KAYIP MELEKLER

17.7K 806 111
                                    



Merhabalar,
Kayıp Melekler benim ilk kez 2016, ikinci kez 2018 yıllarında yayınladığım daha son kaldırıp arka planda bitirerek ancak şu an paylaşabilecek vakti bulabildiğim dark akademi türünde psikolojik bir cinayet romanıdır.

Kitabı okurken lütfen en az sekiz yıl önce yazıldığını unutmayın. Kurguyu ne kadar revize etsem de genel hatlarına ve kalemime pek müdahalede bulunmadım. Bu yüzden değerlendirmelerinizi buna göre yaparsanız sevinirim.

Kitabın içinde ahlaki değer yargılarınıza ters düşebilecek, gri karakterlerin baskın olduğu, yetişkin okurlar için uygun olan içerikler vardır. Lütfen bu uyarımı dikkate alarak kitaba başlayın.

Kayıp Melekler, Trakya bölgesinde kalan Karadeniz'e kıyısı bulunan ve tamamen benim hayal ürünüm olan Mercan Kasabasında geçen bir hikayedir. Rakip adlı hikayemden de aşina olduğunuz Alaz Okullarının daha karanlık ve gotik versiyonu olan Alaz Akademisinde geçmektedir. Alaz Akademisi, gizli geçitleri, saklı odaları, karanlık bir ormanı ve okuldaki heykellerin ardına karalanmış bilmeceleriyle sadece belli bir kesimin gidebildiği özel bir üniversitedir.

İyi okumalar dilerim.
Lütfen yorum yapmayı ve yıldız bırakmayı unutmayın.

Dünyama hoşgeldiniz.

♟️

PROLOG

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



PROLOG



Genç kız, kendini kanlı ve acı dolu bir savaş alanında gibi hissediyordu. Her an nereden geldiğini anlayamayacağı kör bir kurşun, onu hayata bağlayan ruhunu söküp koparabilirdi.

Aldığı soluklar yetersiz geldiğinde daha hızlı koşmaya çalıştı. Omzunun ardından geriye bakıp peşindeki kişiyi görüş alanına sokmak istediğinde karanlık ona engel oldu. Korkusu her geçen saniye büyüyordu. Önüne dönerek son anda fark ettiği taşa takıldı ve yere düştü. Yaşlı gözleri çamura bulanan ince parmaklarına kaydı. Yüzüne yerleşen kahverengi küçük benekleri göremese de hissedebiliyordu. Dudaklarından kopup giden yakarışıyla vakit kaybetmeden doğruldu. Lila rengindeki elbisesi çamura bulanmıştı.

Kaybedecek zamanı yoktu.

Zaman hiçbir zaman onun lehine olmamıştı ama bu sefer çok daha zalim davranıyordu.

Tekrar koşmaya başladığında genç kızın çığlık atmasına neden olan gök gürültüsü bir babanın öfkesi kadar can alıcıydı. Dünyayı ışığıyla birkaç saniyeliğine ikiye ayıran şimşek önünü aydınlattı. Böylelikle son anda tekrar düşmekten kurtulmuştu. Yağmur şiddetini arttırırken genç kız kaçtığı kişinin öfkeli sesiyle yüzleşti. Sesin sahibi fazla uzağında değildi. Kalbi deli gibi çarparken gözyaşları yanağından sıyrılıp gidiyor, yağmura ardından toprağa karışıyordu. Önünde beliren dalları ittiği sırada meydana gelen kolundaki yara izleri acıyla sızladı. Bedenindeki hasar büyük olmasa da ruhunun aldığı darbe kalıcıydı.

Genç kız o an hayatını daha anlamlı ve güzel yaşamış olmayı diledi. Daha sadece on dokuz yaşındaydı. Üniversiteyi bitirmeli, küçüklükten beri hayali olan avukatlık mesleğini icra etmeli, doğup büyüdüğü kasaba da güzel bir ev satın alıp âşık olduğu adam ile orada yaşlanmalıydı. Hem belki biri kız biri erkek iki tanede çocuk sahibi olurdu. Fakat genç kız biliyordu ki aklından geçen bu fikirler ve hayaller asla gerçekleşmeyecekti.

Sevdiği adamın gözlerini düşlediğinde ağlaması şiddetlendi çünkü genç kız yolun sonundaydı. Ve artık her şeyi değiştirmek için geçmişe gidemezdi.

Ağaçların sık olduğu büyük ormanda koşmaya devam ederken artık gücünün kalmadığını hissediyordu. Azrail'den kaçılmayacağını bilmesi gerekirdi. Eğer ölüm vakti geldiyse kimse onu kurtaramaz, hayatta tutamazdı. Bacakları işlevini yitirdiğinde genç kız yere yığıldı. Yağmur damlaları sırtını döverken başını hafifçe kaldırdı. Ardından gelen adım seslerini işitebiliyordu.

Ölüm meleği çok yakınındaydı.

Geri dönüşü olmayan yollarda son sürat ilerleyen bir kız olarak artık sona ulaşmıştı.

Güçlü bir el onu tutup savurduğunda genç kız sırtının üzerine düştü. Tenine batan taşlar canını acıtırken soğuktan morarmaya başlayan dudaklarından bir inilti kayıp gitti. Yaşlı gözleri yüzünden doğru düzgün hiçbir şey göremiyordu. Sanki etrafa puslu bir perdenin ardından bakıyordu.

Az ilerisinde duran kişi ona acıyarak baktığında gördüğü suret ile dehşete düştü. Genç kız, ölmeden saniyeler önce öğrendi ki hayatta insanlar hiçbir zaman göründükleri gibi değildi. Bunu daha önceden bilseydi, kimseye şartsız ve koşulsuz güven duyup bu hale gelmezdi.

"Öldür, hadi." Dediğinde vücudu mücadelesini sürdüren, rüzgârın şiddetine boyun eğmemeye çalışan bir yaprak gibi titriyordu. "Nasıl olsa cehennemde görüşeceğiz."

Azrail silahını kaldırdı ve karşısındaki kızı hedefine aldı. Genç kız gözlerini yavaşça kapattı. Hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmiyordu. Aksine aklına sızan tek bir anısı dahi yoktu. Geride bıraktığı insanların onun yokluğunu hissetmesini diledi. Unutulmamaya, birileri tarafından hatırlanmaya ihtiyacı vardı.

Yüzündeki buruk tebessüm geçmişine ve gelemeyecek geleceğine ettiği bir vedaydı.

Saniyelik bir zaman diliminde silah sesi mercan kasabasının en ücra köşelerinde yankılandı ve artık herkes biliyordu ki bu ölüm bir son değil, çoğu şeyin başlangıcıydı.

♟️


Lütfen düşüncelerinizi benim ile paylaşmayı unutmayın. Yorumlarınızı merak ile bekliyor olacağım.

Seviliyorsunuz!

KAYIP MELEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin