Başım zonkluyor.Göz kapaklarımı kaldıramıyorum.Ne kadar gözlerim kapalı durdum bilmiyorum ama sonunda açıyorum gözlerimi.
Bembeyaz bir çadırın içindeyim.Kimse yok etrafımda.Doğrulmaya çalışıyorum.Ama ağrılarım buna engel oluyor.Kafamı çevirebiliyorum sadece.O sırada bir kadın görüyorum.Sandalyede oturuyor.Yanında kimse yok.Elinde bir kitap var pür dikkat onu okuyor.İsmini görmeye çalışıyorum kitabın ama kadın çok uzakta, okuyamıyorum.Beyaz bir önlük var üstünde buna dayanarak doktor olmalı, diyorum içimden.
Orada oturan kadının saçları öyle güzel bir renkte ki.Nasıl tarif edilir o renk bilmiyorum.Altın sarısı desem değil ama ona yakın bir renk,onun biraz koyusu.Seslenmek istiyorum ona.Herhalde bu ülkedendir diyorum ve annemden hatırladığım kadarıyla bir kaç kelime mırıldanıyorum.Bana dönüyor o sırada.Yaklaşıyor,yaklaşıyor.
En sonunda gözlerimin içine bakıyor.
Beynimden vurulmuşa dönüyorum o anda.Kalbim çarpıntılı gecelerimde olduğu gibi hızla atmaya başlıyor.Ama bu sefer nedeni kahve değil bu çarpıntıların.Çünkü o gece rüyamda gördüğüm kişiyi hatırlıyorum.O gün içimin huzurla dolmasını sağlayan kişi bu.Rüyamda da bu gözleri görmüştüm.O sabah hatırlamadığım rüya şimdi zihnimin her köşesini zapt ediyor.Ağlayacak gibi oluyorum o anda.Çoktan öldü dediğim kalbim onun gözlerinin yeşiliyle yeşilleniyor.Çiçek açıyor,hissediyorum.Köklerini salıyor kalbime.Salınan her bir kök bir parçayı yerine koyuyor.Daha sıkı bağlıyor birbirine.
Hiç ayırmasın istiyorum gözlerini gözlerimden bu düşüncelerimi hissetmiş gibi bakmaya devam ediyor gözlerime.
Kafa karışıklığıyla bir şeyler söylemem gerektiğini fark edip başlıyorum konuşmaya.
--Ben ne zamandan beri uyuyorum? Ayın kaçı bugün ya da hangi aydayız mı demeliyim?
--Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle*
--Ss..siz Türk müsünüz?Ah, ondan da önemlisi böyle bir soruya şiirle cevap veren bir insanı ilk defa görüyorum.
--Ben de bu cümlenin bir şiirden olduğunu anlayan bir askeri ilk defa görüyorum.Ayrıca annem Türk, babam bu ülkeden.
--Anladım.Ekim oldu demek.Ben bir haftadır yatıyorum.Son durum nedir? Askerlerim ne durumda?
--Sakin olun yüzbaşım.Yaralarınızın daha çabuk iyileşmesi icin sizi sürekli uyutmak zorunda kaldık.Aksi takdirde sizi bu yatakta tutamazdım.
--Haklısınız yatmazdım.Şimdi kalkıp birliğimin başına geçmem gerek ancak doğrulamıyorum bile.Sizce bu durum normal mi?
--Sizin de dediğiniz gibi bir haftadır yatıyorsunuz, vücudunuzda kaç tane mermi yarası var.Bu durum çok normal.Yavaş yavaş başlayacaksınız hareket etmeye.Bu akşam ayaklanırsınız ancak her gün pansuman için buraya gelmeniz gerek.
--Tamam doktor hanım her gün geleceğim.
--Öyleyse benim şimdi diğer hastalara bakmam gerek.İyileştiğinizi hissedince gidebilirsiniz.
--Peki teşekkürler.Gözleri başkalarına bakıyor şu an.Onlar da o yeşil gözlere bakınca benim gibi iyileştiklerini hissediyorlar mı acaba?
Doktorun dediğini yaptım.Akşam saat sekiz gibi ayağa kalkacak gücü buldum kendimde.Zar zor da olsa geldim yatakhaneye.Ranzanın üst katında tavan manzaralı (!) yerime kondum.Aslında bu gece manzaram çok daha güzel.Ne zaman tavana baksam gözlerini görüyorum doktorun.Sonra gözlerimi kapatıyorum ama ne çare gözleri yine gözlerimde.
Askersin sen Tahir! Kendine gel. Emrinde olan bir birliğin var.Onları komuta etmek senin görevin.Onun gözlerini biraz daha düşünürsen kafayı yiyeceksin.Ne olmus yani rüyanda gördüysen...Bir çift yeşil göz yüzünden içimde bir sonbahar acıyor; öyle acıyor ki, acılar acısız kalıyor,mevsimler üstüme devriliyor,kışlar kışsız kalıyor. **
Ne de güzel söylemiş şair.Doktoru anlatmış şair bu sözle.Acaba biliyor mudur Doktor hanım bu sözü...Doktor hanım diyip duruyorum.Adını bile bilmiyorum aklımdan çıkmayan kadının.
Aman ne olur sanki adını bilmesem.Bana şiir okudu ilk cümlesinde."Şiirim" derim olur biter.İsmi ne olursa olsun bir şiir kadar özel olamaz ya.* = Tugut Uyar "Acıyor" şiirinden.
** = Necip Fazıl Kısakürek'in bir sözü.
Lütfen beğenip beğenmediğinizi ve eleştirilerinizi yorumlarla belirtin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞSERVİ
Historical FictionTarihi kurgu- #60 ( 13.03.2018 ) Tarihi kurgu- #82 ( 09.02.2018 ) ~ Sevmek savaşların en büyüğüdür.Hem sevgisiyle hem düşmanıyla savaşan bir yüzbaşının hikâyesi bu. ~ { 22.01.2018 }...