XI. GİZLİ HAYRAN

4.1K 457 109
                                    


İyi okumalar dilerim.
Lütfen satır arası yorumları unutmayalım.

XI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



XI. GİZLİ HAYRAN

System Of A Down - Lonely Day
Wafia - Heartburn
The Weekend - Call Out My Name

♟️




Mercan Kasabasının üstündeki kara bulutlar içimdeki kasveti yansıtıyordu. Rüzgâr bütün şiddetiyle ağaç dallarını birbiriyle buluştururken bulutlar gri renge boyanmıştı. Yağmur damlaları esaretinden kurtulmak için çırpınsa da bir kalkan gibi önlerinde duran bulutlar izin vermiyordu. Karanlık yavaşça düşerken dünyaya, batmakta olan güneşin kızıllığı yüzüme vuruyordu.

Sabahtan beri büyük bir kaosun içindeydim ve boğuluyordum. Akademinin içinde adımlayan herkes yaşananları konuşuyor, Pelin'in kütüphanedeki halini ve hastaneden nasıl kaybolabildiğini sorguluyordu. Bana değen bakışlarda hem acıma hem de korku vardı.

Beni gören yolunu değiştiriyor veya gözlerini kaçırıyordu.

Bir kişi bile nasıl olduğumu sormamıştı çünkü kimsenin umurunda değildi. Herkesin benim ile olan arkadaşlıkları sadece çıkarlarına dayanıyordu. Akademidekiler beni sevdiklerini ve bana taptıklarını söylüyordu ama hepsi yalancı ve ikiyüzlüydü.

Özellikle dedemin olayları kapatma çabasına karşılık çıkan dedikodu zihnimi zorluyordu. Bu söylenti sadece akademinin duvarlarının içindeki insanlara ait değildi. Bütün şehir bunu konuşuyordu. Açıkçası dedikodu olmasını istesem de dedemi tanıyordum. Okulunun ve soyadının itibarı zedelenmesin diye her şeyi yapardı. Buna adalete engel olmakta dahildi.

Akademin önündeki basın saatin akşam üstü beş olmasıyla dağılmaya başlamıştı. Sabah onların karşısına çıkıp kendimi göstermiş ve yüzümdeki tebessüm ile dedemin istediği profili çizerek Alaz Akademisinin her zamanki gibi bütün gücüyle dimdik ayakta olduğunu vurgulamıştım. Bu yüzden kendimden ekstra tiksindiğim bir günün içindeydim lakin elimden gelen bir şey yoktu. Ne olursa olsun yerine getirmem gereken sorumluluklarım vardı.

Ve bu sorumluluklar beni insan yapan özelliklerimin körelmesini sağlıyordu.

Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım ve sırtımı ardımdaki melek heykelinin bacaklarına yasladım. Gözlerimi kapattığım an önümde beliren yüzler ile tüylerim diken diken oldu. Dün gece aklıma düşmüştü. Puslu gözleriyle bana bakan tanımadığım adamın alnındaki kurşun yarasından sızan kırmızı sıvı ürpermeme neden oldu. Zihnimden silip atamadığım görüntüler içimde yeşeren kasveti harmanlıyordu. Ruhumda kapanmayan yaralar hala sızlayan acılar vardı. Ne yaparsam yapıyım dağılmıyordu, içimdeki griye boyanmış bulutlar.

KAYIP MELEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin