-2-

338 175 95
                                        

"Gerçek olduğu sanılan yalanlara sarılmak"

Gerçekten şaka gibi. Beni buraya bırakıp gitti ya. Tamam aç değilim ama tüm geceyi bu çuvallarla geçiremem. Hem benim yarın okulum var ve devamsızlık yapamam. Ama eğer beni okula bırakırsa bu sefer annem beni kaçırır. Bu sıralar insanları kaybetmekten ve kaçırılmaktan başka bir gündemim yok ne güzel. Her gün kaçırılırım zaten ben. Mükemmel ya.

Dört veya beş çuvalı iç içe geçirip yuvarlak bir yapı oluşturdum ve köşeye koydum. O benim geçici odamda ki yastığım olacaktı. Başımı yastığıma koyduktan sonra tek elimi de başımın altına koydum. Düşünmek için yatağıma yattığım zamanlar böyle yapmak daha rahat oluyordu.

Her şeyi göz önünde bulunduracak olursak dışarıda beni bekleyen kötü bir hayat vardı. O yüzden belki de kaçırıldığım için sevinmeliydim. Babamın yokluğundan sonra zaten bir düşüşe uğramıştım. Üstüne üstlük bir de Doruk hayatını kaybetti. Ben onun mezarına bile gidemedim. Anneme anlattığım zaman annem paranın derdine düşerek beni bir kere daha sildi kafasından. En önemlisi etrafımda ki takım elbiseliler tarafından kaçırılıp bu karanlık odaya hapis oldum. Bir insan hayatında daha ne ister ki değil mi? Ne yani benim yüzleşeceğim imtihan da bu mu? Bununla mı sınanacağım? Daha kimi kaybedeceğim?

-

Bir sürahi suyun yüzüme fırlatılmasıyla aniden uyandım ve oturur pozisyona geçtim. Bu nasıl uyandırma servisi be! Sabah sabah insan böyle mi uyandırılır?

''Yavaş olsana be ayı! İnsan böyle mi uyandırılır!?''

''Bana bak düzgün konuş!''

''Konuşmazsam ne yaparsın??''

''Ya sabır. Güçhan bey seni bekliyor. Kalk hadi.'' Dedikten sonra kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Kolumu hızla çekerek 'ben yürürüm.' dedim ve yürümeye başladım.

Odadan çıktıktan sonra başımda olan çatının içerisini ilk defa görme fırsatım oldu. Pencereden gözüken oydu ki daha sabahın körüydü. Önümde ki kaba sakallı ilerlerken peşinden gidiyordum. Burası gerçekten dediği gibi bir çiftlikti. Dışarıda adam olup olmadığını şuan göremiyordum ama içerisi de dediği kadar adam doluydu. Buradan kurtulabilmem için tek bir çözüm vardı. O da görünmez olabilmem galiba. Selena da olduğu gibi bir sihir gücüm olamaz mıydı yani? Of.

Üst kata çıktıktan sonra karşımıza kırmızı bir kapı çıktı. Kaba sakallı ayı beni içeri sokup kendisi girmemişti. Güçhan denen adam karşımda bana bakarak oturuyordu.

''Beni böyle görünce mutlu falan mı oluyorsun? Şu saçlarımın haline bak! Sırılsıklam oldum. Kendi ayılığın yetmedi şimdi bir de adamlarının ayılığıyla uğraşıyorum. Sabah sabah başımdan aşağıya bir sürahi su indirdi ve daha kim bilir saat kaç! Bir şey söyleyebilmen için insanları kaçırıp bir gün bekletmen gerekmez. Ayrıca benim bugün gitmem gereken bir okulum var. Beni artık evime götürürsen sevinirim.!''

''Birincisi adamlarıma ve bana ayı demeyi kessen iyi edersin. İkincisi okulun sömestr tatiline cuma günü girdi zaten. Ne çabuk unuttun? Üçüncüsü de ben seni bir şeyler söylemek için kaçırmadım ve seni bekletmedim. Sen artık hayatına benimle devam edeceksin. Bunlara alış istersen..''

Okulumun sömestr tatiline girdiği aklımdan çıkıvermişti. Derin bir nefes alıp tüm cesaretimi geri topladım ve gözlerinin içine baktım. Çok bilmiş bir şekilde konuşması sinirlerimi bozmaya iyice yetmişti!

''Okulumun sömestr tatiline girdiğini unutmuş olabilirim. Ama dün bütün gün beni beklettiğini unutmadım!''

''Bence bunu da unutmuşsun. Dün seni bekletmedim dinlenmen için sana zaman tanıdım. Ayrıca dün sana bir bilgi verdim zaten. İlk öğrendiğin şey benim adım oldu hatırlasana.''

İMTİHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin