Sahihayn'da (2), Abdurrahman bin Avf aktarır:
"Bedir'de saflarda dikiliyordum. Genç bir çocuk yanıma yaklaştı -ya ergenlik çağındaydı ya da yeni geçmişti- ve dedi ki: 'Ebu Cehil nerededir?' Şöyle cevap verdim: 'Ondan ne istiyorsun?'
Aklı karıştı: bu genç çocuk Ebu Cehil'i soruyordu, cahiliyenin komutanını, savaşçısını. Çocuk şöyle dedi: 'Allah'ın Peygamberini (sallallahu aleyhi vesellem) aşağıladığını duydum. O yüzden, Allah'ın izniyle, onu görürsem, ben onu öldürene ya da o beni öldürene kadar gölgem onun gölgesinin peşini bırakmayacak.'
Sonrasında, öncekiyle aynı yaşlarda olan başka bir genç yanıma yaklaştı. Bana dedi ki: 'Ebu Cehil nerededir?' Şöyle sordum: 'Ondan ne istiyorsun?'
Cevap verdi: 'Allah'ın Peygamberini (sallallahu aleyhi vesellem) aşağıladığını duyduk. Allah'ın izniyle, onu görürsem, ben onu öldürene ya da o beni öldürene kadar gölgem onun gölgesinin peşini bırakmayacak.'
Bir süre sonra, Ebu Cehil'i uzakta gördüm. Dedim ki: 'Aradığınız adam şudur' ve o gençlerin yerinde olmayı diledim, kalbimin bu gençlerin kalbi gibi olmasını diledim: şevkli ve enerjik ve ölüm için sabırsız.
Gençler ona doğru hızla koştu. Kısa süre sonra döndüler ve dediler ki: 'Ey Allah'ın Elçisi! Onu öldürdük!'
Allah'ın Peygamberi (sallallahu aleyhi vesellem) sordu: 'Hanginiz onu öldürdünüz?'
Muaz bin Amr (3) dedi ki: 'Ben öldürdüm.' Muaz bin Afra (4) da: 'Ben öldürdüm,' dedi.
Sonra Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) onlara sordu: 'Kılıçlarınızı temizlediniz mi?'
'Hayır,' diye yanıtladılar.
Sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dedi: 'Kılıçlarınızı gösterin.' Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) iki kılıçta da kan buldu ve dedi ki: 'Onu ikiniz de öldürdünüz.' " (5)
Sonrasında ise Abdullah bin Mesud cesetleri ararken, Ebu Cehil'i son nefesini verirken bulur ve göğsüne oturur. Ebu Cehil gözünü açıp İbni Mesud'u göğsünde görünce aşağılayıcı bir şekilde şöyle der: "Sen Mekke'deki çobanlarımızdan değil miydin?"
İbni Mesud şöyle cevaplar: "Kesinlikle öyleydim, Allah'ın düşmanı." Sonra Ebu Cehil: "Kendini zor duruma soktun, seni deve çobanı. Göğsüme oturursun demek? Kimse bu kadar onurlu bir şeyin üzerine oturmamıştır." İbni Mesud: "Bugün kimin günü? Kazanan kimdir? Allah ve O'nun Elçisi (sallallahu aleyhi vesellem)." (6)
Tabii, güvenirliliğinden emin olunamayan başka rivayetlerde şöyle der: "Muhammed'e (sallallahu aleyhi vesellem) söyle, son nefesime kadar onun düşmanı olacağım."
Başka bir rivayette ise Abdullah bin Mesud Mekke'deyken Ebu Cehil ona vurarak kulağını yaralamıştır. Sonrasında İbni Mesud Ebu Cehil'in göğsüne oturup onun kafasını keser. Şöyle rivayet ediliyor ki, Ebu Cehil'in kulağında delik açıp oraya bir halat geçirir ve kafasını o iple sürükler.
Görünüyor ki, Ebu Cehil'in kafası baya büyük ve İbni Mesud kırılgan, zayıf bir kimsedir. Bu yüzden Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi vesellem) Ebu Cehil'in kopmuş başını görünce, Allah'a şükürle secdeye kapanıp şöyle der: "Kendisinden başka tapılmaya layık bir şey olmayan Allah'a yemin olsun ki her ümmette bir Firavun vardır ve bu da bu ümmetin Firavunudur." (7)
***
(2) Buhari (3988), Müslim (1752), Hâkim (3/425), Tabari Tarikh'ta (2/454), Beyhaki Delailü'n Nübüvve'de (3/83).(3) Bu genç Muaz bin Amr'dır. Akabe Biatı'nda ve Bedir Gazvesi'nde bulunmuştur. Hz. Osman radıyallahu anh halifeliği zamanında ölmüştür. (Bkz. İbni Hacer, El-İsabe; 3/429)
(4) Abdurrahman bin Avf'ın dediğine göre Ebu Cehil'in ganimetlerinden payını almadı çünkü o günün ilerleyen vakitlerinde kendisi de öldürüldü. (Bkz. Mişkatü'l Mesabih; 2/352)
(5) Muaz bin Amr şöyle aktarır: "Bedir'in o günü hedefim Ebu Cehil'di. Sonunda onu gördüğüm anda ona doğru gittim ve uyluğunun ortasından keserek yaraladım. Birden, oğlu İkrime kılıcıyla omzumu doğradı. Kolum vücuduma bir parça deri ile bağlı kalacak şekilde sarkıyordu. Günün geri kalanında kolumu sürüklemek zorunda kaldığımdan savaşamadım! Artık dayanamadığımda, ayağımla koluma bastırdım ve kendimi geri çekerek kolumu kopardım." (Bkz. Zehebi, Siyeru Alamin Nübela; 1/250-251)
(6) Enes'ten aktarılmıştır, Buhari (3963), Müslim (1800), Ebu Davud (2709), Ahmed (3/115, 29, 236), Beyhaki Dela'il'de (3/86-87).
(7) Mecmauz Zevaid'te (6/79) Haysemi şöyle aktarır: "Taberani'den aktarılmıştır ve onun adamları Muhammed bin Vehb ebi Kerime hariç sahihlerdendir ve o da güvenilirdir." O yüzden bu rivayet hasendir ve Allah en doğrusunu bilir. Ayrıca Taberani (8468-8476) ve Dela'il'de Beyhaki (2/261-262) ve Buhârî (3961) ve Ebu Davud (2772) tarafından da bildirilmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüm Gençlere Bir Mesaj
Non-Fiction"Eğer bu erken yaşınızda Allah'a zamanınızın birazını veremeyecek kadar cimriyseniz, gelecek size daha da cimri olacağınızı kanıtlayacaktır." Şehit İmam Abdullah Azzam rahmetullahi aleyh |٢٣.١.١٨|