülent Ortaçgil- Eylül akşamı

Okulun ilk günüymüş. Ne saçma bunu adlandırmak benim yaşantıma göre. Yazın bile okuldaki gri duvara,babamın göçürdüğü duvara, yaslanarak yazı yazıyorum ben. Okulumun hemen karşısındaki evime uğradığım yok zaten. Sadece giyinmek ve duş almak için uğruyorum oraya. Uyumak içinse... o anki ruh halime bağlı. Genelde ruh halim eve gitmek istemiyor ama onu da anlıyorum şimdi. Benim kasvetli,sessiz evimden bıkmış olması çok doğal. Hatta ruh halim benim ruh halim olduğu için çok pişman.

İşte okulum ve olmayan kuralları. Normal okulların belirli bir düzeni olur ve ünüforma giyerlerya işte o bizde yok. Aslında ben değiştirirdim ama babam öyle seviyormuş okulu işte. Neyse ben de gardrobunda elime geçen ilk şeyi giydim. Eskiden annemin olan ama artık benim olan parfümden iki kez sıktığımda hazırdım ne kadar da uzun sürmüştü değil mi! Ayağıma siyah Harley Davidson botlarımı giydim. Aslında ben yazın bile o botları giyiyorum. Çünkü babam ölmeden önce ayağında o marka bot vardı.

Bu sene 18'ime girmiştim. Ocak'ın 5'inde ise 19 olacaktım. 18'ime girer girmez ehliyet almıştım. Daha öncesinden araba kullanmayı bildiğimden dolayı ilk denememde alabilmiştim. Ama okulum,tek gittiğim yer, evimin karşısı olduğu için araba alma ihtiyacı duymamıştım. Ama bu sene alacaktım. Yani almayı düşünüyordüm. Ve aldığım ve hep alacağım araba Jeep marka olacaktı. Çünkü ailemin öldüğü araba Jeep markaydı.

Ceket giymemiştim. Hava zaten fazla sıcaktı. Sonbahar denilemeyecek kadar sıcaktı hava. Eylül'ün 19'u kapıyı kapatmadan önce holdeki yansımama baktım. Yine koyu tonlar.. koyu gri sweatshirt altında dizleri yırtık olan siyah kot. Sonradan fark ettim çantamı almamıştım. Annem çantasını hep yanında taşırdı. Öyle ki arabayı durdurup markete girse dahi yanına alırdı. Ben o kadar olamasam da genelde sırtımdaydı çantam. Portmantodan siyah çantamı aldım. İçindeki cüzdanımı para varmı diye bakmak için çıkardım. Üzerinde uzay cisimleri olan cüzdanımın fermuarını yavaşca açtım. Benden siyah, düz bir cüzdan beklenebilirdi değil mi. Ama bu cüzdanın aynısı kardeşim, Uzay'ımda da vardı. Cüzdanin içindeki para ve kredi kartının bana bir ay yeteceğine kanaat getirdikten  sonra asansörü çağırdım.

Oturduğum yer büyük bir rezidans sitesiydi. Elektrik olmadan bir şey yapılamayan evlerden. İyi ki jeneratör vardı. Ama güzeldi evim. Yine ama o evde yaşayan bir aile olmayınca cennet dahi olsa cehenneme dönüyordu. Düşünsenize bataniye, kahve, kitap üçlüsu yaparken huzurunuzu bozsada canınızdan olan bir kardeşiniz,evde o kadar yardımcı varken inadına sizden ekmek almasını istese de kokusuna hayran kaldığınız bir anneniz, artık kucağına büyük gelsenizde favori yeriniz onun kucağı olan bir babanız yok. İşte bu yüzden evim de kalbim de harabe ya!

-------

İşte okulun kapısının önündeyim. Her gün olduğu gibi bugün de kalbimden parmak uçlarıma kadar özlemden, acıdan sevgisizlikten, hissizlikten titredim. Kapıdan içeriye girerken bahçede kavga olduğunu gördüm. Benden küçük olduğu belli olan, güzel bir kız 'abi bırak!abi boşver ya!diye bağırıp ağlıyordu. Etrafta 5-6 insan vardı. Zaten dersin başlamasına çok vardı. Oraya doğru yürüdüm onları izleyenlerden hariç 3 kişi ayırmaya çalışıyordu. Yanimda bir kaç kez konuştuğum Hilal vardı.  Ona bakarak "Nolmuş?" Hilal hemen cevap verdi. "Dövülen çocuk kıza yürümüş. Abisi de onları uzaktan görmüş ve koruma iç güdüsüyle tabii."gerisini getirmedi gerekte yoktu.

Ayırmaya çalışanlara dogru yürüdüm onları ayırdım. Ayırmalarını istemiyordum. Bu konuda hassastım. Sözde herkes hassas dediğinizi duyar gibiyim . Neyse. Dövülen çocuğu okuldan attırırdım.Senin ne haddine dediğiniz duyar gibiyim. Buna cevap verceğim okul babamındı geçen sene 18'ime girince şirketi halama, babmın tek kardeşine, bana her ay yüksek meblağ para vermesi ve istediğim de istediğim parayı vermesi karşılığında ona versem de okulu kendi üstüme almıştım.

Dövülen çocuğu biliyordum. Defeterime kendisini yazmıştım. 1 Ekim 2016 Aras Silik Bizim sınıftaydı. İlk geldiğinde ikinci sınıftık. Kendisini tanıtırken sadece Aras Silik demişti. Soy ismiyle o kadar uyumluydu ki kişiliği. Ortasırada en arkada oturuyordu. Hep uyuyordu. Hiç konuşmuyordu. Felsefe dersini ilk işlemeye başladığımız zaman ilk dikkatimi çektiği zamanadı. Uyumuyor hiç konuşmasada dinliyordu. Ve sınavları abartmadan söyluyorum hep 100 dü.

Kızın yanına geldim. Biraz mesafe bıraktım. Kıza şöyle bir baktım .Turuncu, dalgalı uzun saçları, soluk teni ve büyük gözleri vardı. Hala ağlıyordu gözlerimi devirip "niye ağlıyorsun ki?"dedim. Kız bana kinli gözlerini dikti. "Abim sevgilimi komaya sokarcasına dövüyor. Pekiya sen? Sen neden onları ayırmadın dövmesine müsade ettin?" Afallamıştım. 'Sevgili' mi demişti o? İfadesizliğimi bozmadan " Sevgilini sana sulanan bir piç sanmıştım. Abin neden dövüyor ki 'sevgilini'?" Sevgili kelimesini vurgulamıştım. "Abim de senin gibi sanıyordu sanırım." Şaşırsamda yine belli etmeden " abin bilmiyor mu?"dedim . Kız dudaklarını bir birine bastırdı ve kafasıni ikiyana salladı.  "İsmin ne?"dedim   kısık çıkan sesiyle "Daria" dedi. Anlamdaığımı belli edercesine gözlerimi ona diktim. Daria omuz silkti " Annem Rus dedi." Bir şey demeden kavgaya doğru yürüdüm. Aras her ne kadar karşı koymaya çalışsada yetersizdi. Hemen Darianın abisinin kalkan yumruğunu tuttum. Yumruğunun bir kızın tutuğunu farkedince şaşkınca ban baktı. Hemen sonra sırıttı. Kocaman eliyle benim tutmama aldırmadan bileğimi tuttu ve büktü. Bileği elimden kurtulmuştu. Bunu çok hızlı yaptığ için anlayamamıştım. Bu sefer iki elimle boynundan tuttum biraz sola yatırdım şimdi görüntüyü pause yaparsak 'çocuk Aras'ın bacaklarinin üzerinde sola sarkmış ben buna boynundan tutarak yardım ettiğimden eğilmişim' devam etme tuşuna basarak karnına tekmeyi indirdim.

Ailemin öldüğü seneden itibaren okul ve evden başka uğradığım üçüncü yer dövüş kursuydu. 4 senede gayet iyi bir şekilde dövüşür olmuştum. Ama fazla teknik insanı değildim. O yüzden kendi kurallarıma göre bir şeyler yapıyordum. Yani orada sadece güçlenmiş, tekme ve yumruk atmayı öğrenmiştim. Örneğin taekwondoda her kuşak sınavında poomselri ezberlemekte çok zorlanıyordum. Ve yine hiç bir tekmenin adını bilmiyorum.

Biraz önce onları ayırmaya çalışanlardan Aras'ı almalarını istedim.

--------

Okul binasına girdim. Hemen karşidaki müdürün odasının kapısını açtım. Hızlı adımlarla içeriye doğru yürüdüm. Müdür beni görünce gülümsedi. "Ne vardı Güneş?" Evet ismim Güneş. Masanın önünde durdum. "Yeni gelen ögrencilerin ismini ve fotoğrafını alabilir miyim?" Dedim. Müdür anlamamışcasına bana baktı. "Bu yıl en az 100 tane 9. sınıf geldi hepsinin ismini mi vereyim?" Dedi. Ben bıkkın bir ifadele ona bakıp "Lise 3 ya da 4' e gelen yeni öğrenci, erkek, Daria diye kız kardeşi var. Annesi Rusmuş." Müdür anladım babında kafasını salladı "Gökdeniz Acar 19 yaşında 12. sınıf seninle aynı sınıfta yani 12/B" kafamı salladım "Sağol" deyip dışarıya yöneldim. Sonra bir anda durdum arkamı dönüp. " Dışarıda ki kavgadan haberin vardır sanırım." Dedim. Müdür kafasıni salladı. Ben cevaben "Kimse ceza almasın." Dedim ve dışarıya çıktım.

Bu dönem defterime yazacağım ilk tarih ve ilk isim belli olmuştu.
"19 Eylül 2017, Gökdeniz Acar"

Merhaba henüz hiç olmayan okuyucularım. Bu benim ilk deneyimim inşallah beyenirsiniz

OKULUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin