Sabah uyandığımda, annem yatağımın yanındaki koltukta oturmuş, beni izliyordu. Yüzünün her halinden, endişeli olduğu anlaşılıyordu. Yatakta oturur bir pozisyon aldım ve anneme dikkatlice bakmaya başladım.
''Ne oldu anne, bir şey mi diyeceksin?''
''Dün akşam, geldiğinde çok kötü bir haldeydin, fark ettirmek istemedin her zamanki gibi, ama ben anladım ve sen odana geçince Nisa'yı aradım, ilk başta anlatmak istemedi ama zorlayınca neler olduğunu anlattı.''
''Demek öyle. Eee... Şimdi ne diyeceksin? Ben demiştim diye laf sokmaya mı başlayacaksın?''
'' Hayır Mina, öyle bir amacım yok! Ben çok üzgünüm, seni hiç bir zaman dinlemedim, sen her konuşmaya başladığında ön yargılı davrandım ve bu yüzden bazı şeyleri artık benden saklamaya başladın. Gece senin hıçkırıklarını duydum, ama seni daha beter üzmek istemediğim için odana girmedim. Sabah olunca seni izlemek için geldim.''
''Aynen hiç bir konuda beni dinleme tenezzülüne bile girmedin, ben hep tek başıma ağladım. Anladın mı?''
''Özür dilerim.''
''Neyse, ben hazırlanıp dışarı çıkacağım, biraz kafamı dağıtmam lazım.''
''Akşam eve geç kalma!'' (Bir anne klasiği shsjshj)
Pembe V yaka kazağımı ve kot pantolonumu giyip, yüzüme her zamanki gibi biraz makyaj yapıp dışarı çıkmak için hazırlanıyorken, telefonum çalmaya başladı, arayan Bora'ydı. Ona çok sinirli ve kırgın olduğum için açmadım. Herkesin önünde beni küçük düşürmüştü, canımı yakmıştı ve şimdi hangi yüzle arıyorsun diyeceğim, ama 7 başlı ejderha gibi mübarek. Ben açmadıkça telefon ısrarla çalıyordu, ben de ısrarcıydım açmayacaktım ve açmadım. Dışarı çıkıp arabama bindim, arabayı çalıştırdıktan sonra nereye gideceğimi düşündüm ve sahil kenarına gitmeye karar verdim. Sahile yaklaştığım sırada, telefonumun titrediğini fark ettim ve ekrana baktığımda, Nisa'nın aramasını gördüm. Tam telefonu açacakken vazgeçtim, gerçekten yalnız kalmaya ihtiyacım vardı...
Sahil kenarında yürürken bankta 2 çift gördüm, miyop olduğum için yüzlerini fazla net seçemiyordum, biraz daha yaklaşmaya başladığımda, gördüğümle şok oldum. Bora benim 1 sene önce küstüğüm arkadaşım Miray'la sarılıyordu. Hemen yanlarına gittim ve Miray'a tokat attım...
''Sen kimsin de bana tokat atıyorsun lan!''
''Ya sen nasıl bir yüzsüz köpeksin, lan utanmıyor musun he utanmıyor musun eski arkadaşının sevgilisiyle oynaşmaya lan. Ulan yazıklar olsun sana.''
Miray'la kavga ederken, Bora ne yapacağını bilemez bir halde ikimize bakıyordu. Bize engel olmaya çalışmıştı, ona da bir tekme atmamla yere yapıştı. O yere yapışınca etraftaki herkes, off be kıza bak demeye başlamıştı. Tabi sinirliyken bile harikaydım.
''Eski arkadaş? Eee... Evet eski arkadaşımsın Mina, bunu görmen gayet güzel ve hoş. Seninle o kavga ettiğimiz gün, sana ne demiştim hatırlıyor musun?''
Miray'ın sorduğu soruyla aklım o son kavgaya gitmişti. Miray'la bir trafik kazası yüzünden aramız bozulmuştu, o trafik kazasında benim kız kardeşim ölmüştü, hemde Miray yüzünden. Ona kaç defa şu arabayı hızlı sürme, çocuk var arabada dememe rağmen arabayı hızlı sürüyordu ve o hızın sonu kardeşimi kaybetmek olmuştu. O kazada benim kolum kırılmıştı, Miray'ın şans eseri hiç bir şeyi yoktu, ne bir çizik ne de ufak bir yara, hiç bir şeyi yoktu. O gün Miray'a keşke sen ölseydin de kardeşime bir şey olmasaydı demiştim, o lafın üzerine ''sevdiklerini elinden bir bir almaya devam edeceğim''demişti. o günden sonra yüzünü bile görmemiştim, o lafının üzerine yıkılmıştım ve şimdi karşımdaydı, hemde sevdiğimi almaya devam ediyordu. Onun, bu tavrına karşı artık dayanamayıp saçına yapışmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Kalp
Teen FictionMina adındaki genç kızın başına gelen acılar, aşk hayatında yaşadıkları gelip gitmeler, sevgilisiyle olan sorunları ve ikiyüzlü insanların ona yaptığı küstahça hareketler anlatılmaktadır. Normalde de başımıza gelecek, olaylar düşünülerek yazılmaya b...