XIV. CEHENNEMİN DİBİ

4.2K 437 112
                                    



İyi okumalar dilerim.
Satır arası yorumları unutmayalım.

XIV

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



XIV. CEHENNEMİN DİBİ

The Cranberries - Zombie
Artict Monkey - Are u Mine?
Lana Del Rey - Gods&Monsters

♟️



İlmek ilmek ördüğüm benliğimin duvarları çatlaklar ile kaplıydı.

Sıvamaya güç bulamıyor, sadece bir köşeye çekilip gerçekleri kabulleniyordum. Bu zamana kadar hayata pembe gözlükler ile bakmaya zorlanmıştım. Her şeyin bir çözümü ve çaresi olduğunu düşünerek gelmiştim bu yaşa. Oysa çaresiz bir kızdım. İçinde bulunduğum yalnızlığın etrafı dikenli teller ile örtülüydü. Ve canım ilk defa bu kadar çok yanıyordu.

Beş gün önce yüz yüze geldiğim gerçek iplerimin kopmasına sebep olmuştu.

Yeni ev arkadaşımın, Pelin'in odasında, onun yatağının altında bulduğu benim Karan'a hediye ettiğim bileklik algılarımı bir bıçak gibi kesmiş ve beni kan revan içinde bırakmıştı. Midemdeki kelebeklerin sebebinin, kalbimin deli gibi atmasına neden olan adamın ona verdiğim günden beri asla bileğinden çıkarmadığı bu hediye, neden oradaydı?

Aklım tarayarak o bilekliğin ne zamandır kolunda olmadığını düşündüm. Nasıl olur da onun yokluğunu fark etmemiştim bilmiyordum ama kendimi koca bir aptal gibi hissetmemin tek nedeni bu değildi. Benden saklanan bir şeyler olduğunu içgüdülerim adeta bağırırken onlara çenelerini kapatmasını söylemek asıl benim salaklığımdı.

Kübra bana bilekliği verdikten sonra odama çıkıp bir süre, sanırım bir saat, boş bir ifadeyle duvara bakmış, ayakta kala kalmış ardından sinir krizi geçirerek ortalığı yerle bir etmiştim. Öyle bir kriz geçirmiştim ki, dağılan odam ile tek başıma baş edemeyince Seren iki gün etrafı toplamama yardım etmişti.

Herkes benim bir kraliçe olduğumu, insanlara eziyet etmekten hoşlandığını söylüyordu. Oysa ben içimde küçüklükten beri biriktirdiğim öfkelerin ve kayıpların ağırlığı altında can veriyordum. Yaşadığım acıyı ise başkalarından çıkarmadan duramıyordum. Sağlıklı bir durum olmadığının farkındaydım. Lakin artık umursamıyordum. Zırh gibi kuşandığım ukalalığım olmadan küçük bir kız çocuğundan farksız olurdum. O küçük kız çocuğunu öldürmek için ise çok çaba sarf etmiştim. Bu yenilgiyi kabul edemezdim. Alvina Avzar, uslanmaz akla mantığa sığmaz, oldukça sığ ve baş belası bir kız olmalıydı benim gözümde. Yoksa çok acı çeker, çok üzülürdü. Kendimi bildim bileli aşılıyordum bunu benliğime.

Her şey yolundaydı.

Bu durum kontrolüm altındaydı.

Ta ki, o gittiği yerden dönüp onun yokluğunda kalınlaştırdığımı sandığım duvarlarımı parmağının ucuyla ittirip bir hiçmiş gibi parçalayana dek.

KAYIP MELEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin