Kapıyı açtığımda Bora karşımda ağlıyordu, onu ilk kez böyle ağlarken görüyordum. Ne yapacağımı bilemedim, gözlerimin içine baktı ve aniden sarıldı. O an zaman dursun istemiştim, çünkü her ne olursa olsun onu çok özlemiştim. Evet, benim yaptığım kesinlikle bir geri zekalılıktı ama kalbime söz dinletemiyordum. Sımsıkı sarılıyordu, saçlarımı okşuyor ve kokluyordu bir anda geri çekildim...
"Niye geldin?"
"Seni çok Özledim, Mina!"
O an aklıma hiçbir şey gelmiyordu, öylece Bora'ya bakıyordum. Gözlerine baktıkça kahverengiliklerinin en derinine doğru gidiyordum, sanki beni büyülüyordu...
"Özür dilerim Mina, bütün yaptıklarım için çok özür dilerim. Beni affet."
Bana diyecek laf bırakmadan arkasını dönüp gitmişti, bu neydi şimdi? Hem özledim diyorsun, hemde hiçbir şey demeden gidiyorsun. Geri zekalı!
İçeriye girdiğimde soru soran gözler üstüne çevrilmişti. Annem ve Nisa'ya olanları nasıl anlatacağımı dahi bilmiyordum, kafam allak bullak olmuştu. Bir karmaşanın içindeydim ve ben karmaşayı hiç sevmezdim, çünkü o karmaşa insanı çok fazla şekilde değersiz kılıyordu.
Nisa artık dayanamayıp sordu.
"Noldu lan? kim geldi?"
"Bora"
Annem agresif bir bakış attıktan sonra, bir şey diyecek gibi oldu sonra vazgeçti. Bütün yüz hatlarımı inceliyordu, ne olduğunu gözlerimden anlamaya çalışıyordu. Nisa tekrar atıldı.
"Bora mı? Kızım anlatsana! Meraktan çatlatacak mısın bizi?"
"Ya şey... Geldi, seni çok özledim dedi, beni affet dedi, sarıldı ve gitti."
"Sarıldı ve gitti mi? Geri zekalı la bu? Sarılıp gitmek ne demek! Dengesiz köpek, seni de dengesizleştirmeye çalışıyor, manyak."
Nisa'nın laflarından sonra annemi bir gülme krizi tutmuştu, sonra ben ve Nisa'da bu olaya gülmeye başlamıştık. Annem ilk kez Bora konusu açılınca, bizimle beraber dalga geçmişti ve gülmüştü. Çünkü Bora'yı biti kadar sevmezdi, tanıdı tanıyalı hiç bir zaman ısınamamıştı. Benim mutluluğum için, pek fazla sesini çıkarmasa da, sağ olsun arada laflarını esirgemiyordu. Klasik anne işte...
"Mina kızım!"
Nisa'yla beraber, anneme dikkatli bir şekilde bakmıştık. Annem Nisa'yla benim yüz ifademizi görünce, gülerek sakin olun demişti. Sonunda Konuya hakim bir vaziyette, konuşmaya başladı.
"Bak kızım! Bu erkekler biraz değişik varlıklardır. Bunlara çok yüz verirsen kaçarlar, çok yüz vermezsen gene kaçarlar. Sen bu yüz verme konusunda dengeyi sağlarsan, işte o zaman bir erkek sana bağlı kalır. Her şeyin en orta noktasını bulman lazım ki, senin değerin anlaşılsın. Bu bir tek sevgili olaylarında değil, arkadaşlıklarda da böyledir. Sen mesela kankanı yani Nisa'yı çok darlarsan, çok üstüne gidersen bir vakit sonra senden sıkılır. Bu işler böyledir. Bora konusuna gelecek olursak, kendini affettirmeye çalışıyor sana, ama bir yandan da kaçıyor. Neden biliyor musun? Kaçan kovalanır da ondan, ama sen kovalamayacaksın, bunu sakın yapmayacaksın. O, istiyor ki Mina benim peşimden koşsun, ben bir şey yapmasam da olur. Sen bu düşünceyi tersine çevirirsen, kovalamazsan onu, olduğun yerde durursan, o arkasına bakar ve bu beni niye kovalamıyor diye kendine sorar. Senin onu umursamadığını gördüğünde, kürkçü dükkanı hesabı sana yakınlaşmaya başlar. Anladın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Kalp
Teen FictionMina adındaki genç kızın başına gelen acılar, aşk hayatında yaşadıkları gelip gitmeler, sevgilisiyle olan sorunları ve ikiyüzlü insanların ona yaptığı küstahça hareketler anlatılmaktadır. Normalde de başımıza gelecek, olaylar düşünülerek yazılmaya b...