Siz Kimsiniz?

60 20 4
                                    

-------------------------->>>>BORA KORKUSUZ<<<<-------------------------

Telefonumun çalmasıyla o tatlı rüyamdan uyandım. İri ellerimle telefonu kavrayıp ekrana baktığımda, Nisa arıyordu. Yatakta biraz doğrulduktan sonra, telefonu açtığımda Nisa, ağlamaklı bir sesle Mina'nın başına gelenleri anlatmıştı. O an, başımdan kaynar sular dökülmüş gibi olmuştum. İçim parçalanmıştı, ne yapacağımı bilememiştim. Nisa benimle konuşurken, gözlerim cama ilişti, yağmur bile acıyla yağıyordu. Ne yapabileceğimi düşünürken, Nisa'ya telefonu hoparlöre almasını söyledim. Mina beni duymayacaktı, ama bir ümit işte, belki duyar diye ona seslendim. Onu ne kadar çok sevdiğimi, ilk kez bu kadar içten söyledim. İşte bugün bir gerçek vardı ki, ben Mina'ya ilk kez gitme diye yalvarmıştım. Telefon konuşmasından sonra, yataktan nasıl kalktığımı bilemeyerek, elime ne geçirdiysem giyinip dışarı çıktım.

 Arabama bindiğimde, Nisa'dan gelen mesaj, içime biraz da olsa su serpmişti. Konuşmalarımdan sonra, Mina hayata dönmüştü. Hemen Nisa'nın attığı konuma bakıp, arabamı çalıştırdım ve hastaneye doğru yola çıktım. Arabayı o kadar hızlı kullanıyordum ki, az kalsın kaza yapacaktım. O yol tam tamına  30 dakika sürdü ve arabayı hızlı kullanmama rağmen o 30 dakikalık yol bile, bana 30 gün gibi geldi. Nisa'yla olan bütün anılarım, gözlerimin önüne geliyordu ve ben buna dayanamıyordum. Sanki bu yol Mina'ya gittikçe, Mina'ya yaklaştıkça o benden daha çok uzaklaşıyordu. Hastaneye vardığımda, bir an olsun kafamı dağıtmaya çalışıp, döner kapıdan içeriye koşarak girdim. Nisa'yı bulduğumda, yoğun bakım kapısının önünde bekliyordu. Arkasını döndüğünde bana nefret dolu gözlerle bakıyordu. Her konuda beni suçlu görüyordu ve sonuna kadar da haklıydı. Ben hiçbir zaman Mina'nın yanında olmamıştım. Ona ben yanındayım, her şey düzelecek dememiştim. Evet ben tam bir geri zekalıyım.

 Doktorun yoğun bakım odasından çıktıktan sonra ki konuşması, beni iyice harap ettiği için oradan uzaklaşıp hastane bahçesine çıktım. Nefes alamıyordum, ne olursa olsun hayat dolu olmayı başaran o güzel insan, şimdi ölüm kalım mücadelesi veriyor. Oysa ki, ben Mina'nın hiçbir zaman gitme ihtimalini düşünmemiştim. Bu yüzdendi benim rahatlığım, kaybetmem diye düşünürken, her istediğimi yapardım ve ona karşı ufak bir kaybederim hissi bile duymazdım. Şimdi ise  o kadar çok korkuyorum ki, sanki bütün hayat enerjimi benden söküp alıyorlardı, sanki yaşama sevincim Mina'nın o güzel sesiyle, gözleriyle ve saçlarıyla beraber çekip gidiyordu...

Bunları düşünürken karşıma baktığımda, Sema teyze bana doğru yaklaşıyordu, o kadar perişan haldeydi ki, yürüdüğü asfalt bile hüzünlenmişti. Ağlamaktan, gözleri şişmiş bir halde kafasını kaldırdığında beni gördü. Yüzü sinirli bir hal almıştı ve bir hışımla yanıma geldi.

''Ne oldu kızıma? Sen mi yaptın?''

''Lütfen, beni suçlama Sema teyze!''

''Kimi suçlayayım o zaman?''

Sema teyze bana bağırmaya devam ederken, araya aniden Nisa girdi...

''Sema teyze, sakin ol! Bora hiçbir şey yapmadı.''

''O yapmadıysa kim yaptı?''

''Mina'nın babası, daha doğrusu babasına benzettiğimiz biri.''

''Nasıl? Mina'nın babası öldü. İyi misin sen Nisa? Beni sinirlendirme!''

''Ya... Sema teyze, acıdan ne konuştuğunu bilmiyorsun. Lütfen bunları, Mina iyileşince konuşalım. O zaman sana her şeyi anlatacağım.''

''Kızım nerede?''

''Yoğun bakıma aldılar ve durumu kötü, kaybedebiliriz.''

Bir Tutam KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin