9.Bölüm

15 7 0
                                    

Multimedya;Kaç canım kalmış; Deniz göçü💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

Sabah uyandığımda hala telefoda 17 çalıyordu. Hemen müziği kapattım. Şarjım %12 kalmıştı.

İnsanlar her ne kadar burada uyumama alışmış olsalarda elbiseyle uyumama alışık değillerdi. Nitekim karşılarında ufodan inen domuz varmış gibi bakıyorlardı.  Onları umursamadan oyurduğum yerden hızlı bir şekilde kalktım.

Burada ilk kaldığımda kemiklerimin çatırdama seslerini duymuştum ama bir süre sonra belim bağışıklık yapmışbir şekilde ağrı yapmıyor dahası huzur buluyordum.

Ve bugün diğer bütün günlerin aksine o lanet rüyaları görmedim. Size bu duyguyu anlatamam.. Her gece bilinç altına konuk olan o anı 4 yılın ardından görmemek muazzamdı.

Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle evime doğru yürüdüm. Hemen üstümü değiştirip gelecektim. Ne kadar uzun sürebilir ki? Evin okulun karşısındaysa ve hazırlanan kişi ben isem...

--

Okula geri geldiğimde bahçede hâlâ tek tük insan hâlâ vardı. Saate baktığımda dersin başlamasına daha 13 dakika vardı. Hemen okul bahçesinden dışarıya çıkıp okulun arkasındaki otoparka gittim. Buraya genelde öğretmenler park ediyordu.

Dün sigara içmemiştim. Bu yüzden aktarma yapmıştı yani... bu gün iki tane içme hakkım vardı. Bu düşünceme keyifsizce gülüp sigaramı çıkartım. Ve kendime genelde tutmadığım, tutamadığım, sözlerimden verdim; Gökdeniz'e onu takip ettiğimi söyleyeceğim.

------

Bu gün derslere tam anlamiyla başlamıştık. Öğle yemeğine kadar fizik ve edebiyatı ard arda görmek beynimi bulandırmıştı. O kadar sayısalı seçiyoruz tamamen kaldırsanıza şu sözel dersleri..

Gökdeniz'e kutlu haberi vermek için öğle yemeğinde karar kılmıştım. Teneffüslerde sıkıntı yaşanacağından emindim.

Zil çalınca hemen Gökdeniz'in arkasından gittim. Ben kantine iner diye düşünmüştüm ama o birinci kattan dışarıya çıktı. Kapının önünde Daria beklemiyordu. Biraz rahatlayıp Gökdeniz bahçe kapısından çıkar çıkmaz yanına ilişip "Seninle bir şey konuşacağım." Dedim kabaca. O da aldırmadı "Ne" dedi kabaca aldırmadım tepkisinden korktuğum halde bir çırpıda söyledim. "Senitakipettim." Dedim hızlıca sanki bir bütünmüş gibi. Gökdeniz kafasını biraz eğerek "Anlamadım?"dedi. Dişlerimi sıkıp derin bir nefes aldım. "Gökdeniz kızmayacağına söz ver." Dedim. Yarabim!! Bunları ben mi söyledim. Ama çok korkuyorum...

Gökdeniz, çok fazla olan boy mesafemizi eğilerek kapattı ve "Söyleyecek misin?" Dedi. Gereğinden fazla yakındı hemen geriye büyük bir adım atarak ondan uzaklaştım. "Tamam söylüyorum..-derin bir nefes aldım- seni takip ettim ve her bokunu öğrendim." Dedim. Şu sıralar kendime şaşıyordum. Her bokunu ögrendim ne lan!?! Gökdeniz'e baktığımda gözü seyriyordu. Lanet olsun!!

Gökdeniz gözlerini sımsıkı kapattı nefes alıp vermeye başladı. Sanırım kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir anda gözlerini açtı ve kolumu tuttu. " Bak Güneş bir yere oturalım ve bana insan gibi anlat" dedi. Kafamı peki anlaminda sallayıp "Nereye?" Diye sordum. "Önümüze gelen ilk oturulacak yere" dedi. Hala kendini tuttuğu çok belliydi.

Dümdüz yürümeye başladık. Bir süre sonra küçük bir dönerciye girdik ve üst katina çıktık. Eski bir dönerci olduğu belliydi. 8 tane demir masa ve 4 tane sandalye. En köşedeki masaya çarpraz bir şekilde oturduk. Yanimıza gelen 15 yaşlarındaki çocuktan iki döner ayran istedik.

