-4-

211 152 42
                                        

"Keşke sadece prenses olarak kalsaydık.."

Rahatlığına hayran kalmıştım gerçekten.. Ben ne istersem yaparım kuralını uygulasam da konu ona gelince bunu başaramıyordum. Belki de yaşımın bana eklediği özelliklerden biridir diye düşünmedim değil. Çünkü benim gibi on yedi yaş grubu olanlar genelde duygularını kontrol edemezler. Aynen benim şu aralar yaşadığım olaylar gibi.. Ama ben bu duygu değişimlerimi ergenliğime bağlamıyorum. O kadar zor bir dönemden geçiyorum ki sadece bu kadar duygu değişimi yaşamam normal bence. Ve şuan pencereden gelen ay ışığıyla parlayan masmavi gözleri..

Babam biz küçükken gelir masal okurdu. Ama masalı kitaptan okumazdı. Kendi beyninde yazar çizer aslında bize annemi anlatırdı. Büyüdükçe anladık bu masalları. Nasıl yaşanması gerektiğini ve kimlerde görebileceğimizi.. Annemi bize öyle bir anlatırdı ki her akşam rüyalarımda bir prenses görürdüm. Elinde kırmızı güller. Şimdi Güçhan'a bakarken babamın anlattığı hikayeleri anımsıyorum. Onun yüzüne baktığımda rüyamda gördüğüm prensesleri hatırlıyorum. Bu belayla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Sanki bir uçuruma biri beni zorla itiyormuş gibi hissediyorum. Güçhan beni şuan bıraksa gitse onu arayıp bulmak için kendimi tehlikeye bile atacakmışım gibi hissediyorum. Size bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum ama siz bana bunu açıkladığınız da o kelimenin 'AŞK' olacağın bildiğim için kendimden yavaş yavaş korkmaya başlıyorum. Aşk denen kelimenin o kadar çok sıfatı var ki. Kimi bir bardak suya kimi Güneşe.. 

Beni kollarına alıp eski odama çıkarır çıkarmaz beş dakika sonra geleceğini söyleyip odadan çıktı. Yatağın üst kısmında bulunan kitaplığın orada ki aynaya zar zor uzanıp yüzüme bakmaya başladım. Evet mükemmel bende diyorum neden bu kadar acı hissi duyuyorum. Gözüm morarmış ve ayriyeten bir de yetmiyormuş gibi şişmiş. Dudağım ve kaşım patlamış. Sol yanağım ise hafif morarmış. Efsane dayak yemişim yalnız.. Aynaya bakarken gözlerimin önünden yine şerit gibi geçmişti yaşadıklarım. 

''Nehir Sipahi.''

Odada kimse yoktu. Sesin nereden geldiğini merak ediyordum etmesine ama korkuyordum da. 

''Kimsin sen?''

Ses gelmeyince aldırış etmeden aynaya bakmaya devam ettim. En azından yaşadıklarımı izlememe 1 saniyelik olsun ara vermemi sağlamıştı o ses. Neredeyse teşekkür edeceksin Nehir.

''Ben sana böyle mi öğrettim ha?''

Lavabonun açık kapısından adım adım babam bana doğru yürümeye başladı. Sırma saçları ve uzun boyuyla eskisinden daha çok yakışıklı gözüküyordu. Evet şaka değil. Babam işte. Kanlı canlı Halil Sipahi. 

Yatağımdan hızla fırlayarak ona doğru yaklaştım. Bir süre gözleriyle gözlerimi karşı karşıya getirdim. Bir süre onun kokusunu kokladım. Ölüp ölmemesi umurumda değildi. Sonuç olarak benim babam şuan benim karşımdaydı.

''Baba. Lütfen gel artık. Dayanamıyorum anlıyor musun? Hem bir tane adam var. Bana gerçek babamın sen olmadığını söyleyip duruyorlar. Bak Güçhan içeride. Hadi gel beraber yanına gidelim. Ona söyle. Nehir benim kızım de. Dersin dimi baba?''

''O adam senin gerçek baban Nehir.''

Göz yaşlarım dökülürken dirseğimle sildim. Ona sinirliydim. Bağırmaya başladım.

''BEN SENİN KIZINIM! BANA NEHİR DEME! KIZIM DE!''

Bağırışlarımı duymuş olacak ki Güçhan kapıyı kırarcasına içeri girip yanıma geldi. Neden yataktan kalktığımı sormaya başlayınca babamın susup bizi izlemesine dayanamadım.

''Güçhan görmüyor musun babamı? Burada işte. Ya konuşsanıza!''

''Nehir. Bak orada kimse yok kendine gel. Hem sen biraz yat dinlen olur mu? İyi değilsin..''

''Yatamam anlamıyor musun!? Ben senelerce onu bekledim. Rüyalarımda bekledim. Her gece pencerem açık yattım o gelir diye. Sonra sen geldin o yok dedin yalan dedin. Şimdi ona soruyorum o da aynısını söylüyor. Ben eğer yatarsam gidecek o anladın mı? Baba bakmasana! Konuşsana bana inanmıyor!''

''Seni çok özledim ama gitmem gerek. Sonra yine geleceğim.''

Dedikten sonra geri geri adımlar atmaya çalıştı babam. Peşinden hızlıca adımlar atıp onu kollarından tutmak istedim ama birden kayboldu. Bir kere bile sarılamadım. İnceden gelen kokusundan başka bir şey bırakmadı ardından. Bir de beni bıraktı ardında. Hıçkıra hıçkıra ağlayan küçük bir kız çocuğu bıraktı. Güçhan başımda beni izlerken ben kendimde bile değildim.. Şuan tek düşündüğüm şey babamdı. Kolay mı ya. Senelerce yüzünün tek bir karışını bile unutmamak için her gece rüyalarında onu düşlemek. 

''Candan!''

''Güçhan. Çık odadan. Ben biliyorum sen varsın diye gitti. Sonra geleceğim dedi. Sen git o gelsin. Sana yalvarırım çık odadan.''

''Merak etme çıkacağım.''

Dedikten sonra içeri hizmetli kılığında bir kadın girdi.

''Sakinleştirici iğneleri getir.''

Kadın koşuştururken yere tutunarak ayağa kalktım.

''Bana o iğneleri yapmayacaksın değil mi? Uyumayacağım duydun mu beni! Babam gelecek!''

Yürümek isterken başımdan gelen bir ağrıyla elimi başıma götürdüm. O sırada Güçhan belimden tutunca Candan denen kadın iğneyi çoktan batırdı. Sonrası bende yok zaten. Biraz da sen anlatsana?

-

Kısa bir süreliğine telefondan yazmaya başladım. Hatalar varsa şimdiden affola.

İMTİHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin