Böylece buradaki ilk günümüz de olaysızca geçti.Gece oldu.Düşmanın ne zaman nereden geleceği belli olmaz.Her an her şey olabilir.
Buraya sadece bizim ülkemizden değil birçok ülkeden yardım geldi.Asker sayısı iyice arttı.Her ülkenin birlik komutanlarıyla yarın sabah bir toplantı düzenlenecek.Ben de orada olacağım.
Sabah saat altı.
Güneş yeni doğuyor.Yıkılmış şehrin her yerine değiyor güneş ışığı ama hiçbir yeri düzeltmeye yetmiyor kuvveti.Anası babası ölen hiçbir çocuğun gözlerini aydınlatamıyor.Yetmiyor gücü gözünün önünde karısına kızına sahip olunan babanın kalbini iyileştirmeye.Küstü bir kere hayata, aydınlatamaz hiçbir ışık onun bu karanlık dünyasını.Aklımda bu düşünceler, ayağımda çamur içinde kalmış savaşın kirini taşıyan botlarım, yürüyorum...
Toplantı yerine varıyorum.Bir sürü emir veriyor cephe kumandanı.
Birliklerimize söylediklerini bir bir iletmemizi istiyor.Yine onun dediğini yapıyorum ve topluyorum birliğimi etrafıma.--Birlik toplan!
--Emret komutanım!
--Bu söyleyeceklerimi gayet iyi bildiğinizden hiçbir şüphem yok ama yine de hatırlatmakta fayda var.
¤Dağlık bölgelerden geçerken,vadilere yakın olun. *
¤Savaşmak için yükseklerde konumlanan düşmanın üstüne gitmeyin. *
¤ Düzlüklerde konuşlanmak kolaydır, ancak sırtınınızı yamaca vermeli, ön cephe alçakta, arka cephe yüksekte olacak şekilde konumlanmalısınız. *
...
--Tekrar söylüyorum bunlar zaten bildiğiniz şeylerdi.Şimdi sıra düşmanın durumundan bahsetmekte.
Silah ve zırhlı araç sayıları bizimkilerin çok çok üstünde.Asker sayılarından söz etmeme bile gerek yok.Bugün yarın başlarlar saldırıya.Bu cepheyi korumak bizim görevimiz.Elimizden geleni yapıp bu cephenin düşman eline geçmesini engelleyeceğiz.Ben daha sözlerimi bitirmemişken karşı taraftan üzerimize mermiler yağmaya başladı.Asker hemen yere yatıp silahlarını karşı cepheye doğrulttu.Çatışma son hızıyla devam ediyordu.Askerlerime güveniyordum.Güvenmekte ne kadar haklı olduğumu da gösteriyorlardı o anda bana.Karşı cepheden üzerimize gelen her askerin önce havaya doğru yükselip sonra yere nasıl düştüğünü görüyordum.
Neredeyse bir saattir savaşıyorduk.Şu ana kadar hiç can kaybımız olmadı ama iki tane ağır yaralımız var...Sesin geldiği yöne başımı çevirmemle helikopterlerden yağan mermileri görmem bir oldu.Savaşacak bir savaş uçağı bile kalmamış mıydı bu ülkenin!Ölüm yağıyor şuan üstümüze ve elimden hiçbir şey gelmiyor.Mermilerin artmasıyla askerlerden gelen çığlık sesleri de yükseliyor.Kulaklarım sağır olacak sesten.
Bir yandan da askerlere bağırıyorum
Mevzilerinizi bırakın ormana doğru koşun.Ormana koşun!
Bir anda kararıyor her yer.Sesim çıkmıyor.Bu bölümde kullandığım " * " işaretli cümleler Sun Tzu' nun "Savaş Sanatı" adlı kitabından.Diğer bölümde olaylar değişiyor o yüzden bu bölümü fazla uzatmadan, sıkmadan atlatmak istedim.(Belki de uzundur size göre.)Umarım beğeniyorsunuzdur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞSERVİ
HistoryczneTarihi kurgu- #60 ( 13.03.2018 ) Tarihi kurgu- #82 ( 09.02.2018 ) ~ Sevmek savaşların en büyüğüdür.Hem sevgisiyle hem düşmanıyla savaşan bir yüzbaşının hikâyesi bu. ~ { 22.01.2018 }...