Çocuk gidince Gökdeniz konuşmaya başladı.  Ve tahmin bile edmeyeceğim bir sey söyledi; "Bana kendini anlat" dedi. Ona garip bir şekilde bakmaya başladım. Devam etti konuşmaya " Bak, geçerli bir sebebi varsa beni takip etmenin belki sana acıyıp kızmam." Dedi küçümseyici bir şekilde. İşte bu çok ağırdı.

Ben de aynı onun gibi konuştum "Sen mi bana acıyacaksın? Ben kendimin acınası olduğumun farkındayım Gökdeniz ama herkes bana acıyabilir ama sen ve senin gibi saygısızlar asla." Bi sefer anlamamış bir sekilde bakan oydu ama üsteledi "Bana kendini ve neden beni takip ettiğini anlat." Dedi. Kafamı öne eğip güldüm bir anda kafamı kaldırıp

" Peki madem ama sen de anlatacaksın." Dedim. Tek kaşını kaldırdı.  "Yalnız derse yetişemeyebiliriz." Dedi. Ona alaycı bir bakış atıp;" Hep uyuduğun dersler önemli mi oldu?"dedim.

Kafasını arkaya atıp eskiden olsa etkileneceğim bir kahkaha attı cevap verdi kahkahasını  durdurabildiğinde " Beni mi izliyorsun?" Dedi. Allahım!! Evet lise zekasında olduğunu bize kanıtladı. sağolasın. Yüzüme iğrenmiş bir ifade takıp "Evet seni izliyordum. Senin gibi geri kafalılar bunu dalgaya vuruyorlar. Ciddi bir biçimde hastasın sana yeşil reçete falan vermeliler." Dedim.

Gökdeniz ağzını açıp bir şey diyecektiki dönerlerimiz geldi çocuk gidince hemen söze atladım. " Bu arada yanıma para almadım sen ödersin artık" dedim. Gökdeniz gözlerini devirip " Dersleri önemsediğimden değil Daria'yi almalıyım." Dedi. Kafamı salladım." Okul bitmeden gideriz." Dedim.

Gökdeniz bir anda sırıttı ben onun diyeceği şeyi beklerken donerimden bir ısırık aldım. Gökdeniz ayranını sallarken bir yandan konuştu." Ne merakıymışsın benimle konuşmaya" dedi. Ağzım doluyken ona baktım kaldım cidden bunu demiş miydi? Hâlâ anlamadı mı ben böyle işlerden geçtim.

Ağzımdaki döneri yutup cevap verdim. "Sana inanamıyorum. Hâlâ nasıl anlamazsın? Benim ruhum senin ve senin gibilerin saçma imaları ve saçma  düşünceleri için çok yaşlı. Ben sadece sana yardım etmek istediğim için yardım edeceğim bu yüzden seninle konuşuyorum." Dedim. Ben bunları derken Gökdeniz 3. ısırığını çiğniyordu. Ne hızlı yiyor ya!

Gökdeniz ağzındaki yuttu ve bana cevap verdi ben konuştuktan sonra yemeye karar verdiğim için bekledim. "Benim yardıma ihtiyacım olsaydı ben bilirdim." Dedi. Gözlerimi devirip  elimi masaya vurdum. "Ben sana yardım etmek istiyorum! Sus!"dedim.

Bana inanmamış bir şekilde baktı. Eliyle kendisini gösterip "Bana, benden izin almadan yardım edeceksin öyle mi? Güneş zaten takip meselesi için sinirliyim. Sana yeşil değil kırmızı reçete lazım!" Dedi.

Sandalyeye yaslandım, adi bir gülümseme takındım. Birazdan diyeceğim şey için benden nefret edebilirsiniz dikkat edin; "Daria'nın öğrenmesini istemezsin sanırım." Dedim.

Gökdeniz gözlerini kocaman açtı. Açık mavi gözleri koyulaşmıştı sanki o da yarısına getirdiği dönerini yemiyordu artık. Masada eğilerek işaret parmağını önümde tuttu. "Böyle bir şey yapamazsın!!"  Dedi.

Elimle işaret parmağını tutarak masaya koydum ve bende aramizda az mesafe kalsada eğilerek konuştum."Tedavi göreceksin." dedim ve hemen geri yaslandım sandalyeme.

O ise benim gibi rahat bir sekilde değilde sinirli bir sekilde yaslandı sandalyeye işaret parmağıyla baş parmağınin arasına aldı kemikli burnunu. "Tamam tedavi göreceğim ama bana kendini anlat sana acımam. Benden daha dipte olamazsın" dedi. Kafamı salladım. " Evet senin kadar dipte değilim ama ben de cehennemin dibindeyim." dedim.  Bana yalvarır gibi baktı. " Anlat..." dedi.

------

OKULUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin